25 Mayıs 2017 Perşembe

HALK OTOBÜSÜNDE İKİ TRAVMA

Bakırköy, Yakuplu Halk Otobüsü'ndeyiz.
Beklenen ve olması gerekenin aksine yanlışlıkla otobüs sakin, ayakta kimse yok.
Kıyıda, köşede iki kişilik bir koltuk var ve genç bir kız tek başına oturuyor.
Üstelik koltuğun birine de çantasını koymuş.
O kadar rahat yani...


Ben de;
Akbil bastığım için, T.C Vatandaşı olduğum için ve her sıradan insan gibi şayet boş yer varsa, ayakta duran yaşlı, hasta, ölmek üzere olan birileri yoksa 'oturma hakkımı' kullanmak için o koltuğa doğru gidip;



- Müsaade eder misiniz? dedim.

Kızcağız sanki koltuk tek kişilikmiş de ben de O'nun kucağına oturmak istiyormuşum gibi bir bakışla ve istemeyerek çantasını kucağına aldı.



Sakince oturdum.
Çantamdaki gazeteyi çıkarıp, okumaya başladım.
Kızacağız ise bir sağa bir sola dönerek ne kadar rahatsız olduğunu anlatmaya çalıştı ama gıcıklığına kalkmadım.


Ve fakat bir sonraki durakta bir, iki yolcu inince, hemen şoförün arkasındaki, en kral koltuk boşa çıktı.
Ben de  'Şuraya geçeyim de Kızcağız da bundan sonra yatarak yoluna devam etsin' diye kalkmaya çalışırken



O da aynı koltuğa oturmak için hamle yaptı.
Ama koltuk bana daha yakın olduğu için en güzel koltuğu ben kaptım.

'Öfff' diye bir sesle tekrar yerine oturdu garibim.


Bir sonraki durakta sanki yirmi kişi bu hattı bekliyormuş gibi aynı anda otobüse saldırdı ve bir anda her yer doldu.
Ve binenler arasındaki en Hanzo'su da o kızın yanına gidip;
Sert bir şekilde;
- Çekil kenara dedi.



Ve daha kızcağız toparlanmaya vakit bulamadan oturdu koltuğa.

Hanzo nasıl taciz edip, nasıl rahatsız ettiyse kızcağızı inecekmiş gibi kalktı koltuktan
O kalkar kalkmaz da bir başkası oturdu onun yerine.

Daha sonraki durakta otobüs daha da kalabalıklaştı.
İnmedi de kızcağız.


Otobüs hattı gereği çok sayıda erkek birazcık da (!) kaba erkek dolunca iyice erkeklerin ortasında kaldı ve ciddi anlamda rahatsız olmaya başladı.

Olaylar hemen yanıbaşımda olduğu için neler yaşadığını iyice anlayabiliyordum.
- Siz gelin oturun dedim, Ben ineceğim.
Hem de Bağlar'a en az 5,6 durak varken...



Bir şey demeden oturdu koltuğa.
Ben de yanıbaşında, ayakta yolculuğa devam ettim.

Bir sonraki durakta şoför tüm kapıları açtı, Orta ve arka kapıdan inenler, indi.
Fakat ön kapı açık olmasına rağmen kimse binmedi.

O esnada aniden adamın biri kafasını uzatıp;
- Nereye gidiyorsun? diye sordu Şoföre,
- Yakuplu dedi şoför.
- Borusan'a gider mi?
- Yok gitmez.
- Hangisi gider?
- 70 B gider...




- Geç gelir mi?
- Yarım saati bulur.
- Yarım saat geç olur.
- Trafik var.
- Nerde?
- Şirinevler tarafında.
- N'olmuş ki?
- Minibüslere özel durak yapıyorlar ya, yol kapalı...


Biraz sessizlik...


- Sen o taraftan geçmiyor musun?
- Yok. Ben Yakuplu'ya gidiyorum.
- Yakuplu ne tarafta?
- Yakuplu tarafında.

- Borusan o tarafta değil mi?
- Yok değil. Borusan Halkalı'ya giderken...
- Sen Halkalı tarafına gitmiyor musun?
- Yok biz Yakuplu'ya gidiyoruz.
- O tarafa hangisi gider?
- 70 B gidiyor...
- Ne zaman gelir?
- Yarım saate gelir...

