26 Aralık 2018 Çarşamba

AÇIKLAMA; İSTANBUL İÇİN İMAMOĞLU...


Takip edenler bilir defalarca CHP'nin İstanbul'u Muharrem İnce veya Abdullatif Şener ile kolaylıkla kazanabileceğini yazmıştım.

Yazdık, anlattık, konuştuk olmadı.
İstanbul için Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu aday gösterildi.

Çölaşan, Portakal, Metin Akpınar, Müjdat Gezen ve RTÜK'ün Halk TV ve Fox TV'ye verdiği cezalardan sonra daha iyi anlıyoruz ki; Kendi ayağımıza çelme takmanın bir faydası yok.

Bu saatten sonra İstanbul ve Ülke'nin daha rahat nefes alabilmesi için sonuna kadar Ekrem İmamoğlu'nun arkasındayım.

Son günlerde çok sayıda AKP'li eş - dost ile görüştüm. Pek çoğu da durumdan rahatsız.
İstanbul, Ankara ve İstanbul'un hiç tahmin edilemeyen İlçelerinde çok sürpriz sonuçlar çıkacak.
Tüm dostlarıma arz ederim.

Mustafa  Çatıkkaş
26 12.2018



19 Aralık 2018 Çarşamba

SEFAKÖY LİSESİ PİLAV GÜNÜ- Adem Varol

Bir ara Sefaköy Lisesi Adı yok oldu..
Bir kadının adı verildi okula..
Bu konuda Mustafa Çatıkkaş sosyal medyada birkaç yazı yazdı..
Bir grup Lise çıkışlı arkadaş Tepki gösterdi eski çğretmen evinde toplandılar ve Okulumuzun adını geri alma kararı alındı..
Galatasaray Lisei , Kabataş Lisesi adı nsıl değiştirilemezse Sefaköy Lisesi adı da değiştirilemez. Düşüncsiyle büyük bir dayanışma örneği verdiler ve Sefaköy Lisesi tarihi ve anılarımız kurtuldu..
Bu güzel bir olaydır ve başarıdır
..
Okulun adı geri alındıktan donra bir grup liseli öğrenci toplantı düzenledi. Arada incelik gösterip beni de davet etmişlerdi..
Bunların birinde Özkan Ünal Sefaköy Lisesi pilav günü yapmayı önerdi ve “ Ben üstleniyorum dedi..
Ünallar Yeşlovanın büyük esnaflarından biridir..
Babası Sabit Ünal da adı sık duyulan kişilerdendi..
Ona yakışır diye düşündüm ve alkışladım..
İlk iki yıl gerçekten çok güzel ve samimi bir gün oldu..Gelen azdı ama başlangıç güzeldi..
Pilavcılar da Yeşilovalı tanıdık kişilerdi..Öğretmen arkadaşlar da gelmişlerdi. Hep birliktr öğrencilerle sohbet ettik. Konuştuk , dağıldık. Herkes mutluydu..
Sonraki yıllarda işler değişti.. Okulun bahçesine Belediyenin reklam arabası ve müzik seti geldi.. Bazı değeri kendinden menkul kişiler mikrofonda gelişigüzel konuşmalar yaptı.. Yüksek sesli müzik eşliğinde uzun uzun. halaylar çekiliyordu...
Herkes ayaktaydı .Ben oturacak bir yer aradım ve bahçenin köşesindeki kameriyeye gidip oturdum.. ..
Arkadaşlığın en güzeli çocukluk öğrencilik arkadaşlığıdır..O günler herkesin özlemle hatırladığı günlerdir..
Biz hala yetmiş yıl önceki arkadaşlarımızla buluşuyor ve O günkü takma adları kullanıp gülüşüyoruz..
Herkes oraya uzun yıllar görmediği arkadaşlarını görmeğe ve anılarını tazelemeğe konuşmağa gelir..
Kimse müzik dinlemeüe halay çekmeğe gelmez..
Bazı yıllar meydana sıralar konmuştu. Gelenler oturdu..Ama
Pekçok kez de herkes ayakta kaldı öyle bekledi..
Dikkatimi çekmişti ilk toplantılara gelenlerden kimse yoktu..
Herkesi kapsamayan etkinlik uzun yaşamaz
Ben hergeldiğimde bahçnin köşesindeki kameriyedeki banklara gidip oturdum..çünkü ayakta fazla kalamıyordum.. Beni soran bazı öğretmen ve öğrenci dostlarım gelip beni orda buldu.
.Birçoklarının da zaten haberi olmadı..
Özkan Ünal plav işini Belediyeye devretmiş..
Herkes gidip pilav alıyordu..Ben gitmedim..
Arkadaşlardan biri getirdıyse yedim..
Belediyenin bizim plav günümüze
Davet edilmesi hoşuma gitmedi.. Özkan bu kararı yalnız almamıştır onun da bir grubu vardır herhalde..
Bu Belediyeye karşı olduğumdan değil.
Belediye bizim aileden olmadığı için..
Bizim aileden olmayan herkes ve her kuruluş bizim ailenin samimiyetini zedeler...
Ortada gelenler için de gelmeyenler için de hoş olmayan bir durum vardı..
Bir ev düşünün kalabalık.. Çocuklar byümüş çalışıyor. Her biri bir yerde ..
Bayram günü herkes babasının annesinin elini öpmeğe geliyor.. Kimisi babasına şaka yapmayı düşünüyor. Kimi annesine nasıl sarılacağını hayal ediyor..
Kapıdan içer giriyorlar ki.. Babası nın bir arkadaşı da var odada..
Çocukların hayalleri yıkılıyor.. Çocuklar o kişiyide tanıyor seviyor ama o gün orda görmek hoşlarına gitmiyor..
Aile içindeki samimiyeti başkalarının yanında yaşayamazsınız..
Son toplantıda ben gene ordaydım.
Beni soran bir kişi de olsa onun hatırına orda bulunmayı önemsiyorum.. Birkaç öğretmen arkadaş ve beni soran bikaç öğrencim ile ayaküstü birkaç dakika konuşabildim.
Ben izin isteyip köşedeki banklara gidip oturdum.. orda da birkaç arkadaş geldi konuştuk..
Kalktım okulun çıkış kapısına doğru gidiyordum.. Öğretmen evinin çayhanesinde öğretmen arkadaşşım Fahri Uzun bekliyordu..
Kapıya yaklaştım. Zor yürüyorum zor görüyorum zaten.
Birisi mikrofondan bana bağırıyor;
“Adem hocam pilav kuyruğundamısın..
Resim çekiliyor” gibi cümleler duydum ama bir şey anlamadım..
Geriye döndüm kalabalığa yaklaştım..
“Ne diyorsun “ dedim ama kimse duymadı ve ilgilenmedi..
Bu kişi kimdir görevi nedir , ona mikrofonu kim vermiştir. Bu bir şaka desem şaka yapılacak bir yaşta ve pozisyonda değilim.. Madem seslendin geridöndüm..Neden yanıma gelmedin...
Canım sıkkın halde ordan ayrıldım..
Öğretmen evinde çay ,içip dağıldık..
Kimsenin siyasi kimliği bizi ilgilendirmez.. O herhesin kişisel tercihidir..
Sen kendi malını evini dükkanını istediğin kişiye yada kuruma kiraya verebilir yada bağışlayabilirsin..
Ama Sefaköy Lisesini ortakların izni olmadan hiç kimseye ve kuruluşa açamazsın.. açmaman gerekir..
S efaköy Lisesi onbinlerin yüzbinlerin malıdır. Dokunulmazdır . Adı değiştiğinde nasl tepki gösterdiysek. yine sahip çıkarız ..
Sen Belediye ile iş yapabilirsin.. Belediyede çalışıyor olanilirsin..
Bu sana davet hakkı vermez
çünkü senin hakkın on binde bir bile değil..
Benim haberim yok kendileri gelmişler diyemezsin..
Hiçbir kuruluş ayağına kırmızı halı serilmeden..Buyur Buyur edilmeden gelmez..
Yalnız şu da bir gerşek ki bu tür organizasyonları bir kişinin kaldırması olası değil.. Özkan da zorlandığı için bu yola başvurmuş olabilir..
Özkana temmuzda telefon ettim. “Benimle çay içmeğe vaktin olur mu” dedim..
Olur dedi ama işleri dolayısıyla
Zaman bulamadı herhalde..
Benim önerim şu; Aile dışıdan kimse davet edilmesin.. Biz kalabalık aileyiz
Ne gerekirse kendimiz yaparız..
Mayıs günü bahar bavağı güneşli sıcak olabiliyor.. İkincisi en önemlisi iki üç saat ayakta bekliyoruz..
Okulun bahçesine 40 - 50 masa , sandalye yanlarına birer piknik şemsiyesiKonulabilir.. Gelenler ayakta kalmaz masalara oturabilir.
Kişiler masa masa dolaşıp istediği ile konuşabilir..
İsteyen ayakta sohbet edebilir..
Hatta bunun için bir defaya özel olarak para bile toplanabilir. Herkesin katılacağına eminim..
Adı Pilav günü olduğu için plav şartmış gibi düşünülüyor. Kimse oraya pilav yemeğe gelmiyor.. Gerekirse ad ı değiştirilir..
“ Sefaköy Liseliler buluşması” denebilir.. İsteyen gene kendi dostlarına lokum börek getirebilir..
Kendi yaptığı sarmalardan verebilir.. hoşluk olur..
Ben aklıma gelenleri yazdım.. Daha iyi ve orijinal fikirler çıkacağı kesin..
Bukonu facebookta tartışılsın...
Bunun için önce bir komite kurulsun popüler ve istekli kişiler olursa iyi olur.
Fazla yük olmaz zaten yılda bir gün ama çok önemli
Pilav gününü organize edenler de zaten katılımın azlığından ve gençlerin ilgi göstermediğinden yakınıyorlar..
. Ben de bu etkinliğin sürmesi ve kalıcı hala getirilmesinin çok yararlı olacağını düşünüyorum..
Biz bu lisede yıllarca sevgiyi samimiyeti drüstlüğü dayanışma ve arkadaşlık ruhunun yerleşmesi için çalıştık..
En değerli erdemin emek ve çalışmak olduğunu vurguladık..
Layık olmayanlara da Teşekkür takdir belgesi vermedik..
Bütün öğrencilere eşit davrandık..
Başarılı olduğumuza da inanıyorum
Bize sevgi saygı gösteren varsa o onların takdiridir..
Her öğrenci de öğretmeni sevmek zorunda değildir..
Öğretmenin işi de kebgini sevdirmek değil.. İşini dürüst yapmaktır..
..
Bunları face book üzerinden yapabilirsiniz..komiteye katılmasını istediğiniz kişileri yazabilirainiz
Benim evimden sonra en çok aklıma gelen yer Sefaköy Lisesidir.. 20 yıl Cennetten oaraya gittim geldim..
Adem Varol da Sefaköy Lisesinde anıları olan yüzbinlerden biridir sadece.. O kadar..
Herkese sevgilerimi sunuyorum..
Adem Varol
Not: . Ben sadece komuyu ortaya koydum.
Sefaköy Liseliler kendi sorunlarını sükunetle tartışıp çözüm bulabilirler Bundan eminim.

