17 Ocak 2024 Çarşamba

ÇAYHANE - MEMLEKETİ BATIRACAKTI - BÖLÜM 3

 Hiç kimsenin çay istememesine sinirlenen Garson;

''Bir bardak çay içip, Akşama kadar burada oturan arkadaşlar; Burası bakım yurdu değil, Biz de para kazanacağız ki, Eve ekmek götürelim, kiramızı ödeyelim, Kimse kusura bakmasın ben herkese bir çay dolduruyorum. İsteyen içer istemeyen hesabını öder, kalkar gider kardeşim'' dedikten sonra çayları bardaklara doldurmaya başladı.
Garson çayları masadakilerin önüne tek tek bırakırken mekanın müdavimlerinden Zırtçı Sadullah Abi içeri girdi. Sadullah Abi'nin herhangi bir mesleği yoktu, Gündelik işlerde çalışıp, üç beş kuruş kazanmaya çalışırdı. Hatta bir ara kahvenin önünde durup liseden çıkan kızı yaşındaki çocukları süzüp, iç geçirirken farkedilmiş ve bir ton dayak yemişti.
Hemen arkasındasın da bir ayağı topal olan tarihin en büyük Zırtçılarından biri olan Temel Baba ''Selamınaleyküm'' diyerek içeri girdi.
Temel Baba hayatı boyunca hiç çalışmadı, tombalacılık yaptı, bul karayı al parayı yaptı. Bu yaşına kadar, Nerede kalabilirse orada yattı, ne bulduysa, ne verdilerse onu yedi. Hatta yaşı gelip emekli olmak için dilekçe verdiğin de sadece Ondört günlük sigortası olduğu ortaya çıkmıştı. Bu nedenle ancak Altmışbeş yaşına gelince Üç ayda bir alınan yaşlılık maaşı almaya başladı.
Zırtç.ı Sadullah Abi'nin dünyadaki en gıcık olduğu kişi Zırtçı Temel Babaydı, O'nu günahı kadar sevmez, elinden gelse bir bardak suda boğmak isterdi. Temel baba da Zırt.ı Sadullah Abiyi sevmez, elinden geldiğince O'nunla konuşmamaya, selamlaşmamaya çalışırdı.
Temel Baba daha çok siyasi konulardan konuşurdu. Gençliğinde kominist olarak duvarlara yazılar yazmış, daha sonra ülkücü olup bıyıklarını iki taraftan aşağı uzatmıştı.
''Rahmetli Türkeş senede bir kaç defa beni Ankara'ya çağırır, 'Ne yapayım ben bu partiyi, ne diyorsun?' diye sorar, Ben de O'na akıl verir geri dönerdim derdi. Yaşı biraz daha ilerleyince sakal bırakan Temel Baba menzil tarikatına mürit olmuş, Herkesi Adıyaman'a davet etmeye başlamıştı. Fakat hiç kimse O'nunla Adıyaman'a gitmemişti, gitmedi.
Garson,
''Evet yeni gelen beyler, ne içiyorsunuz?'' diye sordu. Sadullah Abi eliyle çay karıştırma hareketini yaparak çay istediğini söylerken, Temel Baba, ''Bana bir tane nes ver'' dedi. Temel Baba'ya Nescafe demek hem uzun hem gereksiz geldiği için Nescafe'ye kısaca Nes derdi.
Hatta siyasi konularda konuşurken Kemal Kılıçdaroğlu'na 'Kılıç', Ekrem İmamoğlu'na 'İmam', Devlet Bahçeli'ye 'Devlet', Recep Tayyip Erdoğan'a da 'Reis' derdi.
Garson çay bardağındaki nescafeyi Temel Baba'ya uzattıktan sonra,'' Nerden geliyorsun, nasılsın Temel Baba?'' diye sordu. Temel Baba hem hiç evlenmemiş hem de hiç çocuğu olmamışken kendisine sürekli 'Baba' denmesini isterdi.
''Dergahtaydım, Namaz kıldıktan sonra buraya geldim. Akşama sohbete var, gençlere dinimiz anlatacağım. Çok bozuldu ortalık. Ortalık orospu kaynıyor, ibne kaynıyor'' deyip bir yudum nescafe içti.
Cezmi usta alaycı bir tavırla;
''Emekli maaşları Onbin Lira oldu, Ne diyorsun Temel Baba?'' diye sordu.
''Yeter, çok bile. Onbinlira az para mı? Ben nasıl geçiniyorsam onlar da öyle geçinsin. Bunlara Ellinin de versen 'yetmez' diyecekler.
Sadullah Abi söze girip;
''Sen de ev kirası yok, çoluk çocuk yok. nerde akşam orada sabah geziyorsun, herkes sen mi?'' dedi
Temel Baba
''Kılıç gelseydi bu parayı da bulamayacaklardı. Emekliler maaş alamayacaktı. Buna da şükretsinler, bana ne ''dedi.
Sadullah abi,
''Onbeşbin Lira vereceğim dedi ya ''
''Yalan söyledi, SSK'yı batırdı, memleketi de batıracaktı. SSK müdürüyken tüm sülalesini sigortalı yaptı, doğmamış torunun bir sigortalı yaptı. Yirmi yaşındaki torunu da emekli oldu, şimdi maaş alıyor'' dedi Temel Baba.
Garson,
''Hasiktir lan, sallama '' dedi.
Temel Baba;
'' Ne sallıycam kardeşim, benden daha mı iyi bileceksin?' dedi.
Devamı var...



