Yeni Çağrı Gazetesi / 13.02. 2018
Araştırma; Mustafa Çatıkkaş
TÜRK SİNEMA TARİHİ
'SİNEMA BİR ÜLKENİN SİYASİ TARİHİDİR ve
İZLEDİKLERİN ASLA SADECE BİR FİLM DEĞİLDİR'
Türk Sinema tarihi bir derya, deniz.
Elbette bu kadar kısa bir yazı içerisine sığdırılamaz. Set işçisinden,
oyuncusuna, figüranına, yapımcısına, filmleri halkla buluşturan sinema
sahiplerine kadar hepsine ne kadar
teşekkür etsek azdır. Onların ciddi emekleri, özverili katkıları sayesinde bu filmleri gördük. İyi ki
varlar, iyi ki sinema var.
Bu yazı akademik bir araştırma yazısı
değildir. Zaman zaman hatalar yapılmış,
önemli kimlikler ve olaylar atlanmış olabilir.
Hatamız olduysa affola.
Mustafa Çatıkkaş
Sinema
Nedir?
Sinema; Fransızca 'cinématographe' sözcüğünün kısa biçimi olan 'cinéma'dan gelmektedir ve güzel sanatların bir dalı olarak kabul edilmektedir.
Türk Dili ve Edebiyatı'nda ise; 'Sinema görüntülerin veya çizilmiş desenlerin ışıkla bir perdeye düşürülerek hareketli görüntüler elde edilmesi temeline dayanan sanat dalıdır. 'Şeklinde tarif edilir.
Sinema bir kişinin tek başına gerçekleştirebileceği bireysel bir sanat dalı değildir. Pek çok meslek dalı ve ögenin biraraya gelmesi ile oluşmaktadır.
Bu ögelerin başlıcaları; Senarist, yönetmen, oyuncu, görüntü yönetmeni, seslendirme yönetmeni, ışık , set ekibi vd.sayılabilir.
Sinema; Fransızca 'cinématographe' sözcüğünün kısa biçimi olan 'cinéma'dan gelmektedir ve güzel sanatların bir dalı olarak kabul edilmektedir.
Türk Dili ve Edebiyatı'nda ise; 'Sinema görüntülerin veya çizilmiş desenlerin ışıkla bir perdeye düşürülerek hareketli görüntüler elde edilmesi temeline dayanan sanat dalıdır. 'Şeklinde tarif edilir.
Sinema bir kişinin tek başına gerçekleştirebileceği bireysel bir sanat dalı değildir. Pek çok meslek dalı ve ögenin biraraya gelmesi ile oluşmaktadır.
Bu ögelerin başlıcaları; Senarist, yönetmen, oyuncu, görüntü yönetmeni, seslendirme yönetmeni, ışık , set ekibi vd.sayılabilir.
Dünyada ilk film ne zaman çekildi?
19. yüzyılın sonunda Fransız Louis (Lui) ve
Auguste Lumiere (Ogüst Lumiya) kardeşler, geliştirdikleri sinematograf adlı
aygıtla ilk kez hareketli görüntüyü elde ederler.
Sinemanın doğuşunu simgeleyen bu gelişmeden sonra Lumiere kardeşler, halka açık ilk film gösterimlerini ise 1895 yılında Paris’te yapmışlardır.
Sinemanın doğuşunu simgeleyen bu gelişmeden sonra Lumiere kardeşler, halka açık ilk film gösterimlerini ise 1895 yılında Paris’te yapmışlardır.
İlk dönem filmleri 15 dakikayla sınırlıdır
ve günlük hayatı aksettiren görüntülerden oluşmaktadır. Daha sonraları ise kısa komediler, haber
filmleri ve belgeseller çekilmiştir.
İlk Türk filmi ne zaman çekildi?
Bu
sorunun cevabı hakkında birkaç farklı fikir olsa da ortalama fikir şöyledir;
Osmanlı İmparatorluğu’nun I. Dünya Savaşı’na girdiği günlerde 14 Kasım 1914 yılında İstanbul, Yeşilköy Ayastefanos’taki Rus Anıtı yıkılır. Yedek subay Fuat Uzkınay da bu anı görüntüler.'Ayastefanos’taki Rus Abidesinin Yıkılışı' adıyla yayınlanan bu tarihi belgesel, ilk Türk filmi olarak kabul edilir.
Osmanlı İmparatorluğu’nun I. Dünya Savaşı’na girdiği günlerde 14 Kasım 1914 yılında İstanbul, Yeşilköy Ayastefanos’taki Rus Anıtı yıkılır. Yedek subay Fuat Uzkınay da bu anı görüntüler.'Ayastefanos’taki Rus Abidesinin Yıkılışı' adıyla yayınlanan bu tarihi belgesel, ilk Türk filmi olarak kabul edilir.