........................................................................................................................................................


KONUYLA İLGİLİ OLARAK YAZDIĞIM YAZILAR AŞAĞIDAKİ LİNKTEDİR.

https://mustafacatikkas.blogspot.com/2011/12/sefakoy-lisesinin-adi-degismesin.html

https://mustafacatikkas.blogspot.com/2017/05/sefakoy-lisesinde-pilavin-tadi-yok.html

https://mustafacatikkas.blogspot.com/2012/02/dr-ismet-birgulun-bir-hayali-vard.html






13 Aralık 2018 Perşembe

HER AKŞAM DNA TESTİ OLUR MU?


Toplum mühendisliğinin en önemli ayaklarından bir tanesi de TV programlarıdır.

Dayarsın amacına yönelik bir program millet beğensin ya da beğenmesin,
‘Bu programlar reyting alıyor, halkımız bu programları istiyor’ diye bir de propaganda yapıp işin üstünü kapatırsın.

Örneğin;
Kadın programları, kayıp bulma programları, yemek programları vs. gibi… Kimin, niçin izlediği hatta izlenip izlenmediği bile belli olmayan bu programlara yandaş firmaları da hem sponsor yapar hem de reklam verdirdin mi işi bitirsin.

Peki bu programların topluma bir faydası var mı?
Yok.
Bu programlar hiç yayınlanmasa  olur mu?
Olur.

Dedik ya; Bu tür programların amacı bellidir, Amaç; Topluma şekil vermektir.


Zaten izleyici kitlesi pek okuma yazma bilmeyen hatta okusa bile okuduğunu anlamayan bir güruh olduğu için cehaleti daha da arttırır ve zamanı gelince kolayca oylarını alır, malı götürmeye devam edersin.

Her akşam kadın programlarında akla hayale gelmeyecek fanteziler anlatan kadınların utanıp, sıkılmadan sürekli DNA Testi’ne tabii tutulması toplumumuzun nereye geldiğinin de bir göstergesi değil mi?

Oysa toplumun sanata, bilime, belli bir meslek eğitimine, okuma- yazmaya, sevgiye, saygıya ihtiyacı var, yapsana bu türden programlar, Neden yapmıyorsun?

Dedik ya;
Hepsinin amacı;  Topluma şekil vermektir.
Asıl amaçları gerçek bilim, sanat ve gönül adamlarını medyadan uzak tutmak ve cehaleti daha da derinleştirmektir.

Bak elin oğlu uzayda tarım yapmak için uğraşıyor,
Genetik hastalıkları ortadan kaldırıp, daha uzun ve daha sağlıklı nasıl yaşanır bunun çalışmalarını yapıyor.

Sen ne yapıyorsun?
Her akşam ya bir kadına tecavüz eden bir manyağı, ya evladını satan bir hastayı ya da kızına helallenen bir ruh hastasını millete dayıyorsun.
Olmadı çoluk çocuk demeden her kadına DNA Testi yaptırıyorsun.


 Bu nasıl bir faciadır?

Samimi değilsin.
Hem de hiçbir konuda.




5 Aralık 2018 Çarşamba

CİN ALİ'Yİ KİM BULDU?

Cin Ali'yi hepimiz severek okuduk.
Ve hatta pek çoğumuz okuma - yazmayı Cin Ali'nin öyküleriyle öğrendi.

Peki Cin Ali'yi kim yazdı?
İşte bu yazı, Cin Ali'nin babası Rahmetli Öğretmen Rasim Kaygusuz'u saygıyla anmak için yazıldı.

CİN ALİ'NİN BABASI...
“Cin Ali’nin Babası” Öğretmen Rasim Kaygusuz, 1926 yılında Ankara’nın Ayaş ilçesine bağlı Yenikayı Köyü’nde doğdu. Çanakkale Savaşı’nda şehit olan dayısının adı verildi.

Üç yaşındayken annesini kaybeden Kaygusuz ve kardeşlerine babasının ikinci eşi annelik yaptı.

1944’te Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nü, 1956’da Gazi Eğitim Fakültesi Pedagoji Bölümü’nü bitirdi. Köyünün ilkokulunda öğretmenlik yapmaya başladığında henüz 18 yaşındaydı. Öğrencilerine sadece okuma yazma öğretmiyor; aynı zamanda tarımı, marangozluğu, elektrik teknisyenliğini, duvar yapmayı, su tesisatı döşemeyi de öğretiyor, onlara yaşamda ayakta kalmayı gösteriyordu.

Kendisi gibi çalışkan, mesleğine âşık ve Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin yetiştirdiği bir öğretmen olan ve ileride eşi olacak Remziye Alişan’la, Zirkayı Köyü’ndeki Yetiştirme Yurdu’nda çalışırken tanıştı.

En çok birinci sınıf öğretmenliği yapmayı seven Rasim Kaygusuz, öğrencilerine okuma-yazma öğretmekten büyük keyif alıyordu. Birinci sınıflara 17 yıl boyunca öğretmenlik yapmasının ardından, çocukların okumayı öğrenmesine yardımcı olacak bir kitap yazmaya karar verdi ve bir süre sonra, hazırladığı kitap taslağını ilk olarak eşi Remziye Hanım’a ve kızları Nesrin ile Nevin’e okuttu.

Kitabın adını Cin Ali koymuştu. İlk kitap en basit öyküleri içeriyor, iki-üç harflik sözcüklerden ve kısa hecelerden oluşuyordu.
Cin Ali kitapları, Rasim Kaygusuz’un daha önce tasarlayıp hazırladığı Çözümlü Alfabe, Oyunla Okuma Öğretimi, Resimli ve Hareketli Fişler, Çarpma ve Sayma Öğretimi gibi çalışmalarını tamamlayan çok başarılı bir seri haline geldi.

Çok sevilen ve kısa sürede benimsenen Cin Ali kitapları, Türkiye’nin her köşesine erişmeyi başaran nadir eserlerden biri oldu; televizyon ve gazetenin bile erişemediği uzak köylerde bile Cin Ali okunuyordu.
Bu sırada Rasim Kaygusuz hem öğretmenlik mesleğini sürdürüyor, hem de kitapları tanıtmak için okulları dolaşıyordu. O artık “Cin Ali’nin Babası” olarak biliniyor, gittiği okullarda da böyle karşılanıyordu.  Siparişleri hazırlamak, postaya vermek ve hesapları kontrol etmek gibi işleri yürüten eşi Remziye Hanım, Rasim Öğretmen’in en büyük yardımcısı oldu.

