Hiç kimsenin çay istememesine sinirlenen Garson;
17 Ocak 2024 Çarşamba
ÇAYHANE - MEMLEKETİ BATIRACAKTI - BÖLÜM 3
ÇAYHANE - BIRAKIN BU İŞLERİ - BÖLÜM 2
Garson yavaşça televizyonu açtı. Haberleri güzel bir kadın sunuyordu; ''Dolar tarihi zirveyi görerek Otuz Lirayı aştı. Benzine bu akşamdan itibaren geçerli olmak üzere Üç Liralık bir zam daha geliyor. Onbeş Bin Liradan aşağı kiralık ev bulunamazken asgari ücret Onyedi Bin Lira oldu.
15 Ocak 2024 Pazartesi
ÇAYHANE - DERİN SESSİZLİK - BÖLÜM 1
14 Ocak 2024 Pazar
MENEVŞE KOYMUŞLAR GÜLÜN ADINI...
'Menevşe koymuşlar gülün adını'' isimli türküyü Muzaffer Sarısözen derlemiş ve notaya almıştır.
Kaynak kişisi, Albus Aktaş olan türkünün yöresi Kırıkkale'dir.
Türkü kayıtlara 'Anonim' olarak geçmiştir.
Menevşe;
''Mor renkli, güzel kokulu çiçekler açan, çok yıllık otsu bir bitki'' demektir.
Türkünün sözleri şöyledir;
''Menevşe koymuşlar gülün adını
Alamadım dünyada muradımı
Amanın leyli leyli
Mor menevşe
Gülüm şaşıyorum ben bu işe
Ne güzel yakışmış allar Ayşe'ye
Boylarını benzettim mor menevşeye...''
9 Ocak 2024 Salı
ATATÜRK’ÜN “NE EVLATTI O” DEDİĞİ MUSTAFA NECATİ
1894 yılı doğumlu ve Hukuk Fakültesi mezunu Mustafa Necati, işgalcilere karşı mücadele etmiştir. Kuvayi Milliye’nin hem ateşli bir hatibi hem de örgütçüsüdür. İzmir’in işgali haber alınınca 14 Mayıs 1919’da halkı İzmir’in Maşatlık denen bölgesinde toplayarak artacak işgallere direnmeye çağırmıştır. İzmir’in işgaliyle birlikte Balıkesir’de mücadele devam etmiş ve “İzmir’e Doğru” gazetesini çıkarmıştır. TBMM’nin açılmasından sonra Saruhan (Manisa) milletvekili olarak Ankara’ya gelmiştir.
Ülkede huzuru sağlamak üzere kurulan İstiklâl Mahkemeleri’nde görev almıştır. Kastamonu İstiklâl Mahkemesi başkanlığı görevindeyken bölgedeki Kuvâyı Milliye hareketini de örgütlemiştir. Mustafa Necati sonrasında sırasıyla Mübadele ve İmar-İskân, Adalet, Millî Eğitim Bakanlığı yapmıştır.
20 Ekim 1923 günü Mübadele İmar-İskân Bakanlığı’na getirilince
155.585 kişinin yerleşmesini sağlamıştır.
6 Mart 1924 günü Adalet Bakanlığı görevine başlayan Mustafa Necati
Sulh, Asliye, Cinayet ve Temyiz Mahkemeleri kurarak mahkemeleri ilçelere kadar
yayar. Hâkimlerin sicillerini yeniden düzenleyerek hukuk öğrenimi görmemiş ve
meslekte yetersiz olan 1000 civarında avukatın işine son verir. 20 Eylül
1924’de zabıt kâtibi, icra memuru ve müstantik (sorgu yargıcı) yetiştirmek
üzere Ankara’da Adliye Meslek Mektebi’ni açmıştır. Ayrıca onun döneminde
sonraki yıllarda çıkacak çeşitli kanunların hazırlıkları yapılmıştır.
İlköğretim davası
Mustafa Necati, devrimin yerleşmesi, halka benimsetilmesi yönünde
Atatürk’ün fikrine en yakın kişilerden biriydi. Millî Eğitim Bakanlığı
döneminde millî ve laik eğitim yolunda hızlı ilerleme görülecektir.
