31 Ekim 2020 Cumartesi

İZMİR...

İzmir'e ilk kez 16 yaşında evden kaçınca gitmiştim.

O zamanlar Otogar Topkapı'daydı, Otogar'a gidip bir tane İzmir bileti aldım.
Hadi kaçma nedenim macera arayışıydı da neden İzmir'e gitmiştim acaba? Hem de tanıdığım hiç kimse yokken...
Daha sonra;
Askere gitmeden önce de gittim, geldikten sonra da...
Demek ki;
İzmir taa o günlerde bile insana güven veren bir şehirmiş.
Aklımızda hep o şekilde kalmış, öyle kaldı.
Son olarak da;
4 yıl önce Ege Ünv. Hastanesi'ne bir sempozyumu çekmek için gitmiştim.
Bugün,
Türkiye aslında 3 Bölüm'e ayrılmış durumda.
Birincisi;
Diyarbakır merkezli, Kürtlerin ülkesi
İkincisi;
Konya merkezli, Dincilerin ülkesi,
Üçüncüsü;
İzmir merkezli, Demokratların ülkesi.
Kim fikren ve duygusal olarak bizleri ayırdıysa Allah belasını versin.
Kim 'İzmir'de alkol içiliyordu, o yüzden deprem oldu' diyorsa Allah belasını versin.
Kim bu memleketi, insanları, hayvanları ayırıyorsa Allah belasını versin.
Diyarbakır'da bizim, Konya'da bizim, İzmir'de bizim.
Bu acılar bizim.



BİRLİKTE GÜLDÜĞÜN İNSANLARI KAYBEDERSEN, ÖLÜRSÜN...

Keder ve üzüntü de gülmek gibi bulaşıcıdır. Morali bozuk bir kişi, Sizin de moralinizi bozar, Neşeli, gülen bir kişi ise kısa zamanda, Sizi...