Rasim Öğretmen, görev süresini doldurunca emekli oldu. Cin Ali Yayınları artık Ulus’taki adresindeydi. Yayınevi aynı zamanda bir okul gibiydi. Rasim Öğretmen, Türkiye’nin her tarafından gelen öğretmenlere, okuma ve yazma öğretiminde daha başarılı olmanın yollarını öğretiyordu.
3 Aralık 1988’de aramızdan ayrıldığında, geride Cin Ali ile büyümüş milyonlarca çocuk vardı.

Kaynak: www.cinali.com.tr




1 Aralık 2018 Cumartesi

BURALARA MÜEZZİNOĞLU AYAR VERİYOR

MEHMET MÜEZZİNOĞLU...
1955 yılında Gümülcine'de doğan Dr. Mehmet Müezzinoğlu İmam Hatip Lisesi'ni bitirdikten sonra Cerrahapaşa Tıp Fakültesi'nden mezun oldu.

Okulu bitirdikten sonra Batı Trakya'ya dönen Müezzinoğlu 1983 yılında Meriç Nehri'ni aşarak tekrar Türkiye'ye geldi.

Müezzinoğlu, 1986 yılında Türk Vatandaşı oldu.

1992 yılında Refah Partisi'ne katıldı. Hatta bir ara Refah Partisi K.Çekmece İlçe Başkanlığı da yaptı.

2002 -2007 yılları arasında AKP İstanbul İl Başkanlığı yaptı.
İstanbul ve Edirne'den milletvekili seçildi, Sağlık Bakanlığı görevlerinde bulundu.

Bugün 'Müşteri  Garantisi' verilen Şehir Hastaneleri Projesi O'nun döneminde ivme kazandı.


AVCILAR ve MÜEZZİNOĞLU...
Avcılar'da bulunan Özel Avcılar Hospital Hastanesi'nin ( Ki  Kendisi sözde 'muhafazakar' ve sözde 'yerli ve milli' olmasına rağmen neden hastanesi'nin adı 'Hospital' dir bilinmez ) ortaklarındandır.

(Öte yandan, Hem Sağlık Bakanı hem Özel Hastane sahibi olması da çok ilginçtir ve ne kadar etiktir tartışılır.)

Müezzinoğlu'nun siyasette yükselmesinin en önemli etkeni Sayın Erdoğan'dır.

Erdoğan'ın gölgesine sığınarak siyasette yer almaya çalışan  Müezzinoğlu  tarihe aşağıda yer alan Erdoğan'ın  kendisine bozuk attığı fotoğrafla geçmiştir.
Bu fotoğraf siyasi tarihimizde yer alan ender ibretlik vesikalardandır.

Hem doktor hem hastane sahibi hem de bakan olan bir insanın tarihe böyle bir fotoğrafla geçmesi ülkemizde siyaset - çıkar ilişkisinin ne hale geldiği ve toplumdaki siyasi kalitenin de bir göstergesidir.

MÜEZZİNOĞLU'NUN AYAR VERDİKLERİ...
Müezzinoğlu,  Erdoğan'la ilişkisinin iyi olduğu dönemlerde kendi emirlerine itaat edecek kişileri 3. seçim bölgesinde belli noktalara getirmiştir.

Örneğin; Gazeteci Yavuz Kaynarca'nın Eşi Tülay Kaynarca'nın  milletvekili olmasındaki en önemli etkendir.
Veya bazı AKP'li belediyelerin basın danışmanları da Müezzinoğlu destekli olmalarından dolayı o görevlerden para almaktadır.
Listeyi uzatmak mümkün...


HANDAN TOPRAK ve MÜEZZİNOĞLU...
CHP'li Belediye Başkanı Handan Toprak da Müezzinoğlu'nun hastanesinde çalışan doktorlardan biri iken CHP'den belediye başkanı adayı olmuş ve seçimleri kazanmıştır.

Bugün Avcılar Belediyesi ciddi sıkıntılar yaşamaktadır ve CHP'nin bu seçimlerde belediye seçimlerini kaybedilebileceği bile söylenmektedir.

O zaman akla şu soru gelmektedir;
Müezzinoğlu'nun Dr. Handan Toprak'ın aday olması sırasında bir etkisi olmuş mudur? Toprak, CHP'yi bitirmek için mi görevlendirilmiştir?

MÜEZZİNOĞLU HALA AYAR VERMEYE ÇALIŞIYOR...
Müezzinoğlu bugün de hala 3. bölgede yer alan bazı belediye seçimlerine  ayar vermeye çalışıp, kendisine yakın isimleri belediye başkanı ve  meclis  üyesi  yapmaya çalışıyor.

AKP adaylarını tam olarak açıkladığın da Müezzinoğlu'nun  siyaset ve Erdoğan ailesi üzerindeki etkisini de göreceğiz.

Şayet Müezzinoğlu'nun desteklediği kişiler aday gösterilmezse biz de artık Müezzinoğlu'nun da AKP içindeki 'Kullan - at' sistemindeki yerini almış olduğunu anlayacağız.

SON NOT...
Siyaset gelir geçer, Makamlar, koltuklar gelir, geçer...Aslolan ne şekilde tarihte yer alacağımızdır.

Kişisel olarak da tanışıklığımız olan Sayın Dr. Mehmet Müezzinoğlu bu fotoğrafı torunlarına nasıl açıklayacak?
Bu fotoğrafı  utanmadan torunlarına gösterebilecek mi, bilinmez.

Fakat; Dr. Mehmet Müezzinoğlu'na bu fotoğrafla tarihe geçmek hiç yakışmadı.









29 Kasım 2018 Perşembe

İSTANBUL'U İNCE DE KAZANIR ŞENER DE...

ANKARA ADAYI...
AKP Ankara BŞ. Belediye Başkan Adayını açıkladı.
Eski Kayseri BŞ. Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki.

Özhaseki özellikle Abdullah Gül'e yakınlığı ile tanınan biri.
Ve zamanında sıkı bir Fetöcüydü, Dileyen Özhaeski'nin Twitter hesabına bakabilir.
Sanırım zamanla baktı ki, Asıl güç Sayın Erdoğan'da...Yüzünü gücün olduğu taraf çevirdi.

Ankara'yı kazanma şansı normalde yok.
Ve fakat seçim sayımında neler olacak, CHP kimi aday gösterecek buna bağlı olarak sonuç belli olacak.


İZMİR ADAYI...
AKP İzmir BŞ. Belediye Başkan Adayını da açıkladı.
Eski Bakan Nihat Zeybekçi.
Zeybekçi, Denizli doğumlu.

Her ne kadar İzmir'i güzel bir kıza benzetse de İzmir'de kazanma ihtimali Yüzde Sıfır bile değil.
Kafadan, harcandı, gitti.

İSTANBUL  ADAYI...
AKP İstanbul  BŞ. Belediye Başkan Adayını henüz resmen açıklamadı.
Fakat eski Başbakan Binali Yıldırım'ın adı artık kesin gibi.

AKP YILDIRIM ADINI NEDEN AÇIKLAMADI?
İddia edildiği gibi 'parti içi tartışma' dense de bizce asıl neden Sayın Erdoğan öncelikle CHP'nin adayının kim olacağını görmek istiyor.

AKP eskisi gibi rahat bir seçime girmiyor.
İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük kentleri kazanma ihtimali çok düşük.
O nedenle; Bir ay önce rest çekse de yine MHP'nin kapısını çaldı.
Şayet eskisi gibi güçlü olsa MHP'ye tenezzül etmez direkt kendi adayı ile seçime girerdi.

Dedik ya AKP İstanbul Adayını açıklamak için CHP'nin adayının açıklanmasını bekliyor.

CHP İSTANBUL'U KİMİNLE KAZANIR?
Buradan sürekli yazdık, yazıyoruz.
Her ne kadar 24 Haziran seçimleri gecesi ve sonrası doğru-düzgün yönetilemese de Sayın Muharrem İnce İstanbul'u en rahat kazanacak adaydır.
CHP Sayın İnce'yi aday göstermek zorundadır.

Ve fakat;
Şayet İnce üzerinde tam anlaşma sağlanamıyorsa Sayın Abdullatif Şener de İstanbul'u çok rahat kazanacak diğer bir isimdir.

CHP, Bu İki isim dışında aday gösterirse hem İstanbul'u kazanamaz hem de seçim sonrası Kılıçdaroğlu ve ekibini yollar.

Hele hele Sayın Gürsel Tekin'i aday gösterirse, buradan anlayacağız ki; Sayın Kılıçdaroğlu Ekmelleddin'i aday gösterip Sayın Erdoğan'ı Cumhurbaşkanı yaptığı gibi bu sefer de AKP'ye çalışıyor demektir.