20 Aralık 1925 tarihinde bakanlık görevine başlayan Mustafa
Necati, eğitimde başarının ilkokulları yaygınlaştırmaktan geçtiğini
düşünüyordu. Çünkü üst öğretim kurumlarına giden öğrenci sayısı, dolayısıyla
yetişmiş insan da artacaktı. Bu sebeple 10 yılda okulsuz köy bırakmamak üzere
her yıl 3 bin kişi, 10 yılda 30 bin öğretmen yetiştirmeyi hedeflemişti. Bunu
sağlamak üzere Kayseri ve Denizli’de öğretmen okulu açmıştır.
Mustafa Necati “memlekette, mektep bulamayan bir çocuk
bırakmayacağım” diyordu. İlköğretimin yaygınlaştırılması için 819 Sayılı
Muallim Mekteplerine Muavenet Kanunu çıkarılarak il özel idarelerine ait
paraların % 10’luk bir dilimi, bakanlık bütçesine aktarılmıştır.
Okullaşmaya öyle önem veriyordu ki bu uğurda Maliye Bakanıyla
tartışmaktan çekinmemişti. Mustafa Necati Gazi Eğitim Enstitüsü için Ankara’da
arsa ve bina tahsisatı isteyince Maliye Bakanının “veremem” yanıtına şu
karşılığı verir:
“Benim vazifem okul açmak, öğretmen yetiştirmektir, senin vazifen
de buna para bulmaktır. Eğer ben okul açamaz ve bunu yetiştiremezsem namuslu
bir adam olarak çekip gitmem lazım, sen de buna para bulamıyorsan, çekip
gitmelisin.”[1]
İlk ve orta öğretimin parasız gerçekleşmesini sağlamıştır. Dağınık
yerlerdeki köylerin çocuklarını merkezî yerlerdeki yatılı köy okullarında
okutmuştur. Kimsesiz çocuklar için yatılı şehir okullarında meslek sahibi
olmalarını sağlamıştır.
Necati Bey, karma eğitimi önemsiyordu. 1924-25 öğretim yılında
ilkokullarda başlayan karma eğitim, Talim ve Terbiye Dairesi’nce, yalnızca
ortaokulda uygulanması önerilmişse de, cesur davranarak liselerde de karma
eğitime geçer. Böylece1927-1928eğitim-öğretim yılında ortaokulda, 1928-1929
eğitim-öğretim yılında da liselerde karma eğitim uygulanmaya başlanır.
Mustafa Necati’nin eğitimin tek elden yönetilmesine gayret
sarfettiğini görüyoruz. İlköğretimin yaygınlaştırılması işi valilere
bırakılmıştı. O, bir veya daha çok valilikleri birleştirerek bir eğitim bölgesi
haline gelen “Maarif Eminlikleri” kurmuştur.
Düğün ve oyun içinde, üretici eğitim
Mustafa Necati’nin eğitim felsefesini incelediğimizde, eğitimin
yaşamın ihtiyaçlarına uygun, üretici olmasını savunur. Bu hususta şöyle
der:
“Biz, çocukları doğa ile eşya ile gerçeklerle karşılaştıran, neşe
ve özgürlük havası içinde çalışmaya, gözlem ve muhakemeye, yaratıcılığa götüren
bir okul istiyoruz. Biz istiyoruz ki, okul; çocukların birbirine yardım ederek,
birbirlerini tamamlayarak çalıştıkları bir laboratuar olsun…Bizim kurmak
istediğimiz okulda dinleyiciler yoktur. Düğün ve oyun içinde çalışan, eserler
ortaya koyan, küçük adamlar vardır.”[2]
Toplumu bilgiyle donatmak için okuma-yazmanın öğretildiği ve temel
vatandaşlık eğitiminin verildiği halk dersaneleri açmıştır. Sonrasında 1928
yılında yeni harflerin kabulüyle Millet Mektepleri açılarak bir milyon
dolayında vatandaş kurstan yararlandırılmıştır.
En büyük emeli öğretmenlikti
İzmir’de öğretmenlik yapan Mustafa Necati 1924 yılında Muallimler
Birliği Başkanı olmuştu. Bakanlığı, başkanlıkla birlikte yürütüyordu.
Öğretmenlik onda sevdaydı. Atatürk’e “Hayatta en büyük emelim, hasretini
çektiğim muallim mekteplerini tesise muvaffak olduktan sonra bunlardan
birisinde Tarih okutmaktır”[3]diyecekti.
Öğretmenleri koruyor, öğretmenliği saygın meslek haline getirmeye
çabalıyordu. Cumhuriyet Bayramı balolarında öğretmenlerin de temsil edilmesini
sağlamıştı. Öğretmenlerle çekişen valileri görevden aldırıyordu. Bu sebeple
devlet yöneticilerinin öğretmenlere saygısı onun bakanlığı döneminde ileriydi.
