kurşun etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kurşun etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

4 Haziran 2018 Pazartesi

AYRILIK KURŞUN GİBİ AĞIRDI


Herşeyi hızlı ve çok tüketiyoruz.
Çok ekmek yiyoruz mesela, çok şeker ve tuz tüketiyoruz.
Hepsi sağlığa zararlı, hepsinin fazlası zararlı.
Herşeyi hızlı tüketiyoruz, birbirimizi de…

İşte nasıl çabuk tükendiğimizin küçük bir öyküsü.
Dikkatli okuyun bakalım sizin tükenişlerinize benziyor mu?

O yaz beni Paris’e götürmek istediğini söyledi.
Hemen kabul ettim. Ailesinin ekonomik durumu iyiydi ve pek para sorunu yaşamıyordu.
Bu nedenle ‘Hangi parayla gideceğiz?’ diye sormadım bile.

‘Benim gazeteci bir ağabeyim var. Paris’e gideceğimizi söyleyince bir şey rica etti benden’ dedi.
– Neymiş? Dedim
– Orada bir kız arkadaşı varmış. İllegal bir örgüte üye olduğu için Türkiye’ye girmesi yasaklanmış. Ona bazı hediyeler yollamak istiyor bizimle’ dedi.
– Ne yollayacakmış diye sordum.
– Birkaç tane kitap dedi.
– Tamam götürürüz dedim.

Paris’e gittiğimizin Üçüncü günü Devrim’e telefon ederek kaldığımız Otel’in adını ve adresini söyleyerek Türkiye’den geldiğimizi Metin adında bir arkadaşının kendisine bazı hediyeler yolladığını ve bu hediyeleri kendisine vermek istediğimizi söyledik.

Devrim;
‘Biliyorum o Otel’i akşamüstü uğrarım. Teşekkür ederim’ diyerek telefonu kapattı.
Akşam saat 20:00 gibi biz lobby’de oturuken geldi.
Devrim; Esmer, cana yakın, alımlı,  güzel bir kızdı.
Uzun uzun memleketten, memleket ve dünya meselelerinden konuştuk.
Devrim’in fikirleri oldukça radikaldi.

Geç saatlerde kendisine gönderilen hediyeleri alıp giderken;
‘Bana da gelin. Misafir edeyim sizi bir akşam, Hem ev sahibimle de tanışırsınız dedi.
‘Tamam, görüşürüz’ diyerek ayrıldık.

Birkaç gün sonra Devrim bizi telefonla arayarak evine davet etti ve adresini verdi.
Taksiciye adresi verdikten yarım saat sonra eski, üç katlı bir Şato’nun önünde durduk.
Gelmiştik.
Ev çok görkemliydi fakat oldukça bakımsız görünüyordu.


Görkemli evin sahibi Paris’in ilk mimarlarından birinin oğluydu ve akıl sağlığı yerinde değildi.
Evin bahçesinde üç tane Renault marka araba vardı ve üçünün de içi çöplerle doluydu. Adam çok zengin olmasına rağmen tüm gününü çöp toplayarak geçiriyordu.


Akşam yemeğinde;
– Türkiye'nin neresindensiniz diye sordu
– İstanbul deyince,
– İstanbul, İslambol demektir. 'Müslümanların çok olduğu yer' anlamındadır dedi.
İstanbul’un son halini dinlemek istedi.
Çünkü genç ve sağlıklı iken İstanbul’a bir kaç kez gitmiş ve aklında bazı şeyler kalmıştı.
Uzun uzun İstanbul’u anlattık.
Yaşlı Adam gecenin erken saatlerinde  müsaade isteyerek uyumaya gitti.

Devrim, Peçorin ve Derya gecenin çok geç saatlerine kadar içki içtiler.
Alkol artık ne şişedeydi, ne de damarlarında.
Alkol sihir olmuş Karaköy’ün ıslak sokaklarında Şehir Genelevi’nin içindeydi sanki.
Gece henüz bitmemişti.
O gece gözyaşlarının, acıların, hasretlerin ve mutsuzlukların gecesi olacaktı.
Ve fakat henüz hiç kimse bunun farkında değildi.

Herkes odasına çekildikten  belli bir süre sonra Devrim üzerinde şeffaf bir gecelik ile gençlerin kaldıkları odaya gelip;
– Bir şeye ihtiyacınız var mı diye soracaktım dedi
Derya çoktan sızmıştı,
Peçorin yastıktan başını hafifçe kaldırıp Devrim’in gözlerinin içine baktı, gözlerinin içinde tüm şehir yanmaya başladı.
Devrim şuh bir gülümseme ile arkasını dönüp odasına giderken, Peçorin de yan odaya geçiverdi.
Derya yan odadan gelen sesleri net olarak duyarken, Gecenin o saatinde sokağın üzerinden iki martı hızlıca geçip karanlığın içinde kayboldu.

O gece;
Bir kadın başka bir kadını aldattı.
O gece;
Bir adam bir kadını aldattı.
O gece;
Bir kadın başka bir kadını öldürdü.
O gece;
Bir kadın bir şair doğurdu.

O gece;
Sadece bir kişi masumdu,
Ve yaşadıklarını hiç haketmemişti.

Peçorin  beni böyle aldattı işte.
O’nu sevdiğim kadar hiç kimseyi sevmemiştim.
Çok acı çektim.
Çok zorlandım, çok ağladım.
Ama daha sonra kendime yeni hayat kurmaya karar verdim ve başka birisiyle evlendim.
Şimdi bir erkek çocuğum var.
Mutlu muyum?
Bilmiyorum.
Mutsuz muyum?
Bilmiyorum.

Fakat;
Açık konuşmak gerekirse O’nu unuttuğum söylenemez.
Benden bu kadar, Şimdi sen anlat bakalım, sen nasıl yuttun zokayı?

Öykü ve o büyük aşk böyle biter.
Ya senin aşkın, hangi ihanetle sonlandı?

(Ayrılık kurşun gibi ağırdı – bir şarkı sözünden alıntıdır.)





NEDEN ADAY OLUYORLAR

  2024 yerel seçimleri 31 Mart 2024 Pazar günü yapılacak, Seçimlerde; 61 Milyon 400 Bin kişi oy kullanacak. Ve bu seçimlerde 1393 belediye...