Yeni Çağrı Gazetesi / 16.02. 2018
Bu yazı akademik bir araştırma yazısı değildir. Zaman zaman hatalar yapılmış, önemli kimlikler ve olaylar atlanmış olabilir.
Hatamız olduysa affola.
Mustafa Çatıkkaş
1990 - 2000 ARASI, BAĞIMSIZ
SİNEMACILAR ve EŞKİYA
Bu döneme damgasını
'Bağımsız Sinemacılar' vurmuştur. Bu döneme kadar hemen her yapım Yeşilçam
standartları ve kontrolünde yapılmakta idi. Fakat özellikle Nuri Bilge Ceylan,
Zeki Demirkubuz gibi yönetmenler sayesinde bu mantık kırılmış ve yönetmenler artık kendi filmlerini yapar
hale gelmiştir.
Başta başrollerini Şener
Şen ve Uğur Yücel'in oynadığı Yavuz Turgul'un Eşkıya filminin başarısı olmak
üzere 1990'larda Türk sineması adeta tekrardan doğmaya başlamış ve çekilen
filmler yurtdışına da açılmaya başlamıştır.
Döneme damgası vuran filmler ise; Minyeli
Abdullah, Amerikalı, Cumhuriyet, Bekle Dedim
Gölgeye, Tabutta Rövaşata, Eşkıya, Akrebin Yolculuğu, Karanlık Sular,
Masumiyet, Kasaba, Ağır Roman, Herşey Çok Güzel Olacak, Propaganda, Gemide, Bize
Nasıl Kıydınız, Aşk Filmlerinin Unutulmaz Yönetmeni, Mayıs Sıkıntısı, C Blok,
Gölge Oyunu, Hamam, İstanbul Kanatlarımın Altında, Berlin in Berlin, Dönersen Islık Çal gibi üst düzey filmlerdir.
Dönemin gişe yapan ilk 10
filmi ise şöyledir:
1- Eşkıya (1996) 2.571.133 izleyici
2- Her Şey Çok Güzel Olacak
(1998) 1.239.015 izleyici
3- Propaganda (1999) 1.238.878
izleyici
4- Amerikalı (1993) +1.000.000
izleyici
5- Ağır Roman (1997) 873.833 izleyici
6- Cumhuriyet (1998) 748.067 izleyici
7- İstanbul Kanatlarımın Altında
(1996) 474.571 izleyici
8- Salkım Hanımın Taneleri (1999) 357.467
izleyici
9 - Hoşçakal Yarın (1998) 260.471
izleyici
10- Bize Nasıl Kıydınız (1994) 205.861
izleyici
Bugün dahi bazı çevrelerde tartışması hala devam eden bir soru vardır. 'Nuri
Bilge Ceylan mı, Zeki Demirkubuz mu?'
Bu soruya yorum yapmadan önce bu yönetmenler kimdir, filmleri nelerdir, bir göz
atmak gerekir.
Zeki
Demirkubuz mu, Nuri Bilge Ceylan mı?
Nuri Bilge Ceylan
Nuri Bilge Ceylan, 26 Ocak 1959 yılında İstanbul'da doğdu.
Annesinin adı Fatma, Babasının adı Mehmet Emin Ceylan’dır.
Nuri Bilge Ceylan; İlkokul 5. Sınıfa kadar Çanakkale Yenice’de okuduktan sonra,
İlkokul beşi, ortaokulu ve liseyi Bakırköy’de tamamladı.
1976 yılında, İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği
bölümünü kazandı, Ancak Boykotlar, çatışmalar, siyasi kutuplaşmalar nedeniyle
iki yıl sonra tekrar sınava girerek Boğaziçi Üniversitesi Elektrik Mühendisliği
bölümüne geçti.
Lise yıllarında filizlenen fotoğraf merakı
buradaki fotoğraf kulübünün de katkısıyla artar.
Nuri Bilge Ceylan; Üniversitede seçmeli
ders olarak sinema dersleri aldı.
1985 yılında mezun olan Nuri Bilge Ceylan,
Mimar Sinan Üniversitesi Sinema bölümünde iki sene yüksek lisansı yapmıştır.
1993 yılı sonlarında kısa filmi Koza’yı
çeker.
Film 1995 Mayıs’ında Cannes’da gösterilir ve Cannes Film Festivalinde yarışmaya
seçilen ilk Türk kısa filmi olur.
Ardından Koza’nın devamı sayılabilecek ve
bazılarınca “taşra üçlemesi” diye nitelendirilen üç uzun metrajlı film gelir:
Kasaba (1997), Mayıs Sıkıntısı (1999) ve Uzak (2002).
Bu filmlerde Ceylan yakın arkadaşlarını, akrabalarını ve ailesini oyuncu olarak
kullanır ve hemen her işi kendisi üstlenir.