Çare; Ya Sayın İnce ya da Sayın Şener'dir.






24 Kasım 2018 Cumartesi

ZÜBÜK BELEDİYE BAŞKAN ADAYLARI

Meslek nedir?
Türk Dil Kurumu’na göre;
Meslek; ‘Belli bir eğitim ile kazanılan sistemli bilgi ve becerilere dayalı, insanlara yararlı mal üretmek, hizmet vermek ve karşılığında para kazanmak için yapılan, kuralları belirlenmiş iş’ demektir.
Meslek kelimesinin kökeni ise;  Arapça’dır.

Meslek sahibi olmak için illa belli bir okuldan mezun olmak gerekmez. Usta – Çırak ilişkisi veya dışarıdan belli bir program, kurs ve özel eğitim alınarak da insanlar meslek ve iş sahibi olabilirler.

Bu anlamda insanlar  ikiye ayrılır.
Birincisi mesleğini – işini iyi yapan insanlar,
İkincisi mesleğini – işini kötü yapan insanlar.

Kendi konusuyla ilgili belli bir eğitim almış veya iyi bir ustanın yanında, çırak, kalfa sürecinden geçerek işini öğrenmiş ve de mesleğini  iyi yapan kişilere ise halk arasında ‘uzman’ derler.

Vaktiyle Rahmetli Çetin Altan bu konunun önemine dikkat çekerek ;’Türkiye mesleksiz insanlar cennetidir. Oysa gelişmiş ülkelerde herkesin bir mesleği vardır’ demiştir.
Belki de bu yüzden Ülkemizde en çok duyduğumuz söz; ‘Ne iş olursa yaparım abi’ dir.
Oysa gerçekte herkes her işi hem yaratılış olarak, hem yetenek olarak hem de alabileceği eğitim olarak yapamaz.

Örneğin;
Herkes beyin ameliyatı yapamaz.
Ya da herkes elbise de dikemez.

Dedik ya;
İşi – gücü olmayan, bir baltaya sap olamamış, belli bir konuda kendini ispatlayamamış, usta olamamış kişilerin işidir her işi yapmak.
Dahası yaptığını zannetmek.

Berber dükkanı mı açacaksın?
Hemen ‘Usta’ olduğuna dair resmi belge – diploma isterler.
Şoförlük mü yapacaksın?
Hemen ehliyetini sorarlar.
Avukatlık mı yapacaksın?
Hemen diplomanı sorarlar.

Amma velakin;
Belediye Başkanı olmak istersen ne ustalık belgesi, ne ehliyet ne de diploma sorarlar.
Gider başvurunu yapar, gerekli alavere dalevere bağlantılarını kurar, yatar pusuya beklersin.

Bir de belli bir mesleği olup da Belediye Başkanı olmak isteyenler var:
Örneğin kişi Öğretmen, Ama Belediye Başkanı olmak için tırmalıyor,
Örneğin kişi Avukat, Ama Belediye Başkanı olmak için tırmalıyor,
Örneğin kişi Doktor, Ama Belediye Başkanı olmak için tırmalıyor.

Neden?
Çünkü, Aslında iyi bir Öğretmen, iyi bir Avukat ya da iyi bir Doktor değil de o yüzden.
‘Kardeşim senin gül gibi mesleğin var, ne yapacaksın Belediye Başkanlığında?’ diye sor bakalım;
‘Ben halka hizmet edeceğim’ deyip sallayacak!
 Meğer iyi bir mesleğin var, meğer mesleğinde bu kadar başarılısın. Bildiğin işi yaparak insanlara hizmet etsene…

İşin aslı ney biliyor musun?
Bu adamlar aslında yaptıkları işi tam anlamıyla bilmeyen, onun – bunun desteğiyle bir yerlere gelmiş hikayeden tipler.
Dertleri de ne halka ne de Hakka hizmet.

Bütün dertleri kedilerine bir etiket yapmak, yaşadıkları ve özünde dibine kadar hissettikleri aşağılık komplekslerini  bu konumla maskelemek ve tüyü yetmemiş yetimin hakkını yemek.
Yani;
Varolan ‘Malı götürme sistemi’nden  yararlanarak milletin sırtına binip, hırsızlık yapmak.

Bu tür adamların yarattığı İlçelere,  Şehirlere  bir bak.
Nefes alamazsın.
Nefes alabiliyor musun?






21 Kasım 2018 Çarşamba

MUHALEFET İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ'Nİ KAZANMAK İSTEMİYOR

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener 24 Haziran seçimlerinde Muharrem İnce'nin 'Cumhurbaşkanı olursam Akşener ve Demirtaş'ı yardımcım yapacağım' sözünü bugün 21 Kasım 2018 günü eleştirdi.

Yani aşağı - yukarı 6 ay sonra, yeni mi aklınıza geldi Sayın Akşener?

Peki bu söz ne anlama geliyor?
Bu söz açıkça; 'Muharrem İnce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olmasın' demek.

Peki Muharrem İnce dışında kim aday olursa İstanbul'u kazanabilir?
Hiç kimse.

Kim kazanır o zaman?
Akp !

Sürekli diyoruz ya;
Akp'nin bir şey yapmasına gerek yok; Böyle muhalefet varken zaten sürekli kazanmaya devam edecektir.

Haaa;
31 Mart Yerel Seçimlerinden sonra Ekonomik Kriz zirve yapar Bahçeli ve Erdoğan'ın arası iyice açılır ve Erdoğan kendine ortak olarak İyi Parti'yi alırsa ve de Bahçeli yine bir 'Erken Seçim' isterse şaşırır mıyız?

Hayır, olabilir.

Amma velakin;
Muhalefet İstanbul'u Muharrem İnce dışında hiç kimseyle kazanamaz...Bu da böyle biline...
Ekmelledin'i aday gösterip Erdoğan'ı Cumhurbaşkanı seçtiren Sayın Kılıçdaroğlu sanırım bugün Sayın Akşener'in açıklamasına en çok sevinen kişi olmuştur.




Haber Kaynak; https://www.yeniakit.com.tr/haber/meral-aksener-muharrem-inceye-kizdi-548067.html



15 Kasım 2018 Perşembe

DSP İstanbul İl Başkanı Çiğdem Mercan; KENDİ ADAYLARIMIZLA SEÇİMLERE GİRECEĞİZ…

DSP İstanbul İl Başkanı Çiğdem Mercan;
‘Bizim için önemli olan Rahmetli Genel Başkanımız Sayın Bülent Ecevit’in ideolojisinin iktidar olmasıdır.

KENDİ ADAYLARIMIZLA SEÇİMLERE GİRECEĞİZ…

DSP İstanbul İl Başkanı Çiğdem Mercan Demokratik Sol Parti’nin İstanbul Büyük şehir Belediye Başkanlığı ve İlçe Belediye Başkanlıkları seçimlerine kendi adayları le gireceklerini belirterek;

‘Partimiz her geçen gün daha da güçlenerek önümüzdeki yerel seçimlere hazırlanıyor. Başta İstanbul Büyükşehir Belediye  Başkanlığı olmak üzere İstanbul’un tüm İlçelerinde kendi adaylarımızla seçimlere gireceğiz.
 
Amacımız yerel yönetimlerde Rahmetli Genel Başkanımız Sayın Bülent Ecevit’in ideolojisini iktidara taşımaktır. Bizim için aslolan adayın kimliğinden ziyade Ecevit İdeoloji’sinin hayata geçirilmesidir’ dedi.

Partilerine, Belediye Başkan Aday adaylığı ve Meclis Üyeliği Aday Adaylığı başvurularının devam ettiğini belirten Mercan;  ‘Yetkili kurullarımız halkımızın tercih edeceği, toplum tarafından sevilen, sayılan, yetkin, Ecevit İdeolojisi’ni belirlemiş adaylarımız ile önümüzdeki yerel seçimlerde belli bir başarıyı yakalayacağız’ dedi.

BEN ADAY OLMAYACAĞIM…

23 yıldır Demokratik Sol Parti içerisinde yer alan Çiğdem Mercan; İngilizce, Almanca  ve İtalyanca biliyor.
10 yıl K.Çekmece İlçe Başkanlığı yapan Çiğdem Mercan,  2.5 yıldır da İstanbul İl Başkanlığı görevini yürütüyor.

Çiğdem Mercan bu görevlerinin yanısıra;  DSP İstanbul İl Genel Meclis Üyeliği, Avrupa Konseyi Yerel Bölgesel Yönetimler Türk Delegasyon Üyeliği,  Avrupa Konseyi Sosyalist Grup Üyeliği ile ‘En Genç Komite Başkanlığı’ sıfatı ile Avrupa Konseyini Dünyanın çeşitli  Platformlarında  temsil etmiştir.