- Ben Borusan tarafına gidecektim acil olarak...

- Yok biz Yakuplu'ya gidiyoruz.

- Yakuplu Borusan'a uzak mı?
- Yok.. Borusan Yakuplu'ya uzak...Ters kalıyor.
- Yakuplu mu ters kalıyor?
- Yok Borusan ters kalıyor.


- Anladım. Gitmiyosun o tarafa yani?
- Yok, aynen.





24 Mayıs 2017 Çarşamba

SEFAKÖY LİSESİ'NDE PİLAVIN TADI YOK

Binlerce  mezun vermiş, Küçükçekmece'nin en köklü  liselerinden birisidir Sefaköy Lisesi.
Vaktiyle  İlk, Orta ve Lise bölümleri aynı binayken  orada okumuş  bizler içinse daha da farklı bir anlamı vardır.
Ve  geçtiğimiz yıllarda okulun binası yıkılıp, yenisi yapılmış ve adı da değiştirilerek; 'Dr. İsmet Birgül  Lisesi' olmuştu.
Bu  kararın altında imzası olanlardan birisi de  dönemin İstanbul  Valisi  Muammer  Güler'di.

Daha sonra;
Sefaköy  Lisesi'nden mezun olan öğrencilerin  girişimi ile okulun adı tekrar geri alındı ve adı; 'Sefaköy Anadolu Lisesi' yapıldı.
Dr. İsmet  Birgül'ün adı ise; Cennet  Mahallesi'nde yapılan yeni  bir okula verildi.
Bu çabaların ardından mezunlar  'Pilav Günü' yapmaya karar verdiler.
Ve  aşağı yukarı yaklaşık dört  yıldır düzenli  olarak yapılıyor.

Okulun adının geri alınması  için hemen herkesin elinden geleni yaptığı  gibi, bu yazıyı yazan kişinin de neler yaptığını bilenler bilir.

Ancak;
Bu  'Pilav Günleri'ne hiç katılmadım.
Onca  çabadan  sonra  merak  edenlere  açıklamak isterim;
Neden mi  katılmıyorum?
Öncelikle  okulun adının alınması gayretlerinin  dışında bu  konuyla ilgilenen  kişilerin samimiyetine inanmıyorum.
Çok fazla Küçükçekmece Belediyesi'ni  ve  dolayısıyla  belli  bir partiyi  bu organizasyona  ortak ve belki  de sponsor yaparak  'siyasi' davrandıklarını düşünüyorum.
Bu fikrim başından beri böyleydi ve bugün de böyle.

Zaten son 'Pilav Günü'ndeki  görüntüler  hepten bu işin tabir-i caizse zıvanadan çıktığını, tamamen  siyasi bir reklama  dönüştüğünü göstermekte.

Bu  eleştiriyi ilk ifade eden kişilerden birisi  olduğum halde bugün gelinen noktada  çok sayıdaki mezunun aynı  fikirde olduğunu biliyorum.

Ve önümüzdeki yıllarda bu  zihniyet değişmezse  katılım daha da azalacak ve mezunlar arasındaki duygusal bağ  daha da zayıflayacaktır.

Sonuç olarak;
Sefaköy Lisesi'nde pilavın tadı yok.
Çünkü;
Sefaköy Lisesi mezunları  arasındaki  duygusal  bağ  zedelenmiş, Mezunlar  kendi  aralarında  bölünmüştür.

Çünkü;
 'Pilav Günleri'nin içine katılan siyasi fikirler,  buradan  siyasi rant sağlamaya çalışan  politikacılar, bu politikacılardan bir şey bekleyenler ve aklı sıra  o kadar mezunu belli bir siyasi görüşe angaje edeceğini zannedenler  ciddi  kırılmalara neden olmuşlardır.

Bu iş  siyaset yaparak olmaz.
Biraz daha bu işin içine  siyaset katılırsa belki de senede 2 kere 'Pilav  Günü' yapılacaktır.

NEDEN ADAY OLUYORLAR

  2024 yerel seçimleri 31 Mart 2024 Pazar günü yapılacak, Seçimlerde; 61 Milyon 400 Bin kişi oy kullanacak. Ve bu seçimlerde 1393 belediye...