18 Mayıs 2021 Salı

OKULLARIM ve İÇ DÖKÜNTÜLERİM…Bölüm 4 İstanbul Sefaköy Lisesi

Yatılı Kabataş Erkek Lisesi'nden atıldıktan sonra, Tekrar İstanbul Sefaköy Lisesi'ne geri döndüm.

Edebiyat'a ilgim olmasına rağmen Fen Bölümü'nü seçtim, Yabancı dil olarak da zaten Almanca Bölümü'ne gidiyordum.

Ortaokul'dan sınıf arkadaşım olan çocuklar bir üst sınıfa geçmişti. Ben sınıf tekrarı yaptığım için bir sene arkadan geliyordum, Ancak bazı eski arkadaşlarım da sınıf tekrarı yaptığı için onlarla da aynı sınıfa düştük.

Kendi öz kardeşimiz gibi sevdiğimiz, birlikte yiyip, içtiğimiz arkadaşlarımız oldu. Harika bir Üç sene yaşadık.

Artık 'Genç' olmuştuk, özel yaşantımıza dair kararlar alabiliyor, kahvehaneye gidebiliyor, çay bahçesine gidebiliyor, eğlence yerlerine gidebiliyorduk...

1984 yılında ablam evlendi ve Fransa'ya gitti,
Babam da bir kaç yıl sonra Almanya'dan kesin dönüş yaptı.

1980 Askeri Darbesi ve işbirlikçileri 'Apolitik' bir gençlik yetiştirmek istiyordu ve ilk kurbanları da bizlerdik.

Bu nedenle; Sürekli Amerikan filmleri izliyor, Yabancı müzikler dinliyor, kendimize göre daha çağdaş saç modelleri kestiriyor, kıyafetler giyiniyorduk.

Aksaray'a gidip plaklar alıyor, elimizde teypler ile okuldan sonra topluca gezmeye gidip eğleniyorduk.

Modern Talking, Duran Duran, Shakin Stevens, Laura Branigan, Kim Wilde, Sandra, Mıchael Jackson, Rod Steward, Paul Young, Aplhaville, Dire Strais, Pink Floyd, George Mıchael şarkıları...

Rambo, Grease, Guguk Kuşu, Terminatör, Scarface, Star Wars, Bir zamanlar Amerika filmleri...

Gidip dans ettiğimiz çay günleri de ayrıca güzeldi.

O yıllarda düğün, nişan gibi etkinlikler çok fazlaydı. Sokaklarda yapılan bu eğlencelere hemen hemen herkes katılıyordu.

Düğün salonlarında yapılan merasimlere ise en güzel kıyafetlerimizi giyinerek gidiyorduk...

Gençler bilmez;
Herkesin evinde telefon yoktu. Komşular telefonu olan evden yakınlarını arar ya da kendilerini aratırlardı.

Jeton atılarak konuşulan telefon kulübeleri vardı. Jetonlar Üç boydu; Küçük, Orta ve Büyük boy...Konuşma süresine göre jetonun boyu da değişiyordu, fiyatı da...

Bazen hoşlandığımız kızın evini arar, şayet kız açarsa ne âlâ, kısaca konuşur, kapatırdık. Kızın annesi ya da babası telefonu açarsa konuşmadan kapatırdık. Nasıl olsa bugünkü gibi numaramız gözükmüyordu.
Gelen telefonları babaların açması sanki gizli bir kuraldı.

Bugünkü gibi mail ya da mesaj çekmek yerine mektup yazardık.

Bu mektup meselesi de ilginçtir.
Şayet yazma kabiliyetin iyiyse ve kendini doğru anlatabilmişsen, mektubu yazacaksın, taa Basınköy'deki postaneye gideceksin, mektubu atacaksın...

Postacı mektubu alacak, yolladığın adrese teslim edecek, mektup yazdığın kişinin eline ulaşacak, mektubu alan kişi şayet isterse, sana cevap yazacak, postaneye gidip mektubu atacak, mektup sağ salim senin eline geçecek de cevabı okuyacaksın!

Cevap ne?
'Ben senden hoşlanmıyorum'...

Bu süreçte TRT yavaş yavaş renkli yayın yapmaya başladı, video kasetler çıktı.
Bir taraftan da arabesk müzik toplumu ele geçirmeye başladı.

Okuldaki öğretmenlerimizin hepsi çok değerli, idealist insanlardı.
Yaşayan tüm öğretmenlerime sağlık, sıhhat diler ellerinden öperim.
Yaşamını kaybeden tüm öğretmenlerime Allah rahmet eylesin.
Hepsi bizler 'adam' olalım diye ellerinden geleni yaptı.
Ki; Bazı öğretmenlerimle hâlâ görüşmenin onurunu yaşıyorum.

