29 Nisan 2018 Pazar

İLHAM VEREN KADINLAR GÜZELDİR


HOŞGELDİN
‘Bugün dağların dumanı aralandı, hoşgeldin
Ah ışıklar içinde kaldım, yandım efendim
Sen bana yangın ol efendim, ben sana rüzgar
Tutuşsun gün, yansın geceler, zamanımız dar
Sen bana geç geldin, ben sana erken
Tutuşsun gün, yansın geceler, vaktimiz varken…’


Bu güzel şarkının  Söz ve Müziği Hüsnü Arkan’a aittir.
Son yıllarda Koray Avcı tarafından popüler yapılan bir şarkı olsa da aslında 2011 yılında Hüsnü Arkan ile Birsen Tezer tarafından söylenip, piyasaya sürülmüştür.
Şarkının en can alıcı noktası;
‘Sen bana geç geldin, ben sana erken’ kısmıdır.
Ne acı değil mi?
‘Sen bana geç geldin,
Ben sana erken…’

Devrimci sanatçı Arif Kemal’in bir şarkısı vardır, ‘Gece gelen konuk’ diye…
Bu güzel şarkının sözleri ise Şair Yağmur Atsız’a aittir.

GECE GELEN KONUK
‘Gözlerin nasıl bulanık
Gözlerin sisli bir orman
Saklı korkulardan sanık
Sanki kaçarken vurulan

Kirpiklerin diken diken
Tel örgüler kirpiklerin
Yasak sınırlar geçerken
Geride kaybettiklerin

Dudakların nasıl ürkek
Ne kadar uzakta sesin
Sen gece gelen konuğu
Hiç kimsenin ve herkesin.’
Ne kadar çarpıcı değil mi?
‘Sen gece gelen konuğu
Hiç kimsenin ve herkesin…’


Bazen insan ‘Geç gelenler’le denenir.
Bazen ‘Gece gelen konuk’larla.
Bazen de ‘Gece geç gelen konuk’la denenir.

Ve bazı kadınlar ‘geç’ gelir, ‘gece gelir’,
Ve dahi inanılmaz ilham verir.

O kadınlar ki;
Kimi zaman ‘Şirin’ olur, Ferhat eder adamı,
Kimi zaman ‘Leyli’ olur, Ahmed Arif eder adamı;
Kimi zaman da ‘Mihriban’ olur, Abdurrahim Karakoç eder adamı.

İlham veren kadınlar  güzeldir .
Fena yakıp, Aklını alırlar adamın.
Zordurlar, ha deyince ulaşamazsın. Hadi ulaştın diyelim kontrol edemezsin.
Bir rüya gibi gelip girerler hayatına ama bir kabus gibi giderler, Sabah uyandığında ömrünce unutamayacağın bir iz bırakırlar.

‘O ilham bir daha gelsin mi, gelmesin mi?’ diye ömrün boyunca  düşünür durursun.
Baktın çözemiyorsun bu sorunun  cevabını şiir yazarsın, öykü yazarsın, şarkı, türkü besteler, heykel, resim, fotoğraf, tiyatro, sinema…
Bin takla atar, Herşeyi yaparsın, Ama geçmez acısı.

Hatta;
Oturur bir cigara yakar,
‘Maviye maviye çalar gözleri’ diye türkü söyler, Cigaranla beraber sen de yanarsın ama acısı geçmez.

İlham veren kadınlar güzeldir; Ve fakat keşke hiç gitmeseler,
Hep bizimle kalsalar, hep bir ilham olarak kalsalar, olmaz mıydı?
Olurdu elbet?

Keşke;
‘Geç kalmış’ olmasalardı.
Ve keşke;
‘Gece gelen konuk’ değil de ev sahibi olsalardı.

‘Olmadı, Olmuyor gülüm. Sanatın ruhuna ters’ mi dedi biri?
Kötüsün.

Dip not: İlham için en az İki kişi gereklidir, Ölüm içinse Bir kişi.
Ve ilham geldiği gibi gitmez, İz bırakır, acı bırakır, unutulmaz travmalar yaşatır.
Ve dahi herşeye rağmen ilham da güzeldir, ilham veren kadınlar da…




20 Nisan 2018 Cuma

SENİ NASIL TERKEDERLER?