Öğretmenlerin sağlığına verdiği önem dolayısıyla İstanbul’da Validebağ
Provantoyumu’nu açmıştı.
Öğretmenlerin sicillerini doğru tutulmasını sağlamış ve öğretmen
olarak çalışan ama meslek dışından gelenlerin görevlerine son verilmiştir.[4]
“Okuttuğundan daha çok okumayan bir öğretmen çabuk yıpranır”
Mustafa Necati, öğretmenin kendini geliştirmesine önem verir.
Mektup, telgraf yollayarak öğretmenleri sahiplenir. Onun bakan olduğu 1925
yılında öğretmenliğe başlayan M. Rauf İnan, öğretmen okulundan mezun yeni
öğretmenlere “Beyaz Zambaklar Memleketinde” ve “Mefkureci Muallim” kitaplarını
gönderdiğini belirtir.[5]
Öğretmenin okumasına verdiği önem dolayısıyla şu öneride
bulunur:
“Okuttuğundan daha çok okumayan bir öğretmen çabuk yıpranır,
ihtiyarlar ve bezginlik getirir. Dikkat ediniz, araştırma, irdelemeye düşkün ak
saçlı bir öğretmen hep dinç ve gençtir.”
Atatürk: “Ne evlattı O”
Cumhuriyet devriminin azimli, üretken bakanını 1 Ocak 1929’da
kaybettik. Falih Rıfkı Atay, Atatürk’ün Mustafa Necati’nin ölümüne çok
üzüldüğünü şöyle anlatır:
“O kadar sevinen Necati, Latin harfi ile imza atmayı henüz meşk
ediyordu. Maarif Vekili, Millet Mektebi’nin ilk talebesi olacaktı. Heyecan
içinde kalktı. Pek sevdiği zeybeğini oynadı. Körbarsak ameliyatı olması için
hekimlerin nasihatlerini dinlemeyen zavallı genç, bu sıçrayışlarla bir zehir
kesesini delerek içine akıttığını bilmiyordu. Ertesi gün ateşler içinde yattı,
Millet Mektebini sayıklayarak öldü. Atatürk’ün ilk defa hıçkırıklarla ağladığını
bu ölüm akşamı görmüştüm. ‘Ne evlattı O’ diye hayıflanıyordu.”[6]
Halkçı kişiliği
Mondros Ateşkes Antlaşması sonrasında İtilâf Devletleri’nin işine
son verdiği Aydın-Kasaba demiryolu işçilerinin haklarını korumak üzere İzmir
Demiryolları İslâm Memurini Teavün Cemiyeti’nin kurulmasına öncülük etmiş ve
hukuk müşavirliğini üstlenmiştir. İzmir’de, 1. Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle
işsiz kalan yedek subaylar tarafından İttihat Zabitleri Teavün [Yardımlaşma]
Cemiyeti’nin kurulmasına katkı sunmuştur.[7]
Mustafa Necati’nin kuzeni emekli vali Ragıp Uğural, Mustafa
Necati’nin, Milli Eğitim Bakanı iken işe alınmaları için ondan “tavsiye
mektubu” isteyen vatandaşları geri çevirmediğini, bu sebeple yapılan
dedikodulara şu yanıtı verdiğini belirtir:
“Ne yaparlarsa yapsınlar, tarih boyunca bütün kapılar yüzüne
kapanan Anadolu çocuğuna benim kapım açık olsun da varsın hakkımda ne
söylerlerse söylesinler.”[8]
Yufka yürekli bir devrimci
Sert duruşunun ardında yufka bir yüreği vardı. M. Rauf İnan,
İstiklal Mahkemesi Başkanlığı yaptığı sırada Mustafa Necati’nin bir asker
kaçağıyla diyaloğunu şöyle anlatır:
“Bir asker kaçağı sadece bir gece bir gün köyünde kalıyor ve
zabıtaya teslim oluyor, getiriyorlar. İstiklal Mahkemesine, üç gün uğraşıyor
Necati, niçin kaçtın?
Hep ‘cahillik’ diyor. Oğlum, ‘sen cahillik diyorsun ama idam
edilirsin’, ‘ne yapalım cahillik.’ Sonunda şu kararı veriyor, 100 sopa atılacak
ve köyüne bildirilecek. O zaman kaçak, ‘aman’ diyor, ‘beni idam edin, sopa atıp
köyüme bildirmeyin.’