Öğretmen olmasının yanısıra, Bilgisayar Programcısı ve Yeminli Tercüman olan Çiğdem Mercan kendisinin şu an İstanbul İl Başkanlığı görevini sürdürdüğünü belirterek yerel seçimlerde aday olmayacağını da sözlerine ekledi.

Mercan; 2017 yılında Kadınları Yaşatma Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği tarafından (KDH) tarafından ‘Yılın Kadın Siyasetçisi’ seçilmişti.




12 Kasım 2018 Pazartesi

'MÜSLÜM BABA'YA SOSYO - POLİTİK BİR BAKIŞ


Neymiş efendim?
'Müslüm Güses'in hayatı çok zormuş, çok acılarla geçmiş...Senin hayatın çok mu kolay geçiyor?

Şimdi Moda Müslüm Gürses'in hayatının anlatıldığı 'Müslüm' filmi ve  Müslüm Gürses hayranlığı.
Peki 'Müslüm Baba'ya hiç bu açıdan baktınız mı?
Yakında...




TANITIM 2
YAKINDA 2...
Neymiş Efendim?
Müslüm Gürses sürekli garibanların, ezilenlerin şarkılarını söylemiş...
İyi de kardeşim, Müslüm Gürses ne zaman garibanlara bu sömürü düzeninden nasıl kurtulacakları hakkında tek laf etmiş?
Yoksa bu düzen devam etsin diye tüm acıları, sabretmeye, kadere, kısmete mi bağlamış?
Peki ya kendisi? Nasıl olmuş da çukurun dibinden en üste gelerek malı bulmuş ve krallar gibi yaşamış?...
Yakında...


GÜNCELLEME
16.11.2018
ÖNCE BURADA OKURSUN...
Müslüm Gürses'le ilgili yazdığım yazılara tepki gösterip, olayı anlamayanlar...
Bakın Soner Yalçın da ancak bugün yakalamış olayı.
Beğen ya da beğenme...İşine gelsin ya da gelmesin;
Gündemi önce burada okursun.


7 Kasım 2018 Çarşamba

KALİTE NEDİR?

Türk toplumu göçebedir.
Anadolu’ya yerleşene kadar pek çok coğrayada dolaşıp durmuştur.
Bugün de hala dolaşmayı severiz.
Baktın gidecek bir yer bulamadık mı, çat kapı karşı komşuya gideriz.

Göçer, yardımsever, neşeli, hareketli, sıcak kanlı insanların coğrayasıdır bizim topraklar.
Akıllı, zeki ve de çalışkandır bizim insanımız aynı zamanda.

Her ne kadar darbeler, siyasi- ekonomik  krizler yaşasa da zenginleşmeyi de başarabilmiştir.
Örneğin; Bugün şehirlerde yaşayan hemen herkesin evinde en az İki adet  Telefon, İnternet, Bir araba, TV, Buzdolabı, Bilgisayar, Doğalgaz vs. bulmak mümkündür.
Hatta çok kişi kısa zamanda ev sahibi olmayı dahi başarabilmiştir.

Fakat toplumumuzun kaçırdığı önemli bir nokta vardır, O da ‘Kalite’ meselesidir.
Maalesef toplumumuz kaliteyi, Kullandığı telefonda, bindiği arabada, giydiği elbisede aramakta ve orada bulacağını zannetmektedir.
Oysa kalite dediğin şey bir bütündür.


Örneğin çok lüks bir araba alıp, kalitesini yükselttiğini zanneden bir kişi dişlerini fırçalamaz.
Ya da yazın tatile Güney’e gider fakat say desen Üç tane yazar adı söyleyemez.
Trafikte yol vermez, İki lafının birinde küfür eder, başkalarının karısı – kızını ‘yollu’ zanneder ama kendi bacısına bakılınca adam kesmeye kalkar…

Kendi ev tuvaletini temiz tutar ve fakat girdiği hastane, otel, genel tuvaletleri temizlemeden bırakıp gider…
Kısaca; Maddi olarak kaliteli ama kişisel içerik olarak kalitesizdir.
Bu yüzden akşama kadar abuk-sabuk tv programlarını izler, Sabaha kadar her kanalda sürekli yalan söyleyen adamları dinler ve o yalanlara inanır.
Kişisel çıkarları için tepki koyar ama kamusal fayda için tepki göstermez.
Çoğunlukla haklının değil, güçlünün yanındadır.
Ağzında dini kelimeler dolaşsa da aslında para ve güce tapar.

Dedik ya;
Maddi olarak kaliteli ama kişisel içerik olarak kalitesizdir.
Peki neden böyledir?
Sanırım ve de galiba toplumumuzun asıl sorunu eğitimdir.
Çünkü Osmanlı Devletinden bizlere kalan en önemli yük eğitimsiz insanlardı.
Çünkü; Osmanlı İmparatorluğunda Padişahlar olağanüstü eğitim almış olmalarına rağmen maalesef halk büyük bir cahillik içerisinde bırakılmışlardır.
Bu yüzden; Osmanlı İmparatorluğunda neredeyse toplumun sadece yüzde 3’ü veya 5’i okuma yazma biliyordu.
Maalesef ardından gelen Cumhuriyet de bu sorunu çözebilmiş değildir.

İşte bu yüzden Uluslararası alanda yeteri sayıda sanatçı, bilim insanı, icat, imalatımız yoktur.

Bizler başkasının icat ettiği alet ve teknolojileri alarak kaliteyi arttırdığımızı zannediyoruz.
Oysa bu yanlış.
Aslolan; Toplam insan kalitesinin ne olduğudur.
Şayet; Toplam insan kalitesi’ni arttırabilirsek gerçek anlamda kaliteyi yakalamış olacağız.
Başka türlüsü ‘Havanda su dövmektir’.
Yeter artık bu kadar havanda su dövmekten usanmadınız mı?






3 Kasım 2018 Cumartesi

ÇATIKKAŞ BOMBA GİBİ GELDİ

Deprem felaketi sonrasında Belediyenin büyük eksikliği olarak görülen ve meclis gündemine getirilen Avcılar Belediyesi'nin basın eksikliği Mustafa Çatıkkaş'la giderildi.

Yaklaşık olarak 2 gündür Belediyenin basın danışmanlığı görevini sürdürüen Çatıkkaş bu süre içerisinde yerel basına verdiği destekle takdir topladı.

İlk önce 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ilanında basına bir bütçe çıkarmayı başaran Çatıkkaş, Basına verdiği haberlerle de Belediyenin büyük bir açığını kapattı.

Dileriz Sayın Çatıkkaş yerel basına bu şekilde desteğini sürdürür.
Belediyenin gelişmesini ve Avcılar'ın örnek bir İlçe olduğunu büyük bir güç olan yerel basınla duyurur.

Hürbakış Gazetesi
Emin Beyaz / Beyaz Gölge
4 Kasım 1999 / Perşembe


28 Ekim 2018 Pazar

YAZ DOSTUM, SARI ÇİZMELİ MEHMET AĞA BİRGÜN ÖDER HESABI

Barış Manço, 2 Ocak 1943 yılında İstanbul’da doğdu.
İsmail Hakkı Bey ile Rikkat Uyanık Hanım’ın İkinci evladıdır.
Barış Manço’nun ağabeyinin adı; Savaş’tır.
2. Dünya Savaşı yıllarında doğan Barış Manço’nun ailesi; ‘Yeter artık dünyaya barış gelsin’ diyerek bu ismi kendisine uygun görmüşlerdir.
Barış Manço’nun iddiasına göre kendisi Türkiye’de ‘Barış’ adını alan ilk kişidir.

Barış Manço  uzun saçları ve Anadolu Rock tarzında söylediği şarkılar ile dikkatleri üzerine  çeker ve yavaş yavaş tanınmaya başlar.
Ve henüz Galatasaray Lisesi’nde öğrenci iken arkadaşlarıyla birlikte ‘Kafadarlar’ isimli müzik grubunu kurar.

Pek çok değerli şarkıya imza atan Barış Manço yaklaşık olarak 150 ülke gezmiş ve Türkiye’nin bazı ülkeler ile arasındaki kültürel ilişkilerin güçlenmesini sağlamıştır.

Çok sevilen şarkısı ‘Gülpembe’yi  1957 yılında kaybettiği Babaannesine yazan Barış Manço şarkılarında gündelik bir dil kullanmıştır.
Özellikle çocukların çok sevdiği ‘Arkadaşım Eşek’  gibi şarkılarla adeta minik hayranlarının sevgilisi olmuştur.
Arkasında pek çok değerli eser bırakan Barış Manço 1 Şubat 1999 yılında vefat etmiştir.
Barış Manço’nun bir başka değerli eseri de ‘Sarı Çizmeli Mehmet Ağa’ adlı şarkısıdır.
‘Yaz dostum yoksul görsen besle kaymak bal ile
Yaz dostum garipleri giydir ipek şal ile
Yaz dostum öksüz görsen sar kanadın kolunu
Yaz dostum kimse göçmez bu dünyadan mal ile

Yaz tahtaya bir daha tut defteri kitabı
Sarı çizmeli Mehmet ağa bir gün öder hesabı…’

Şarkıda öne çıkan bölüm;
‘Sarı çizmeli Mehmet ağa bir gün öder hesabı…’ bölümüdür.