‘Her ayrılıkta
Hep aynı acıya bürünür sokaklar
Sanki yüreğinden bir tel kopar
Sanki kör kuyulara düşersin’
Mustafa Çatıkkaş

‘Terkedilmek her canlıya aynı acıyı verir’ derler ya;
Gerçekten çok acı verir terkedilmek.
Bırak insanoğlunu bir hayvanı terk etmek bile adeta dünyanın sonu gibidir.
Hele hele terkeden annen, baban, kardeşin ya da aşık olduğun birisiyse, acı katlanılamaz bir boyuta ulaşır.

‘Turnalara tutun da gel ‘ dersin,
‘Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar’ dersin,
‘Babamın bir atı olsa, binse de gelse’ dersin.
Ama bir kez terk edildin mi, bir daha gelen olmaz.
Gelse de sen artık eski sen değilsindir.
Yukarıda dedik ya;
‘Sanki yüreğinden bir tel kopmuştur’ ve artık hiçbir şey eskisi gibi olamaz.
Camdan kalp kırılmıştır.

Seni terk edeceklerini nasıl mı anlarsın?
Önce  derin bir sessizlik ve soğukluk esmeye başlar.
Sonra imalı imalı konuşmalar gelmeye başlar.
Ve sonunda senin olduğun ortamda ya ‘Havadan sudan’ konuşmaya başlarlar ya da hiç konuşmamaya.
Bu tavırlar adeta; ’Biz seni istemiyoruz, biz söylemeden sen git’ demenin ilk işaretleridir.
Bildiğin halde, hissettiğin halde gitmek istemezsin.
Yuvandır, sevdiğindir, eşin dostun, anıların… Kısaca herşeyindir orası.

Kolay mı annenden ayrılmak?
Kolay mı babandan ayrılmak?
Kolay mı sevdiğinden ayrılmak?
Kolaysa buyur sen ayrıl evladından,  sevdiğinden. Yapabilir misin?
Dene bakalım neler yaşıyor insan? Dayanabillecek misin?
Ve fakat başkasına ‘Kader’ demek kolay, ‘Unutursun’ demek kolay…
Hadi terkedileni anladık da, terkeden nasıl bir vicdana, duyguya, insanlığa sahip?
Hiç mi sızlamaz kalbi? Hiç mi oturup, düşünmez ‘Ben ne yaptım’ diye?
Hiç mi acımaz bir tarafları?
Bir insanı terk edersen;
Belki de en az Üç kuşağı yaralamış olursun.
Yaşadığı o travma mutlaka çocuklarına ve çocuklarının çocuklarına bir şekilde yansıyacaktır.
Bir hayvanı terk edersen mutlaka onun yaşadığı acının bedelini ödeyeceksindir,
 Bu dünyada olmazsa mutlaka öbür dünyada.

Uzun yıllardır evimde kediler var. Yavruları için neler çektiklerini büyük bir saygı, hayret ve hayranlıkla  gözlemlemliyorum Hayvanlar yavrularını terketmiyor. Ölümüne onları korumaya, bir arada tutmaya çalışıyorlar.

Peki doğurduğu  çocuğu bir tuvalete, bir camii kapısına, bir üvey anne yada babaya  bırakıp gidene ne demeli?
Hayvan desek, hayvanlara hakaret etmiş olmaz mıyız?
‘İnsan düşünen bir hayvandır’ der felsefecinin biri; Az söylemiş!
Ne hayvanı? Hayvan dediğin Bin tane insandan daha temiz, daha merhametli.
Her terketmenin altında  şu soruların cevabı aranır;
‘Neden?’…
ve ‘Beni neden sevmedin?’…
Bu soruların cevabını bulamamış pek çok insan mutsuz ve sorunlu bir şekilde ömür tüketmektedir.

Seni hiç terkettiler mi?
Kim terk etti?
Ne kadar yaralandın?

Terkedilmek en büyük acı;
‘Herkes yaşattığı acıları yaşamadan ölmeyecek’. Sözünü unutma!
Ölmek de zannettiğin kadar  kolay değil.

Terkedilenlere, reddedilenlere, ötekilere, kaybedenlere, delilere ve sokak hayvanlarına selam olsun.

8 Nisan 2018 Pazar

KENDİNE ÖZGÜ BİR ADAM, ÖZTÜRK SERENGİL


Türk sinema ve sahne hayatı ilginç olaylar, ilginç hikayeler ve ilginç kişiliklerle doludur.
Bunlardan bir tanesi de rahmetli Öztürk Serengil'dir.