Burçak Evren - Sinema yazarı
Fakat, Sinema tarihi yazarı Burçak Evren bu
fikre katılmamakta, 'Benim kitaplarımda
da böyle bir bilgi vardı ama 1984 yılında Gelişim Sinema Dergisi'nin Genel
Yayın Yönetmeni iken bu filmi görmek istedim ve pek çok kişiyle görüştüm. Fakat
bu filmi bulamadım.Belki de çekildi ama kayboldu.Ayırca ben bu filmi bugüne
kadar gören birisine de rastlamadım.
Fuat Uzkınay bu filmi çektiğini söylemiştir fakat filme ait hiçbir görüntü
olmadığı için ve tarih de belgeye dayalı olarak yazılmak zorunda olduğu için
bizler bu filmi ilk Türk filmi olarak kabul etmiyoruz.
Makedonya
film arşivinde Balkanların ilk sinemacısı olarak bilinen Mareke Kardeşlere ait
1911 yılında çekilen Sultan Reşat'ın Balkan ziyaretlerinin çekildiği bir film
vardır.Ve bu filmin görüntüleri de vardır. O dönemlerde Balkanlar da Osmanlı
İmparatorluğu sınırları içerisinde olduğu için bizler bu filmi İlk Türk filmi
olarak kabul ediyoruz.' demektedir.
1922 - 1938 ARASI, TİYATROCULAR DÖNEMİ ve MUHSİN
ERTUĞRUL
Türk Sinemasının bu döneminde tek bir isim vardır, Muhsin Ertuğrul.Muhsin Ertuğrul'a ek olarak İki isim daha vardır. Bunlar da Musin Ertuğru'un kadrosundan takma adlarla senaryo yazan Nazım Hikmet Ran ve İlk dublaj sanatçısı Ferdi Tayfur'dur.
Türk Sinemasının bu döneminde tek bir isim vardır, Muhsin Ertuğrul.Muhsin Ertuğrul'a ek olarak İki isim daha vardır. Bunlar da Musin Ertuğru'un kadrosundan takma adlarla senaryo yazan Nazım Hikmet Ran ve İlk dublaj sanatçısı Ferdi Tayfur'dur.
Nazım Hikmet bu dönemde 'Bursa Senfonisi', 'İstanbul Senfonisi' ve 'Düğün
Gecesi' adlı filmleri çekmiştir.
Muhsin Ertuğrul ilk filmlerini Almanya'da çekmiş ve burada tiyatro eğitimi de
almıştır.Almanya'dan Türkiye' ye dönen Muhsin Ertuğrul burada da film çekmek
ister ancak yapımcı bulamaz. Bunun üzerine ünlü yönetmen ve yapımcı Osman F.
Seden'in babası ve amcasıyla anlaşarak Türkiye'nin
ilk özel film şirketi olan 'Kemal Yapım' adı altında bir şirket kurar.
Muhsin Ertuğrul bu dönemde film çekmekte
zorlanmaz çünkü aynı zamanda şehir tiyatroları müdürlüğü görevini de
sürdürmektedir.
Ertuğrul bu dönemde 'Şişli Güzeli', 'Nur Baba' (yarım kalmıştır), 'Ateşten
Gömlek' isimli farklı türlerde filmler çekmiştir.
1922 yılında çekilen 'Ateşten Gömlek'
isimli tarihi filmine kadar kadın oyuncular
Türk ve Müslüman değildi. Çünkü zamanın değerlerine göre kadınların filmlerde
rol alması ayıp, günah, yakışıksız olarak algılanıyordu.
Bunun üzerine gazetelere ilan vererek kadın oyuncu arayan Ertuğrul 2 kadın
oyuncu bulmuştur.
Bu isimler; Bedia Muhavvit ve Neyire Neyir Hanımdır. Muhsin Ertuğrul daha sonra
Neyire Hanımla evlenmiştir.
Bedia ve Neyire Hanım Türk sinemasının ilk
kadın oyuncularıdır. Bu tarihe kadar kadın oyuncular Rum, Ermeni, gibi kadın
oyunculardan seçilmekteydi.
Muhsin
Ertuğrul kimdir?Muhsin Ertuğrul; 28 şubat 1892 yılında İstanbul'da doğdu. İlkokulu Özel
Tefeyyüz Mektebi'nde okudu. Ardından Çeşme ve Toptaşı rüştiyelerine ve Mercan
İdadisi'ne gitti.
30 Temmuz 1910'da Burhanettin Kumpanyası'nda sahneye çıktı ve Othello, Hamlet
piyeslerini oynadı. Bir süre sonra İsmail Galip Arcan, Behzat Budak gibi oyuncu
arkadaşlarıyla kurduğu "Yeni Turan Temsil Heyeti"nde yönetmenlik ve
oyunculuk yaptı, Şehzadebaşı'nda açtığı Ertuğrul Sineması'nda ise film öncesi
kısa gösteriler sundu.