Öğrenci kafası işte;
Özellikle fizik öğretmenimiz Celal Bey'e çok gülerdik, Din dersi Öğretmenimiz Baki Bey bizi çok zorlardı...
Hepsinin ama istisnasız hepsinin önünde saygıyla eğiliyorum.

Ergen kafası işte;
Bazen birbirimize girer, kavga ederdik.
Bu kavganın nedeni ya kız kavgası olurdu, ya maç kavgası ya da ceviz kabuğunu doldurmayacak başka bir neden...

O günlerden tanıştığımız onlarca arkadaşım ile hâlâ görüşüyorum, benim için değerleri paha biçilmezdir.

Aşklar, kavgalar, maçlar, piknikler, geziler, dersler, kopyalar, zayıflar, kurtarma sınavları ile yavaş yavaş lise dönemi de sona ermeye başladı.

İstanbul Sefaköy Lisesi tarihinin en başarılı yıllarını o dönemde yaşadı.
Pek çok arkadaşımız çok iyi okulları kazandılar.
Çünkü, herkes herkesi kazansın diye motive ediyor, yardım ediyordu.
Aileler de bu konuda çok özveriliydi, sınırlı bütçelerine rağmen çocuklarını özel dershanelere göndermeye çalışıyorlardı.

Sefaköy Lisesi'ne 2000'li yılların ortalarında borcumu ödemeye çalıştım. Okulun adı değiştirildi. Özel Doğan Hastanesi'nin sahibi para karşılığı okula kendi adını verdi.

Yılların Sefaköy Lisesi adı artık yoktu.
Önce bir internet sitesi açtım. Sitenin adı; Sefaköy Lisesinin adı Değişmesin'di...
Daha sonra sosyal medyadan ve bulabildiğim tüm mecralarda yazıp, çizmeye, konuşmaya başladım.
'Sefaköy Lisesi adı değişmesin' isimli yazdığım yazı Yüz Binlerce kez okundu.

Ardından konu çok geniş yankı uyandırdı, çok kişi konuyla ilgilenmeye başladı.
Ve sonunda okulun adı geri alındı.
Şu an okulumuzun adı; Sefaköy Anadolu Lisesi.

Konuyu nasıl başlattığımı, neler yaptığımı dostlarım, yaşayanlar ve dönemin yerel gazete  arşivleri çok iyi bilir.

Ardından mezunlar için pilav günü düzenleme kararı alındı.
Pilav günü afiş tasarımını ben yaptım, hâlâ benzerini kullanıyorlar. Ama pilav gününe hiç katılmadım. Çünkü, Sözde akıllılar bu işin içine siyaset sokup, günü ve anlamını kirlettiler.

Ardından bu kişiler yüzünden Sefaköy Lisesi mezunları arasına bir nifak girdi. Aynı duygu bugün ülke genelinde yaşanıyor.

Binlerce mezunu olan bir okulun pilav gününe az sayıda katılım oluyor, gelen kişiler de çoğunlukla eski arkadaşlarını görmek için geliyor.
Sefaköy Lisesi duygudaşlığını kirli olanlar, kendileri gibi kirletti.

Son İki yıldır pandemi nedeniyle yapılamıyor. Umarım önümüzdeki yıllarda tekrardan arınmış olarak yeniden başlar.

Ve lise son sınıfta üniversite sınavları zamanı geldi.
İlk sene İstanbul'dan Hukuk ve Basın Yayın Bölümlerini seçtim, kazanamadım.

Bir yıl sonra;

'En iyisi ben eğlenceli bir kentte, eğlenceli bir okulda okuyup keyfime bakayım' kafasıyla Akdeniz Üniversitesi Turizm ve Hotel'cilik MYO Bölümü'nü yazdım.

Kazandım ve Antalya'ya gittim.

Ve tekrar;
‘Kalktı göç eyledi Avşar elleri’,

Bu sefer İstikamet Antalya Akdeniz Üniversitesi Turizm ve Hotelcilik Meslek Yüksek Okulu...

DÖRDÜNCÜ BÖLÜMÜN SONU.






1. Bölüm oku;

2. Bölüm oku;



NEDEN ADAY OLUYORLAR

  2024 yerel seçimleri 31 Mart 2024 Pazar günü yapılacak, Seçimlerde; 61 Milyon 400 Bin kişi oy kullanacak. Ve bu seçimlerde 1393 belediye...