Şarkı bugün dahi geçerliliğini korumaktadır.
Hükümet yok saysa da Ülke’de ciddi bir ekonomik kriz vardır.
Bu yüzden;
Dolar fırlamış, Elektirk, Su, Doğalgaz, Benzin, Elma, Armut, Atlet, Don fiyatları artmıştır.
Büyük firmalar ‘Konkordato’ ilan etmiş, Küçük esnaf kepenk kapatmıştır.

Sade vatandaş ise ya bakkala yazdırmaya başlamış ya da kredi kartına yüklenmeye başlamıştır.
Köylüsünden, İşadamlarına ve hatta ev kadınına, ve dahi öğrencilere kadar yavaş yavaş ekonomik krizin pençesi altına girmeye başlamıştır.

Söylenen sözlere inanma; Ekonomik krizin asıl nedeni ne Rahip’in tutuklanması ne de Trump’ın attığı twittlerdir.
Asıl sorun siyasidir.

Bu nedenle krizlerin sonu gelmiyor.
Bugün ‘Rahip sorunu ‘ ise yarın ‘Andımız’ oluyor.
Sonraki gün kimbilir ne olacak?

Hadi hükümet her soruna bir bahane bularak günü kurtarıyor ama ya bizler ne yapacağız?
Hangi faturayı hangi parayla ödeyeceğiz?

Ya Bakkal; ‘Artık yazacak gücüm kalmadı. Para peşin. Ne kadar ekmek o kadar köfte derse ne olacak?
Ya da bankalar verdikleri kredi kartlarını iptal ederse ne olacak?
Bu karda kışta sokakta mı yatacağız, elektriksiz mi, susuz mu kalacağız?

Dedik ya; Sorun siyasi.
Çözün artık şu sorunları , Bardak doluyor…






YAZSAN OLMUYOR, YAZMASAN OLMAZ

 ‘Şikayetim var cümle yasaktan
Dillerimi Hakim Bey bağlasan durmaz
Gelsin jandarma polis karakoldan
Fikrim firarda mahpusa sığmaz eyvah


Sussan olmuyor susmasan olmaz
Dil dursa Hakim Bey tende can durmaz
Yazsan olmuyor yazmasan olmaz
Kaleme tedbir koma tek durmaz’


Sözleri  Sezen Aksu’ya ait olan bu şarkıyı Zülfü Livaneli, Sezen Aksu, Edip Akbayram, Mehmet Erdem, Levent Yüksel, Hozan Beşer gibi sanatçılar da albümlerinde söylemiştir.

Her sanatçı kendi üslup ve tarzına göre yorumlamış olsa da bu şarkı en çok Mehmet Erdem’in albümüyle tanındı.
2012 yılında ‘Herkes aynı hayatta’ albümünü çıkaran Mehmet Erdem ‘Hakim Bey’ isimli şarkıyı da aynı çalışmasına koydu ve beklediğinin üzerinde ilgi gördü.

Mehmet Erdem bu ilgiyi NTV’de Berfu Güven’in sunduğu bir programda şöyle ifade etmiştir.
‘Bir ara bana şaka yapıyorlar sandım. Evden çıkıyorum, bir yerde 'Hakim Bey' çalıyor, taksiye biniyorum o şarkı çalıyor. Biri bütün bunları organize mi ediyor dedim. İnanamadım bu kadar popüler olduğuna şarkının…

Şarkının o zamanlar neden bu kadar ilgi gördüğünü anlamak istiyorsanız o günlerde yaşanan siyasi olaylara bir göz atın, daha iyi anlayacaksınız, nedeni orada saklı…

Biraz hatırlatalım mı o günlerde neler yaşanmıştı?
Örneğin;
Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ tutuklanmıştı.
28 Şubat Davası nedeniyle Orgeneral Çevik Bir gözaltına alındı.
Resmi Bayramlara kısıtlama getirilmesinin ardından ‘Bayrağını al da gel’ eylemi yapıldı.
OdaTV Davasında karar verildi.
Sivas Davası zaman aşımına uğradı.
Nevruz kutlamalarında olaylar çıktı.
F5 Uçağı düştü…
Bütün bu olaylar AKP İktidarı döneminde yaşandı.

Gelelim Ekim 2018 yılına;
Yine AKP iktidarda.
Ekonomik kriz gittikçe derinleşiyor.
Siyasi kriz Cumhur İttifakı’nı derinden sarsıyor
AKP ve MHP son kozlarını oynuyor,
CHP tam bir iç kaos yaşıyor.
İyi Parti bir türlü  toparlanamıyor.
Dış güçler baskısını iyice arttırıyor.
Toplum derin ve sessiz bir şekilde susuyor.

Rahipti, Suudi Gazeteciydi, Andımızdı, Emeklilikte Yaşa Takılanlardı, Af Tartışmasıydı, PKK Terörüydü, Mutfaktaki yangın, Pazardaki fiyatların artması, gelen faturaların ödenemesi, gelen hacizlerdi, ödenemeyen banka kredileriydi vd.
Uzar gider bu liste…

Şarkıda diyor ya;
‘Sussan olmuyor susmasan olmaz

Dil dursa Hakim Bey tende can durmaz
Yazsan olmuyor yazmasan olmaz
Kaleme tedbir koma tek durmaz’ diye.

Toplum derin ve sessiz bir şekilde susuyor.
Herkes herşeyi görüyor ama susuyor.
Çünkü ya korkuyor ya da korkuyor.

Ben de korkuyorum anne ama;
‘Yazsan olmuyor yazmasan olmaz!’





27 Ekim 2018 Cumartesi

CHP KÜÇÜKÇEKMECE BELEDİYE BAŞKAN ADAY ADAYLARI

K.ÇEKMECE...
K.Çekmece Belediye Başkan Aday Adaylığı için 20 kişi başvurdu.
Bu sayı K.Çekmece'nin kazanılma ihtimalinin yüksek olduğunu göstermektedir.
Ama bir şartla; DOĞRU ADAY ile...

Daha önceki yazılarımda 'CHP K.Çekmece'de Kimlerle Kazanamaz?' diye yazmış ve bir kaç isim vermiştim.

Buyrun Aday Adaylığı için başvuran 20 isimi inceleyin ve CHP bu isimlerden hangisiyle  Belediye Başkanlığını kazanır, Siz karar verin...

MECLİS ÜYELERİ...
Öte yandan;
CHP K.Çekmece Belediye Meclis Üyeliği Aday Adaylığı için de 86 kişi başvurmuştur. Bu isimler arasında da çok önemli, çok değerli isimler var.

Bunlardan bir tanesi de Mimar Okan Yılmaz.
Genç bir aday.
Pırıl pırıl bir adam...Tertemiz bir geçmişi, Güzel bir eğitimi var.
Son derece sevilen, sayılan, namuslu bir ailenin evladı...

Adı, Hiçbir kirli işe ve söylentiye karışmamış, Artık yurt dışına çıkıp, çalışmalar da yapabilen bir değer.
Ve hatta, Kişi olarak kefil olacağımız bir değer.
Açın böyle adaların önünü.
Hem K.Çekmece'yi hem İstanbul'u hem de Ülke'yi yeniden ayağa kaldırsınlar.


VE İSTANBUL...
Hayati önem taşıyan İstanbul Belediye Başkanlığı için; '
Gürsel Tekin ile İstanbul kazanılamaz' demiştim.  Şu sıralar adı geçen Akif Hamzaçebi için de aynı şey söylenebilir.

İstanbul ancak ve sadece Muharrem İnce ile kazanılabilir.
Şayet Kılıçdaroğlu İstanbul için Muharrem İnce'yi aday göstermezse biliniz ki  Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Ekmelledin'i aday göstererek Erdoğan'ı seçtirdiği gibi yine AKP'ye çalışıyordur.

İstanbul adayı'nın kim olacağı K.Çekmece ve diğer İlçelerdeki adayları da ciddi anlamda etkileyecek ve gücüne güç katacaktır.

Şayet yanlış aday koyarsanız aynı şekilde diğer adayları da olumsuz olarak etkileyecektir.

İstanbul ve K.Çekmece'nin kazanılması mümkün.
Bu siyasi ve ekonomik ortamda CHP'nin tek rakibi kendisidir.
Yenin artık kendinizi....




23 Ekim 2018 Salı

CHP İSTANBUL'U KİMİNLE KAZANIR?