Üçlemenin son filmi ‘Uzak’,
2003 Cannes Film Festivali‘nde Büyük Jüri Ödülü’nü alır ve bir anda
Ceylan’ı Uluslararası alanda tanınan bir isim haline getirir.
Uzak filmi, 23’ü Uluslararası olmak üzere toplam 47 ödül alarak Türk
sinemasının en fazla ödül kazanan filmi olur.
2006 yılında Cannes Film Festivali’nde
'İklimler' filmi ile FIPRESCI ödülünü alan Ceylan,
2008 yılında çektiği ‘Üç Maymun‘ ile
61.Cannes Film Festival’inde yarışır ve En İyi Yönetmen Ödülü’ne layık görülür.
2011 yılında çektiği “Bir Zamanlar
Anadolu’da“ isimli filmiyle de , 64. Cannes Film Festivali’nde bir kez daha
Büyük Jüri Ödülü’nü kazanır.
Nuri Bilge Ceylan,
1995 yılında 'Koza',
1997 yılında 'Kasaba',
1999 yılında 'Mayıs Sıkıntısı',
2002 yılında 'Uzak'
2006 yılında 'İklimler',
2008 yılında 'Üç Maymun',
2011 yılında 'Bir Zamanlar Anadolu’da' isimli filmleri
çekti.
Zeki Demirkubuz
Zeki Demirkubuz, 1 Ekim 1964 tarihinde
Isparta’da dünyaya geldi.
Ortaokulu Isparta Gönen Öğretmen Okulu’nda
bitirdikten sonra İstanbul’a taşındı.
Liseye İstanbul'da başlayan Zeki
Demirkubuz, Birinci dönemi bitirdikten sonra okulu bırakarak fabrikada
çalışmaya başladı.
1980 darbesinden sonra tutuklanarak hapse atılan Zeki Demirkubuz hapishane
yıllarında devrimci abeylerininin sayesinde Dostoyevski ile tanıştı.
Hapishaneden çıktıktan sonra öyküler yazmaya başlayan Demirkubuz bu yıllarda
aynı zamanda Anadolu'nun çeşitli
yerlerinde işportacılık yaptı.
Askerliğini erteleyebilmek için okula tekrar geri dönen Zeki Demirkubuz, Liseyi
dışarıdan bitirerek İstanbul Üniversitesi
İletişim Fakültesi’ne başladı.
Zeki Demirkubuz; Sinemaya 1986 yılında Zeki
Ökten’in çektiği Ses adlı filmle
başladı.
Bu filmin başrollerini Tarık Akan ve Nur Sürer
oynamış ve Zeki Demirkubuz bu filmde asistanlık yapmıştır.
Zeki Demirkubuz - Yönetmen
1994 yılında, ilk uzun metraj filmi olan “C Blok”u çekene kadar çeşitli
yönetmenlerle çalışan Zeki Demirkubuz C Blok’tan sonra kendi senaryolarını
yazmaya başlamış ve bağımsız bir
yönetmen olarak yoluna devam etmiştir.
Uluslararası eleştirmenler ve izleyiciler,
Demirkubuz’u Venedik Film Festivali’nde gösterilen ikinci filmi “Masumiyet”le
birlikte tanıdı.
Üçüncü filmi olan “Üçüncü Sayfa” ise Türkiye’deki film festivallerinin
yanı sıra Locarno ve Rotterdam Film Festivalleri de dâhil olmak üzere Avrupa’da
ve çok sayıda film festivalinde gösterildi.
Bu dönemde Zeki Demirkubuz 'Karanlık Üzerine Öyküler' adını verdiği
üçlemesinin çekimlerine başladı.
İki filmi, 'Yazgı ve İtiraf' 2002 yılında Cannes Film
Festivali'nin “Un Certain Regard” bölümünde gösterildi.
Başrolünü de üstlendiği üçlemenin 'Bekleme Odası' adlı filmini ise 2003 yılında
tamamladı.
Zeki Demirkubuz,
2006 yılında “Kader”,
2009 yılında “Kıskanmak” ,
2012 yılında “Yeraltı”,
2015 yılında “Bulantı”,
Ve 2016 yılında “Kor” isimli filmleri
çekti.
Nuri Bilge Ceylan fotoğrafçılıktan gelmesi
nedeniyle filmlerinde adeta fotoğraf çekerken, Zeki Demirkubuz ise filmlerinde
sanki öykü yazmaktadır.
Bize göre; Her İki yönetmenin filmlerinde temel fark budur. Öte yandan her
yönetmeni birer semte benzetecek olursak Nuri Bilge Ceylan Beşiktaş ise Zeki Demirkubuz Taksimdir.