Öztürk Serengil;
2 Mayıs 1930 yılında Artvin'de dünyaya geldi. Lise öğrenimini yarıda bırakarak  dönemin ünlü bankerlerinden 'Banker Kastelli' ve  Cemal Akyıldız ile birlikte 1949 yılında İstanbul'a geldi.
1953’te 'Oğlum Edvard' adlı oyunla sanat hayatına başladı.
 1958’de Oda Tiyatrosu ve 1959’da İstanbul Şehir Tiyatrosu'nda sahneye çıktı.
1950’li yılların başlarında Babıali’de ressamlık yaptıktan sonra  '3. Kat Cinayeti' filmiyle sinema oyunculuğuna başladı.

İlk dönemlerde 142 filmde ‘kötü adam’ tiplemesi yapan Serengil,  Daha sonra argolu komedilerin değişmez oyuncusu haline geldi.
Serengil  300’e yakın filmde rol aldı ve 'Adanalı Tayfur' tiplemesi ile ün yaptı.
1966 yılında ise sinema oyunculuğunun yanı sıra sahneye çıkarak şovmenlik de yaptı.

Öztürk Serengil, Dönemin pek çok ünlüsünün çıkmasına vesile olacak olan  'Gülünüz Güldürünüz' isimli yetenek ve taklit programını tv' de yaparak büyük sükse yaptı.
Bugün söylenmesi bile düşünülmeyecek sözlerle 'Politik Hiciv' tarzında plaklar da yapan Serengil,  'Yeşilçam'ı benden sorun' adında bir de kitap yazdı.
Öztürk Serengil aynı zamanda Seren Serengil'in de babasıdır.

11 Ocak 1999 yılında vefat eden ünlü sanatçı, Çengelköy Mezarlığı'na defnedilmiştir.

Kendisini en iyi tanıyan en yakın arkadaşlarından Fikret Hakan'ın deyimiyle rahmetli Ayhan Işık'tan sonra bu camianın en çok para kazanan oyuncularından birisi olmasına karşın kumara karşı zaafından dolayı zaman zaman ciddi sıkıntılar da yaşamıştır.
Serengil bu zaafından dolayı 19 daire parası kaybettiğini hatta Almanya'da bir gecede 19 Bin Lira kaybettiğini  de itiraf etmiştir.

Öztürk Serengil'in bir diğer zaafı da kadınlardır.
Bu nedenle yaşamı boyunca 4 kez evlenmiştir. İlk eşi Mevhibe Hanımdır. Daha sonra üniversiteli bir kıza aşık olmuş ve kızın ağzı kokuyor diye sadece 3 gün sonra boşanmıştır.
Üçüncü evliliğinden Seren Serengil adında bir kız evladı olan sanatçı son olarak Finlandiya'lı Selja ile evlenmiş ve bu eşinden de  3 çocuğu olmuştur.


Öztürk Serengil; Kendine has  üslubu ve söylemleri olan bir sanatçıdır.  Özellikle 'Yeşşee' ve 'Kelajj' gibi kelimeleri argo dünyasına sokmuş ve o dönemin insanlarının ağzına  bu argo kelimeleri yerleştirmeyi başarmıştır.
Hattâ bu "yeşşe" kelimesi o kadar meşhur olmuştur ki İsmet İnönü bile bir olay karşısında kendini tutamayıp "yeşşe" deyivermiştir.

Öztürk Serengil büyük sanatçı rahmetli Vahi Öz ile iyi bir ikili oluştumuştur.
Vahi Öz'ün bu tarzını  da daha sonra Şener Şen'in babası Ali Şen'de ve son olarak Cem Yılmaz'ın komedi  filmi 'Yahşi Batı'da Zafer Alagöz'de de görmekteyiz.

Ölümünün üzerinden onca zaman geçmesine rağmen hala çok sevilen sanatçıyı Çukur Dizisi Komiser Emrah rolüyle selamlanmış ve tekrar gündeme getirmiştir.

Öztürk Serengil'in bazı filmleri şunlardır;
Ana Kuzusu, Şarlatan, Kerizler, Keko, Kaynanam Kudurdu, Hamsi Nuri, Dokunma Bozulurum, Poyraz Osman vd. Dir.

Öztürk Serengil sinema ve sanat tarihimizin farklı ve güzel bir rengidir.
Ve adını 'Unutulmazlar' listesine yazdırmayı başarmış ender sanatçılarımızdan birisidir.



NEDEN ADAY OLUYORLAR

  2024 yerel seçimleri 31 Mart 2024 Pazar günü yapılacak, Seçimlerde; 61 Milyon 400 Bin kişi oy kullanacak. Ve bu seçimlerde 1393 belediye...