Muhsin Ertuğrul, 1913 sonunda karıştığı bir siyasi olay nedeniyle sınır dışı
edilince Fransa'ya gitti. Paris konservatuvarına tüm uğraşmalarına karşın
giremedi, ancak oradaki tiyatrolar ve sinema stüdyolarında gözlemler yaptı;
Jacques Copeau ve Andre Antoine'ın Odeon Tiyatrosu'ndaki çalışmalarını izledi.
Musin Ertuğrul - Sanatçı
Çağdaş Türk tiyatrosunun temelini atan ve geliştiren Muhsin Ertuğrul'a 23 Nisan 1979'da Ege Üniversitesi'nce fahri doktor payesi verildi.
Sanatçı, ünvanını almak ve sanat yaşamının 70.yıl kutlamalarına katılmak üzere
gittiği İzmir'de 29 Nisan günü kalp krizi sonucu hayatını yitirdi. Cenazesi,
İstanbul'da Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.
Türk sineması ilk uluslararası ödülünü
Muhsin Ertuğrul'un Nazım Hikmet'le birlikte çektiği 'Leblebici Horhor Ağa' adlı
filmle kazandı.Film, 2.Venedik Film Festivali'nde Onur Madalyası ile
ödüllendirildi.
10
Kasım 1938 büyük kayıp, Atamız vefat etti…
Bu dönemin sonunda T.C Devleti'nin kurucusu
büyük Devlet adamı Gazi Mustafa Kemal
Atatürk vefat etmiştir.
Ata'nın vefatının ardından tüm ulus gözyaşlarına boğulmuş dünyanın gördüğü en
saygın devlet adamı büyük bir keder içinde sonsuzluğa uğurlanmıştır.
1938 - 1950 ARASI VE MISIR
FİLMLERİ
Bu dönemde Muhsin
Ertuğrul'dan sonra öğrencileri göreve gelir.
Hatta Cahide Sonku bile yönetmenlik yapar.Bu dönemde tarihi filmler ön plana
çıkar. 'Barbaros Hayrettin Paşa' isimli filmde bazı sahneler dönemin yabancı
filmlerinden alınarak kullanılır ve bu tür filmlere 'doldurma - çakma filmler'
denir.
Bu yıllarda Dünya Savaşı
vardır ve sinemalarda Amerikan, Alman, Fransız, Rus propaganda filmleri
oynamaktadır.
Amerika filmlerini savaş nedeniyle Avrupa üzerinden yollayamaz, Mısır üzerinden yollar. O dönemde Mısır sineması da çok sayıda film yapmakta ve Amerikan filmleri arasına birkaç tane de kendi filmlerini ekleyerek yollamaktadır.
Mısır'ın yolladığı kendi filmlerinden bir tanesi de 'Aşkın Gözyaşları'dır. Bu film Türkiye'de vizyona girince yer yerinden oynar. Çünkü sürekli propaganda filmleri izleyen, savaşın etkilerinden bunalan halk bu'melodram' karşısında adeta şok olmuş ve sinemalara hücum etmiştir.
Amerika filmlerini savaş nedeniyle Avrupa üzerinden yollayamaz, Mısır üzerinden yollar. O dönemde Mısır sineması da çok sayıda film yapmakta ve Amerikan filmleri arasına birkaç tane de kendi filmlerini ekleyerek yollamaktadır.
Mısır'ın yolladığı kendi filmlerinden bir tanesi de 'Aşkın Gözyaşları'dır. Bu film Türkiye'de vizyona girince yer yerinden oynar. Çünkü sürekli propaganda filmleri izleyen, savaşın etkilerinden bunalan halk bu'melodram' karşısında adeta şok olmuş ve sinemalara hücum etmiştir.
Cahide Sonku
'Aşkın Gözyaşları' isimli
Mısır yapımı bu melodram tam 6 ay vizyonda kalmış ve sinema tarihinin bugün de
dahil olmak üzere en çok gişe yapan filmleri arasına girmiştir.
Türk Sineması ise bu
dönemde senede sadece 2 film üretmektedir.
Halk da Mısır filmlerine yönelince piyasaya yüzlerce Mısır filmi
sürülmektedir. Devlet şarkılarımız yok
olacak diye Mısır filmlerine Türkçe müzik yaptırmış Selahattin Kaynak gibi
isimler beste yapıp Hamiyet Yüceses gibi sanatçılar da şarkılar söylemiş ve
ortaya dünyada eşi benzeri olmayan bir uygulama daha çıkmıştır.
Mısır filmlerinin etkisi
kaybolunca Türk yapımcılar da benzeri filmler yapmış fakat bu filmler
tutmamıştır.