2000 VE SONRASI, AK PARTİLİ YILLAR, ÜNİVERSİTELİ
SİNEMACILAR
Aslında 200'li yılların temelini 1999
yılında yaşanan olaylar attı. 1999 yılında neler yaşandığı anlaşılmadan bundan
sonraki 18 yıl boyunca neler olduğunu anlamak
pek de mümkün olmaz.
O nedenle biz de olaya buradan bakalım.
15 Şubat 1999 tarihinde PKK Lideri Abdullah Öcalan yakalanarak Türkiye' ye
getirildi.
Bu yakalama olayı Ülkede siyasi iklimi
birdenbire değiştirdi.
18 Nisan 1999 tarihinde yapılan seçimlerde
MHP de meclise girerek 57.Hükümetin ortaklarından biri oldu.
57. Hükümet DSP, ANAP ve MHP Koalisyonundan
oluşuyor, Başbakan olarak Sayın Bülent Ecevit görev yapıyordu.
2000'li yılların ilk başlarındaAmerika Irak'a operasyon yapmayı
planladı. Bu operasyona Türkiye'nin de destek vermesini istedi. Fakat Başbakan
Bülent Ecevit bu desteği vermedi ve Ülkede fırtınalar kopmaya başladı.
Ekonomik kriz, istifalar, halkın protestoları, Başbakan Ecevit'in sağlık
sorunları, Dönemin Cumhurbaşkanı Sayın A. Necdet Sezer ile Başbakan Ecevit'in
kameralar önünde tartışması bardağı iyice taşırdı.
Son istifalarla milletvekili sayısı
276'nın, yani salt çoğunluğun altına düşen 57. Koalisyon Hükümeti Devlet
Bahçeli'nin isteği üzerine 3 Kasım'ı 2002 tarihinde erken seçim yapma kararı
aldı.
3
Kasım 2002 Seçimleri ve Recep Tayyip Erdoğan
AK Parti, 3 Kasım 2002 yılında Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında ilk olarak
katıldığı genel seçimlerde yüzde 34,28 oy oranıyla tek başına iktidara geldi.
Hala Cumhurbaşkanı olarak görevine devam
eden Sayın Recep Tayyip Erdoğan girdiği ilk seçimden bugüne hiçbir seçimi
kaybetmedi. Ülkeyi tek başına yöneten Sayın Erdoğan 16 yıldır tek başına
iktidar olan tek lider olarak tarihe geçti.
15
Temmuz 2016 yılında Fetö tarafından Ülke ciddi bir saldırıya uğradı.Bu darbe
girişimi de başta hükümet, muhalefet ve halkın canı pahasına direnciyle
atlatıldı.
Başta ordu olmak üzere hemen hemen her kurumdan çok sayıda görevden alma,
yargılama, mahkeme, hapishane olayları yaşandı, yaşanıyor.
Şu günlerde Suriye'de terör örgütüyle savaşan Ülke bu zorlu dönemde aynı
zamanda 2019 yılında yapacağı yeni bir seçime hazırlanıyor.
Recep Tayyip Erdoğan kimdir?
Aslen Rizeli olan Sayın Recep Tayyip
Erdoğan, 26 Şubat 1954'te İstanbul'da doğdu. 1965 yılında Kasımpaşa Piyale
İlkokulu'ndan, 1973 yılında ise İstanbul İmam Hatip Lisesi'nden mezun oldu.Fark
dersleri sınavını vererek Eyüp Lisesi'nden de diploma aldı.
Üniversiteyi Marmara Üniversitesi İktisadî ve Ticarî Bilimler Fakültesi'nde
okuyan Erdoğan, bu okuldan 1981 yılında mezun oldu.
27 Mart 1994 yerel seçimlerinde İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Sayın Recep Tayyip Erdoğan 14 Ağustos
2001'de arkadaşlarıyla birlikte Adalet ve Kalkınma Partisi'ni (AK Parti) kurdu.
9 Mart 2003'te Siirt İl'i milletvekili
yenileme seçimine katıldı. Bu seçimde oyların yüzde 85'ini aldı ve 22. Dönem Siirt Milletvekili olarak
parlamentoya girdi.
15 Mart 2003 tarihinde Başbakanlık görevini
üstlenen Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 10 Ağustos 2014 Pazar günü halkın oyları
ile 12. Cumhurbaşkanı seçildi.
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan
evli ve 4 çocuk babasıdır.
'2000’li yıllardan sonra Türk sinemasında
bariz bir değişim yaşanmaya başlamıştır. Artık sinemadaki tip ve karakterler
Yeşilçam’dan farklıdır.
Belli bir iyi belli bir çıkış ve belli bir ideal tipin
aksine yeni sinemada hiçbir ideal tip ve model bulunmamaktadır.