24 Haziran öncesi esen rüzgar kasırgaya dönmüştü.
O gece Muharrem İnce hiç bir TV'ye çıkmadı.
Sadece bir TV programına mesaj atıp 'Adam kazandı' diyerek Erdoğan'ı işaret etti.

Ve kıyamet koptu.
Derin bir hayal kırıklığına uğrayanlar adeta siyasete ve CHP'ye küstü.

Muharrem İnce daha sonra katıldığı çeşitl programlarda hem özür diledi hem de neden TV'lere çıkmadığın anlattı ama insanları Yüzde 100 ikna edemedi.

Şimdi;
Önümüzdeki Yerel Seçimlerde tekrar aday olabileceği konuşuluyor.
Çünkü Ahmet Hakan bir yazısında Muharrem İnce'nin kendisini arayarak; '250 Bin CHP Üyesi arasında ön seçim yapılmasını ve kendisi çıkması durumunda ise aday olabileceğini' açıkladı.

CHP, İstanbul'u sadece Muharrem İnce ile kazanabilir.
Dikkat ediniz 'Kazanabilir' diyorum.
Diğer aday olacak kişilerin pek şansı yok...

Unutmadan;
AKP için de Numan Kurtuluş'un adı geçiyor.
Muharrem İnce'nin karşısnda AKP, Numan Kurtuluş'u aday gösterirse ve şayet oylar çalınmaz ve de adam gibi de sayılırsa hiç bir şansı olamaz.

O nedenle;
CHP İstanbul'u sadece Muharrem İnce kazanabilir,
İnce aday gösterilmezse biliniz ki; Kılıçdaroğlu yine ve de hala AKP'ye çalışıyordur....


21 Ekim 2018 Pazar

CHP KÜÇÜKÇEKMECE'Yİ KİMLERLE KAZANAMAZ?

K.Çekmece daha önce Bakırköy Belediyesi'ne bağlıydı.
Daha sonra Belediye olarak seçimlere gitti.
Ve Ertuğrul Tığlay solcu ilk Belediye Başkanı olarak göreve başladı.
Tığlay döneminde Belediye'de akla hayale gelmeyecek işler oldu ve Tığlay İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alındı.
Yerine yine aynı partiden meclis üyesi Ali Rıza Gülkanat geldi.
Ali Rıza Gülkanat belediyeye personel alımında sadece partideki etkin kişilerin tavsiye ettiği yandaşları işe aldı.

Ardından DSP'den Trakya kökenli rahmetli Nurettin Şen K.Çekmece Belediye Başkanı oldu.
Nurettin Şen ve meclis üyelerinin inanılmaz hata ve suistimalleri tarihe geçti.

Ve yine ardından yine DSP'den Halidun Özbatur Belediye Başkanı oldu.
Halidun Özbatur'un halktan uzak tavrı ve kibiri vatandaşı canından bezdirdi.

Sonuçta;
K.Çekmeceliler sol kökenli K.Çekmece Belediyesi'ni yukarıda adını saydığımız siyasiler yüzünden AKP'ye teslim etti.

Ve AKP'li Aziz Yeniay yattığı yerden Belediye Başkanı oldu.
Ardından bir dönem daha Belediye Başkanı olan Aziz Yeniay tüm belediye bürokrasi ve personelini hem emekli olmaya zorladı  hem de yavaş yavaş pasifize etti ve kendi yandaşlarını belediyeye yerleştirdi.

Üstüne bir de K.Çekmece Göl kenarına dikilen ve sadece zenginlere peşkeş çekilen 'Blue Lake' binalarını diktirdi.

Ve son olarak Sivas'lı Diş Doktoru Temel Karadeniz yine AKP'den Belediye Başkanı oldu.
Temel Karadeniz de tıpkı Aziz Yeniay gibi sadece yandaşlarına kapıları açtı.

Şimdi önümüzde Mart 2019 Yerel Seçimleri var.
CHP'nin veya İyi Parti'nin İstanbul, Ankara, Bursa, Adana, Mersin gibi şehirleri kazanma ihtimali çok yüksekken 24 Haziran'da yapılan Genel Seçimler akşamı ve sonrası yaşananlar seçmenlerde büyük bir hayal kırıklığı ve güven bunalımna neden oldu.

Buna rağmen muhalefetin 'İYİ BİR ADAY' çıkarması ve yapacağı koalisyon ile hem bu kentleri hem de yerelde K.Çekmece'yi kazanması mümkün...

Ancak;
Abdullah Gül'ün adamı ve Bahçeli'nin desteklediği Ekmelleddin'i aday göstererek Erdoğan'ı destekleyip Cumhurbaşkanı seçtiren ve Dokuz seçim kaybeden Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu seçimlerde de hata yapmaması lazım.

Bu nedenle;
Şayet Kılıçdaroğlu İstanbul için Gürsel Tekin'i aday gösterirse kafadan bu 'Ben İstanbul'u istemiyorum. Buyursun AKP'nin aday kazansın' demektir.Ve Gürsel Tekin'i aday göstermemelidir.

K.Çekmece içinse;
Burçin Baykal, Gökhan Gümüşdağ, Cevdet Ateş ve Oruç Oymak gibi 'Aday adayı ' olarak başvurmuş kişileri aday göstermemelidir.
Aksi halde yine  Kılıçdaroğlu K.Çekmece için de AKP'ye 'Buyrun K.Çekmece Belediyesi'ni rahat rahat kazanın' demiş olacaktır.

K.Çekmece için yukarıda adını saydıklarımız kötü adam mı?
- Yo, hayır değil. Aksine çok güzel adamlar.
Diğer Aday Aday olanları daha mı iyi?
- Onları tanımıyorum

Ancak;

Gökhan Gümüşdağ;
Daha önce aday olmuş ve kazanamamıştır.  Tekrardan kazanması için ne oldu ki millet  O'na oy verecek?
Bu ısrar niye?

Burçin Baykal;
Avcılar Belediyesi Başkan Yardımcısı olarak görev yapan ve tanınan Burçin Baykal'ın K.Çekmece'den aday gösterilmesi hem sahici hem inandırıcı olmaz.
Adama sorarlar, 'Meğer Burçin Baykal bu kadar başarılı ise neden görev yaptığı ve çok iyi tanıdığı Avcılar'dan aday yapmıyorsun da K.Çekmece'den aday  yapıyorsun?' diye...

Cevdet Ateş;
İki dönem AKP yönetimindeki Belediye'nin CHP'li Meclis Üyesidir. Peki Cevdet Ateş  görev yaptığı süre içerisinde K.Çekmece'nin Göl kenarı, mahalleleri, yeşil alanları, deprem toplanma alanları  yağmalanırken ne yapmıştır? Hangi muhalefeti, ne zaman yapmıştır da şimdi Belediye'yi yönetecek?
Meclis Üyesi  iken yapmadıklarının Belediye Başkanı olunca mı yapacak?

Oruç  Oymak;
AKP yönetimindeki Belediye'nin CHP'li Meclis Üyesidir. Oruç Oymak görev yaptığı süre içerisinde K.Çekmece'nin Göl kenarı, mahalleleri, yeşil alanları, deprem toplanma alanları  yağmalanırken ne yapmıştır? Hangi muhalefeti, ne zaman yapmıştır da şimdi Belediye'yi yönetecek?
Meclis Üyesi  iken yapmadıklarının Belediye Başkanı olunca mı yapacak?
Ki daha önce de 'Belediye Başkan Aday Adayı' olmuş kazanamamıştı. Nedir bu hırs?

Son Söz;
Kılıçdaroğlu;
İstanbul'a Gürsel Tekin'i ...K.Çekmece'ye yukarıdaki Dört isimden birini aday gösterirse biliniz ki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde olduğu gibi yine AKP'ye çalışıyordur.

Son Söz 2;
'Kardeşim Sen de amma ahkam kesiyorsun, Bizler de bu AKP'den bıktık, Artık değiştirmek istiyoruz. Peki Sence kim aday olsun?' diyenler olursa;

Ben kimlerle OLMAYACAĞINI yazdım...KİMLERLE KAZANILIR  bunu da sokağa çıkıp seçmenlere sorsunlar...

Son Söz 3;
'Bu da AKP'li...yada bu da AKP'li olmuş' diyenlere yazdığım - yazacağım yazıları dikkatli ve tekrar tekrar okumalarını öneririm.

Ve lütfen bu yazıyı saklayın; Bu kişiler aday olur ve yine AKP hem İstanbul hem de K.Çekmece'yi kazanırsa bir not yazar teşekkür edersiniz inşallah...:)

21 Ekim 2018 / İstanbul
Mustafa Çatıkkaş



GÜNCELLEME 1
BU BİR GÖKHAN GÜMÜŞDAĞ KAZANAMAZ HABERİDİR...