‘Niye?’ ‘Benim nişanlım duymasın bunu.’ ‘İşte şimdi anlaşıldı,
söyle bakalım nedir?’ Anlatıyor. ‘Ben ikibuçuk senedir askerim, nişanlım var,
onu başkasına verirler diye korktum, gidip bir gece gördüm, dondum. Başka bir
şey yok.’ Şimdi verdiği karar çok ilginç bir şey, hatta şimdi burada sorsak
verdiği karar nedir acaba? Kimsenin aklına gelmez. Bu adama bir ay izin,
kıtasına bildiriliyor, köyünün bağlı bulunduğu kaymakamlığa bir yazı, falan
köye git, falanları evlendir ve sonucu bize bildir. Bu da uygulanıyor, köylü
bir ay sonra tekrar donuyor. Şu insanlık ölçüsü, işte Mustafa Necati'nin
kişiliğini gösterir.”[9]
İstiklal Mahkemelerinin insanlık dışı kararlar aldığına inanan
vatandaşlarımız için bu olay ibretlik olmalı.
Mustafa Necati milli, dolayısıyla laik eğitim çabası yönünde
yabancı okullara ödün vermeyen kişiliğe sahiptir. Bursa Amerikan Kız Koleji’nin
Hıristiyanlık propagandası yapması gerekçesiyle kapatmıştır. Bu yüzden ABD’nin
ilk Büyükelçisi John Grew, anılarında, Mustafa Necati’nin okulları açmaya hiç
niyeti olmadığını ve“makyavelce bir taktik” izlediğini belirtmiştir.[10]
Mustafa Necati’yi özetle bile olsa birkaç sayfalık bir makalede
anlatmak zor. Mustafa Necati’yi bu anlattıklarımızdan yola çıkarak kısaca
tanımlarsak; hangi görev verilirse layıkıyla yapan, halkçı, sorunu çözmede
gerektiğinde bakanlarla tartışan, gözüpek, öğretmenin yanında olan, az zamanda
çok iş başarma hısında bir devrimcidir.
Mustafa Necati’nin idealini ileri götürme hedefinde olan
öğretmenler, kendisinin hayatını daha fazla incelemelidir.
MUSTAFA SOLAK
[1] Mustafa
Necati Anma Toplantısı,Yay.
Haz:A. Ferhan Oğuzkan, Türk Eğitim Derneği Yayınları, Ankara, 1995, s.38.
[2] Kemal
Kocabaş, “Açış Konuşması”, Mustafa Necati ve Cumhuriyet Eğitimi
Devrimi, İzmir, 2009, s.12.
[3] Mustafa
NecatiAnma Toplantısı, s.25.
[4] Mahmut
Adem, “Mustafa Necati’nin Eğitimdeki Devrimciliği”, Mustafa Necati ve
Cumhuriyet Eğitimi Devrimi, İzmir, 2009, s.48-49.
[5] Mustafa
NecatiAnma Toplantısı,s.33.
[6] Falih
Rıfkı Atay,Çankaya, Pozitif Yayınları, İstanbul, 2012,s.513.
[7] Zeki
Arıkan, “Mustafa Necati”, Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi,
Sayı: 2, 1992, s. 59.
[8] Mustafa
NecatiAnma Toplantısı,s.22.
[9] Age,
s.94.
[10] John Grew,İlk
ABD Büyükelçisinin Türkiye Hatıraları Atatürk ve İnönü, Yeni Gün Haber
Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş., İstanbul,2000,
s.107.
NEDEN ADAY OLUYORLAR
2024 yerel seçimleri 31 Mart 2024 Pazar günü yapılacak, Seçimlerde; 61 Milyon 400 Bin kişi oy kullanacak. Ve bu seçimlerde 1393 belediye...
-
Mahallenin ‘en yakışıklı’ abilerinden biriydi. Hadi ‘en yakışıklı’sı olmasa da ‘en karizmatik’ abilerinden biri olduğu kesindi. Ö...
-
K.Çekmece daha önce Bakırköy Belediyesi'ne bağlıydı. Daha sonra Belediye olarak seçimlere gitti. Ve Ertuğrul Tığlay solcu ilk Belediye...
-
1999 yılında Flash TV'nin Taksim'deki stüdyosundayız. Arif Şentürk'ün programına konuk olacağız. Program konukları; Şair olara...