17 Ekim 2021 Pazar
12 Ekim 2021 Salı
Mustafa Çatıkkaş'ın Karışık isimli Kitabı 2. Baskıyı yaptı.
Mustafa Çatıkkaş, 1966 Sivas - Gemerek doğumlu
İlk ve Ortaöğrenimi’ni İstanbul’da tamamladı.
Yüksek öğrenimini Antalya Meslek Yüksek Okulu Turizm ve Hotelcilik Bölümü’nde tamamladıktan sonra
çeşitli gazete ve dergilerde yazmaya başladı.
Şiirleri çeşitli dergi, gazete ve dijital platformlarda yayımlandı,
yayımlanmaktadır.
Mustafa Çatıkkaş,
Şiir ile başladı şiir, öykü ve kısa filmlerle devam ediyor.
Ahmed Arif, Neşet Ertaş ve kedilere başka türlü sevdalıdır.
Evli ve bir Ozan’ı var.
Mustafa Çatıkkaş’ın ‘Farkında değildin’ isimli şiir kitabı
Klaros Yayınları’ndan Ocak 2021 tarihinde yayınlandıktan sonra İlk Baskısını Düşülke yayınlarından yapan ‘Karışık
/ Denemeler’ adlı kitabı da 2. Baskısını Kutlu
Yayınevi’nden yaparak okuyucuların beğenisine sunuldu.
2. Baskıda, Birinci baskıya ek olarak
Beş adet ‘Okullarım ve İçdöküntülerim’ adlı yazılar da eklendi.
Kitabın kapak tasarımını Kübra Engin, Kitap kapak fotoğraf çalışmasını ise Ozan Çatıkkaş yaptı.
Diğer Eserleri:
Genç Harman – Şiir Kitabı – 1990
İşte Bundandır Kavgam – Şiir Kitabı – 1997
Akdeniz Turunç Renginde – Şiir Kaseti – 1999
Oğluma Şiirler – Şiir Kitabı – 2008
Karışık – Denemeler – 1. Baskı – 2016
Farkında Değildin – Şiir Kitabı – 2021
Karışık – Denemeler – 2. Baskı – 2021
30 Ağustos 2021 Pazartesi
ESKİ BAŞKAN NURETTİN ŞEN'İN ADINI BİR PARKA VERDİLER...
Dünden bugüne; K.Çekmece Belediye'sini şu isimler yönetti.
9 Ağustos 2021 Pazartesi
YANGINLAR, KAHPE FAKLARI, AÇ YIRTICILAR
Ahmed Arif ‘Uy Havar’ adlı şiirinde şöyle der;
‘Yangınlar,
Kahpe fakları,
Korku çığları
Ve irin selleri, aç yırtıcılar,
Suyu zehir bıçaklar ortasındasın.
Bir cana, bir başa kalmışsın vay vay
Pusatsız, duldasız, üryan
Bir cana bir de başa
Seher vakti leylim - leylim
Cellat nişangahlar aynasındasın.
Oy sevmişem ben seni...’
Güzel Ülkem yaklaşık İki haftadır yanıyor, yakılıyor.
Tam 250 noktada yangın çıktı.
Tam 80 Milyon’un içi yanıyor.
‘Yangını kim çıkardı?’
Bunu elbette yetkililer araştırıp, bulacaklar.
‘Yangına yeterince müdahale edildi mi?
Bunu elbette yetkililer araştırıp,
bulacaklar.
Ama;
Garibim köylünün ekmeği, aşı, anıları, umudu, geleceği, ata yadigarı toprağı ve
canından çok sevdiği hayvanları yandı.
Köylü için hayvan demek;
Bir yandan sevgili demek bir yandan sermaye,
Her İkisini de kaybetti cennet yüzlüm.
Her Müslüman günah işlemekten korkar.
Çünkü, İnancımıza göre Yüce Allah’ın hem Cennet’i hem de Cehennem’i vardır.
Günahı çok olanlar Cehennem’e gider ve orada yanarak bu günahlarının bedelini
öderler.
Biz böyle inanıyoruz.
Şüphesiz ki; Allah affedicidir, merhametlidir.
Ancak;
‘Şayet insana akıl verdiyse bunun da bir
bedeli olmalı’ denir.
Ve rehber olarak yolladığı Kutsal Kitabımız Kuran- ı Kerim de belirtildiği gibi
‘Yapmamız’ ve ‘Yapmamamız’ gereken hal, davranış ve durumlar vardır.
Bu kurallara uymayanlar günah işler ve cehennemde yanar.
Peki ya yangında yanarak ölen hayvanlar?
Bunların günahı neydi ki; Yanarak can verdiler?
Hangimiz, hangi hakla kendimizi haşa Allah’ın yerine koyarak onların yanarak ölmesine neden olduk?
‘Yaşam hakkı kutsaldır’,
Hem de her canlı, her bitki için.
Üstelik;
Her canlı, her bitkinin insanoğluna bir faydası vardır.
Olmasa;
Yaradan onu yaratır mıydı?
Yaratandan daha mı iyi biliyoruz ki, yaşamalarına müsaade etmiyoruz?
Yangında çekilen bazı görüntüler sanki bir korku filmi sahnesi gibiydi.
Ateşlerin ortasında kalmış bir at,
Kanatları tutuşmuş onlarca kuş ve onların feryatları,
Ayakları yanmış bir köpek yavrusu,
Kömüre dönmüş bir kaplumbağa,
İnsan elinden su içmeye çalışan bir kelebek,
Alevlerin içinde yavrusunu arayan bir inek,
Say say bitmez…
Buna yürek mi dayanır?