21 Ekim 2018 günü yazdığım yazıda 'CHP K.Çekmece'de 'Gökhan Gümüşdağ ile kazanamaz' diye yazmış ve oldukça tepki almıştım.
Aynı konu bugün Odatv'nin de gündemine geldi.
CHP'li Belediye Başkan Aday Adayı Gökhan Gümüşdağ'ın Haberde; Gökhab Gümüşdağ'ın AKP'li Damat Göksel Gümüşdağ'ın kuzeni olduğu belirtilmiş ve üstü kapalı olarak Aday olması eleştirilmiştir.
Bu haberin Türkçesi; 'Gökhan Gümüşdağ ile K.Çekmece'yi kazanamazsınız' denmektedir.
İstediğiniz kadar zıplayın...Gündemi önce burada okumaya devam edeceksiniz.



GÜNCELLEME 2
CHP İSTANBUL'U KİMİNLE KAZANIR
TIKLA, OKU
https://mustafacatikkas.blogspot.com/2018/10/chp-istanbulu-kiminle-kazanir.html


GÜNCELLEME 3
KÜÇÜKÇEKMECE'Yİ NASIL BATIRDILAR?
TIKLA, OKU
https://mustafacatikkas.blogspot.com/2018/05/kucukcekmeceyi-nasil-batirdilar-kim_19.html


GÜNCELLEME 4
CHP KÜÇÜKÇEKMECE'DE ALİ RIZA GÜLKANAT'I ADAY GÖSTERMEZ.
Ali Rıza Gülkanat Sivaslı.
Tığlay döneminin Meclis üyesi ve İçişleri Bakanlığı tarafından Tığlay görevden alınınca Başkanlık yapan siyasi.

Geçen dönem AKP'den Belediye Başkan Aday Adayı olan Gülkanat bu sefer de CHP'den Aday Adayı.

CHP'nin Ali Rıza Gülkanat ile K.Çekmece Belediye Başkanlığı'nı kazanması tamamen hayaldir.
Sayın Gülkanat'ın 'Aday' gösterilmesi dahi imkansızdır.


16 Ekim 2018 Salı

ÜLKE’DE NEDEN MİZAH YOK?

 ‘Gülmek insan sağlığı için en önemli etkendir’ diyor bazı filozoflar.
Ne kadar doğru,  yerinde bir söz değil mi?
Örneğin;
Sağlıklıysan, yüzün gülüyor.
Mutluysan, yüzün gülüyor.
Seviyorsan, seviliyorsan, yüzün gülüyor.
Ailenle, dostlarınla, eşinle, dostunla birlikteysen, yüzün gülüyor.

‘Ağlatmak kolay, güldürmek zordur’ der tiyatro ve sinema emekçileri.
‘Gülmek, güldürmek için belli bir zeka gereklidir’ der bir başkası da…

Örneğin şu isimleri duyunca neler hissediyorsunuz?
Nasrettin Hoca, Hacivat ile Karagöz, Keloğlan, İsmail Dümbüllü, Vahi Öz, Adile Naşit, Ali Şen, Öztürk Serengil, Şener Şen,  Zeki Alasya, Metin Akpınar, Kemal Sunal, Ayşen Gruda, Müjdat Gezen, İlyas Salman, Ferhan Şensoy, Levent Kırca, Yılmaz Erdoğan, Cem Yılmaz, Ata Demirer, Şahan Gökbakar…
Hoş bir duyguya kapılıp, Yüzünüze bir gülümseme geliyor değil mi?
Neden biliyor musunuz? Çünkü bu isimler ‘Mizah’ yapıyordu, mizah yapıyor.

Oysa son günlerdeki insanımızın haline bir bak.
En fakiri de mutsuz ve gergin, en zengini de.
Hemen hemen herkes deprasyonda!

Neden biliyor musunuz?
Çünkü Ülke’nin siyasi iklimi deprasyonda.
Çık bak toptancılara, hepsi mutsuz.
Çünkü; Gelen malların fiyatı sürekli hem yükseliyor hem dengesiz.
Çık bak pazarcılara, hepsi mutsuz.
Çünkü; Toptancılardan aldıkları malların hepsinin fiyatı hem yükseliyor hem dengesiz.

Tarlada çitçi, mutfakta kadın, evde baba mutsuz.
Fabrikada çalışan, iflasını açıklayan işveren mutsuz.
Öğrenciler, okulunu bitirmiş işsiz gençler mutsuz.

Derin ve sessiz bir mutsuzluk hakim Ülkemize.
Derin ve sessiz bir mutsuzluk hakim insanlarımıza…

Yok bu mutsuzluğun, bu sessizliğin adı sadece ekonomi, yükselen dolar, papaz meselesi falan filan da değil.

Derin ve sessiz bir mutsuzluk hakim Ülke’ye.
Derin ve sessizce bir şeyler oluyor.




10 Ekim 2018 Çarşamba

KÜÇÜKÇEKMECE CHP'DEN BELEDİYE BAŞKANI OLMAK İSTEYENLERE.

KÜÇÜKÇEKMECE CHP'DEN BELEDİYE BAŞKANI OLMAK İSTEYENLERE...
Bu yazı dizisini okumadan aday olmayın, boşa paranızı harcamış olursunuz...

Loading...



9 Ekim 2018 Salı

KENDİME KARIŞIK NOTLAR


APOLİTİK
- Araba kullanır mısın İsmail abi?
- Evet.
- Sürekli sol şeritten mi gidersin?
- Hayır.
- Sürekli sağ şeritten mi gidersin?
- Hayır.
- Nereden gidersin?
- Sürekli orta şeritten.
- Neden?
- Soldan gidersem solcu, sağdan gidersem sağcı zannederler. Siyasi bir mesaj vermemek için sürekli orta şeritten giderim.
- Anladım abi.
- Bi çay sööle giderken.
- Ok abi.
………………………………………

TÜRKAN ŞORAY
- O zamanlar genciz tabii, Ben bi yakışıklıyım sorma, gören ağlıyor valla.
Yengeniz de genç. O da bi güzel, bi güzel.  Yengen o zamanlar aynı Türkan Şoray gibi…
- Senin hanım mı abi?
- Evet.
- Yapma be abi. Çok değişmiş yengem…:)
………………………………………

BEN ve YENGEN
Yengen;
- O gerizekalıyı seviyorum
.
Ben;
- Ne güzel...
:)


Ben;
- Gerizekalı...

Yengen;
- Sen kimsin? Sen benim kim olduğumu biliyor musun? Benimle nasıl böyle konuşuyorsun?...vd....
………………………………………

SEN DE AĞLADIN MI?


'...Sabahın çok erken saatleri, hani Anadolu'da 'Kuşluk Vakti' dedikleri saatler.
Ben çok erken uyandım biliyor musun, çok aradım seni.
Bulamadım.
Çok ağladım ardından, çok bekledim.
Sen de aradın mı beni,
Ağladın mı?
'Seni aramaktan bak ne haldeyim?'...
………………………………………

BAŞINIZ SAĞOLSUN…


- Yoktun uzun zamandır, nerelerdeydin?
- Bir cenaze vardı, o işlerle uğraştım.

- Başınız sağolsun, çok mu yakınınızdı?
- Hayır değildi...
- Uzaktan tanıdık mıydı?
- Hayır değil...

- Anlamadım?
- Kendimi gömdüm.
………………………………………

GÖZYAŞLARI
- Sil gözünün yalnızlıklarını.
- Kelime hatası yaptın abi. ‘Yaşlarını’ olacaktı.
- Ne mezunusun lan sen?
- Üniversite abi.
- Sana diploma veren okulun ta anasına avradına sövdüreceksin şimdi.
- Niye ki abi?
- Kitap oku biraz, Şiir oku biraz…
- Haa tamam abi şimdi anladım olayı.
- İki çay kap şurdan…
- Okey abi.
………………………………………

KEDİ
‘Kedi yapı olarak bağımsızdır, bireydir.Bu nedenle; ‘Kedi nankördür’ denilerek, toplumun özgürleşmesinin, bireyselleşmesinin önü kesilmiş, daha kolay yönetilebilmesi ve sömürülebilmesi için bu zırvalık genel kabul görür hale getirilmiş olabilir’
- Vayy güzel tahlil. Kim yazmış bunu abi, Yoksa Dostoyevski’den mi çaldın bu sözleri?
- Ne Dostoyevski’si oğlum. Bizim bir arkadaş var. Kedi manyağı resmen, O yazmış geçenlerde…
- Kim ki abi bu adam?
- Mustafa Abi lan….
- Haa bizim Mustafa abi…Anladım. İyi yazıyor o zaten…:)




NEDEN ADAY OLUYORLAR

  2024 yerel seçimleri 31 Mart 2024 Pazar günü yapılacak, Seçimlerde; 61 Milyon 400 Bin kişi oy kullanacak. Ve bu seçimlerde 1393 belediye...