Kadın imgesi değişmiştir ve artık erkek
egemen bir gözle oluşturulan, erkeğe bağlı iyi kadın kötü kadın kalıpları
yerine kendi ayakları üzerinde durabilen, biraz daha feminist, kadın gözüyle
oluşturulmuş bir kadın söz konusudur.
Yine yönetmenin kendini özgürce ifade
edebildiği, eski kalıp ifade ve temalardan uzak bir yönetmen sineması
oluşmuştur. Öte yandan bu yeni sinema ortaya çıktığı dönemden günümüze önemli
mesafeler kat etmiştir. Öncelikle 2000’li yıllarda 80’li ve 90’lı yıllara
nazaran yerli sinemaya olan ilgi ciddi oranda artmıştır.'
(Zeynep SEVİNÇ)
Türk sineması 1990 yıllarının ardından
2000'li yıllarda adeta tekrar altın
yıllarını yaşamaya başladı. Bu başarıda elbette sinemaya yapılan devlet desteği
de önemli bir yer tutarken yapılan filmlerdeki teknolojik kalite, iyi
oyunculuk, iyi senaryo, iyi ışık gibi ögeler de ön plana çıkmaktadır.
Ve artık bu dönemde çoğu üniversite mezunu, işini ve dünya sinemasını iyi bilen
kişileri de unutmamak lazım.
Bu dönemde pek çok filmin yanısıra
özellikle (BKM) Beşiktaş Kültür
Merkezi'nin yapıtları da çok değer kattı.
2000 yılında sinema salonu sayısı 284 iken 2012
yılında bu sayı 567'ye çıkmıştır. Günümüzde artan AVM'ler sayesinde sinema
salonu sayısı daha da artmıştır. Çünkü AVM işletmeleri sinema yoluyla daha çok
müşteri çekmeyi hedeflemektedir.
BKM; 'Vizontele', 'Gora', 'Kelebeğin
Rüyası', 'Organize İşler', 'Düğün Dernek', 'Beynelmilel', 'Eyvah Eyvah', 'Ekşi
Elmalar', 'Gergedan Mevsimi' gibi güçlü filmlere imza attı.
Bu bölümde Yılmaz Erdoğan hem senarist, hem
oyuncu hem de yönetmen olarak ön plana çıktı.
Cem Yılmaz kendine has filmleri ile
rekorlar kırarken, Şahan Gökbakar 'Recep İvedik' serisi ile Şafak Sezer
'Kolpaçino' serisi ile, Ata Demirer 'Eyvah Eyvah' serisi ile, Ferhan Şensoy
'Pardon', Yeşim Ustaoğlu ödüllü filmleri
ile, Çağan Irmak, Yüksel Aksu,Uğur Yücel, Fatih Akın, Yavuz Turgul, Serdar
Akar, Reha Erdem, Mahsun Kırmızıgül gibi
yönetmenler çektikleri filmler ile seyirciyi
sinemaya bağladı.
Bu yıllarda Yazar ve oyuncu Gülse
Birsel'in, 'Aile Arasında' isimli filmi 5 Milyon izleyici sayısını yakalamış ve
Gülse Birsel tarihte ilk defa 5 Milyon seyirci sayısını yakalayan ilk kadın
olmuştur.
'Öncelikle 2000’li yıllarda izlenme oranını
arttırmak için filmlerde genellikle TV’de popüler olan tanınmış yüzler
kullanılmaya çalışılmıştır. Özellikle Asmalı Konak ile başlayan TV dizilerinin
sinemaya uyarlanması işi son dönemde daha da artış göstermiştir ve seyirci de
tanınmış yüzlerin yer aldığı filmlere daha yoğun katılım göstermektedir.
Tüm bunlar bağlamında şu söylenebilir ki;
bu artışta belki de en önemli etkenlerden biri televizyon-sinema ilişkisi ve
“Popüler Kültür” algısıdır.En çok izlenen yerli filmlere baktığımızda daha önce
televizyondan tanınan popüler kişilerin yapımları ya da tanınmış, popüler
oyuncuların kullanıldığı filmler olduğu görülecektir.
Örneğin Şahan Gökbakar, Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan ve Ata Demirer çeşitli TV programları
ve tiplemeleriyle tanınan kişilerdir.
Doğal olarak bu kişilerin popülaritesi
onları izlenir kılmakta ve herhangi bir reklama ihtiyaç duymadan seyirciyi
kendilerine çekmektedirler.
Ayrıca çekilen filmlerin televizyonda
reklamlarının yapılması ve tanınan oyuncuların kullanılması da seyirci sayısını
arttıran önemli etkenlerdendir.'
(Zeynep
SEVİNÇ)
https://mustafacatikkas.blogspot.com.tr/2018/02/turk-sinema-tarihi-kotuler.html