Buna can mı dayanır?
Buna vicdan mı dayanır?
Konunun siyasi tarafına girmek bir kısır döngü.
Tarafımız belli!
Yaşamdan, yaşatmadan yanayız.
Ve fakat;
Binlerce Allah’ın sessiz kullarını bu şekilde yakanların, bu dünyada onlara
cehennemi yaşatanların, Allah’ın yüce adaletinde hesap vermelerini ve Allah’ın
Cehennemi’nde aynı şekilde bedel ödemelerini dilerim.
O şekilde can veren hayvanların acılarında, seslerinde boğulsunlar.
Yasal olarak da Devletimizin gereğini yapacağına hiç şüphem yok.
Konuya Ahmed Arif’le başladık,
Ahmed Arif’le bitirelim;
‘Yangınlar,
Kahpe fakları,
Korku çığları
Ve irin selleri, aç yırtıcılar,
Suyu zehir bıçaklar ortasındasın.
Bir cana, bir başa kalmışsın vay vay’…
1 Ağustos 2021 Pazar
Mustafa Çatıkkaş Sözleri
Ergenlik yıllarımda, gençliğimde, orta yaşımda;
18 Temmuz 2021 Pazar
NİLÜFER Mİ, SEZEN AKSU MU?
NİLÜFER...
14 Haziran 2021 Pazartesi
TARİHSEL SÜREÇTE BEYAZ TEN, SİYAH TEN ve AMELE YANIĞI
Tarihsel süreç içerisinde köleler, işçiler, fakirler, çiftçiler sabahtan akşama
kadar dışarıda güneşin altında çalışıyorlar ve tenleri kapkara oluyordu.
Oysa zenginler, güneşin altında çalışmak zorunda
değildi ve tenleri kararmıyordu.
Bu nedenle o vakitler, Beyazlar, Beyaz tenliler
çalışmak zorunda olmayan, kendileri için çalışanları olan zenginleri temsil
ediyordu.
Beyaz tenli olmak; Zenginlik, varlık, güç anlamına
geliyordu.
Kadınlar da beyaz tenlerini daha çok ön plana
çıkarmak, suratlarına kontras verebilmek için dudaklarını özellikle Kırmızı
renge boyuyor, Hatta suratlarının farklı yerlerini hafif pembemsi yapmaları da
aynı amaca hizmet ediyordu.
Yani; ‘Ben
zenginim’ demek istiyorlardı.
Eski filmlerde gördüğümüz zengin kadınların güneşli havalarda şemsiye
kullanmaları, eldiven takmaları da aynı şeyi temsil ediyordu.
Yani, tenlerini güneş yanığından korumak, beyaz renkte kalmak ve sınıf farkını
vurgulamaya çalışıyorlardı.
Belki de; Beyaz ırkın üstün olduğu algısı da bu
nedenden dolayı ortaya çıkmıştır.
Süreç içersisinde üretim şekli değişmeye başladı.
Bilim, sanat, moda ve sanayide ciddi devrimler oldu.
Bu değişim insan haklarına da yansıdı ve Sınıf bilinci gelişmeye başladı.
Zamanla insanlarda tatil yapma kültürü gelişmeye başladı.
Tatil için deniz kenarlarındaki evlerine gidenler döndüklerinde yanık – bronz tenleriyle
dikkat çekmeye başladı.
Bu insanlar hem güneş altında çalışmak zorunda olmayan hem de tenleri
bronzlaşmış, yanmış, kararmış, hem de zengin insanlardı.
Oysa, fakirler, işçiler, köleler ve çiftçiler tatil yapamıyordu.
Şimdi moda, ‘Bronz tenliyim çünkü tatile gittim, zenginim’ mesajı vermekti.
Bu yaklaşım günümüzde bile etkisini sürdürmektedir.
Bu nedenle kış aylarında bile tenini bronzlaştırmak için zenginler binlerce
lira vererek makineler altında bronzlaşmaktadır.
Bu çabanın altında estetik ya da güzellik çabasının dışında ‘Ben zenginim’ mesajını vermeye çalışmak
yatmaktadır.
Toplumun alaycı bir dille ‘Amele yanığı’ dediği şey tamda budur.
Güneş altında yarı çıplak çalışmak zorunda kalan emekçilerin tenlerinin şekline
‘Amele yanığı’ denir.
Bu kişilerin tenlerinin bazı yerleri bronzlaşmıştır ama tatile gittikleri için
değil, zengin oldukları için değil.
Güneş altında çalışmak zorunda oldukları içindir.
Gelir dağılımındaki adaletsizlik önce insanların suratlarına, derilerine
yansır.
Sonra psikolojilerine ve kişiliklerine.
Kimileri sürekli yanar, ama keyiften, moda ya da zenginlikten dolayı değil,
fakirlikten dolayı…
NEDEN ADAY OLUYORLAR
2024 yerel seçimleri 31 Mart 2024 Pazar günü yapılacak, Seçimlerde; 61 Milyon 400 Bin kişi oy kullanacak. Ve bu seçimlerde 1393 belediye...
-
Mahallenin ‘en yakışıklı’ abilerinden biriydi. Hadi ‘en yakışıklı’sı olmasa da ‘en karizmatik’ abilerinden biri olduğu kesindi. Ö...
-
K.Çekmece daha önce Bakırköy Belediyesi'ne bağlıydı. Daha sonra Belediye olarak seçimlere gitti. Ve Ertuğrul Tığlay solcu ilk Belediye...
-
1999 yılında Flash TV'nin Taksim'deki stüdyosundayız. Arif Şentürk'ün programına konuk olacağız. Program konukları; Şair olara...