ÇAYHANE - BIRAKIN BU İŞLERİ - BÖLÜM 2

Garson yavaşça televizyonu açtı. Haberleri güzel bir kadın sunuyordu; ''Dolar tarihi zirveyi görerek Otuz Lirayı aştı. Benzine bu akşamdan itibaren geçerli olmak üzere Üç Liralık bir zam daha geliyor. Onbeş Bin Liradan aşağı kiralık ev bulunamazken asgari ücret Onyedi Bin Lira oldu.

Emeklilere verilen Onbin Lira ile emeklilerin çoğu açlık sınırının altında geçinmeye çalışıyorken hükümete yakın isimlerin varlıklarına varlık katmaları ve lüks yaşamları dikkat çekiyor''...
İnşaatlarda kalfalık yapan Asım Usta ile iş ortağı duvar ustası Cezmi Usta sessizce haberlere kulak kabarttıktan sonra Asım Usta, ‘’Değiştirin şu kanalı, ne varmış halimizde iyi kötü geçinip gidiyoruz işte. Bunların işi gücü bölücülük yapmak. Tüm dünyada açlık, fakirlik var. Biraz sabredeceğiz, düzelecek her şey. Rusya’da savaş var, Filistin’de savaş var. İki yıl hastalık oldu, Hükümet hepimize bakmadı mı, İçimizde, dışımızda hainler var, Bizim kalkınmamızı istemiyorlar, Etrafımız yangın yeri olmuş, bu bölücü kanallar hala muhalefet yapıyor. A Haber!i açın ‘’ dedi.
Cezmi Usta da ortağını destekler şekilde başını sürekli salladıktan sonra; ‘’Bunların hepsi cehape kafasındaki adamlar. Cehape’nin bu memlekete ne faydası oldu, bir tane çivi çaktılar mı, Onların zamanını da gördük, çöpler toplanmıyordu, su yoktu su, evin önüne su tankerleri geliyordu, tankerlerden su alıyorduk. Tüp kuyruğunu, sana yağ kuyruğunu da gördük. Şimdi öyle mi, memlekette her şey var. Git bime istediğini al, bimi beğenmezsen şoka git yine her şey var. Kıtlık mı kaldı, fakirlik mi kaldı.
Herkesin cebinde en lüks cep telefonları var, herkesin evinin önünde araba var. Eskiden kaç kişinin arabası vardı, arabaya zenginler binerdi. Üstüne hastanelerde sabah beşte kuyruğa girerdik, ameliyat parasını veremeyince hastamız hastanede rehin kalırdı, Bunlar yetmiyormuş gibi, dinden imandan soğuttular insanları, insanlar dedelerinin mezar taşlarını okuyamaz hale geldi, bunların hepsini bu herifler yapmadı mı, halifeliği kaldırmasalar Müslümanların kralı biz olacaktık, şimdi dünyanın en zengin milleti biz olmuştuk, yalan mı kardeşim?’’ dedi.
Garson araya girerek,
‘’ Eskiden insanlar dedesinin mezar taşını okuyabiliyorlar mıydı?’’ diye sordu.
‘’ Çok güzel okuyorlardı hem de’’ dedi Cezmi usta. ‘’Benim anamın anası bırak mezar taşlarını Kuran-ı Kerim’i bile okurdu.’’
‘’Okuyordu da, ne yazdığını anlıyor muydu?’’
Cezmi Usta.
‘’Tam anlayamazdı, ne dediğini çeviremezdi ama hatim ederdi. Şimdikiler bunu da yapmıyor’’ dedi.
‘’Yav bırakın bu işleri, çay isteyen var mı, çayları tazeleyeyim mi, aybaşı geliyor daha kirayı toparlayamadım’’ dedi Garson.
Hiç kimse çay istemedi.



NEDEN ADAY OLUYORLAR

  2024 yerel seçimleri 31 Mart 2024 Pazar günü yapılacak, Seçimlerde; 61 Milyon 400 Bin kişi oy kullanacak. Ve bu seçimlerde 1393 belediye...