24 Kasım 2018 Cumartesi

ZÜBÜK BELEDİYE BAŞKAN ADAYLARI

Meslek nedir?
Türk Dil Kurumu’na göre;
Meslek; ‘Belli bir eğitim ile kazanılan sistemli bilgi ve becerilere dayalı, insanlara yararlı mal üretmek, hizmet vermek ve karşılığında para kazanmak için yapılan, kuralları belirlenmiş iş’ demektir.
Meslek kelimesinin kökeni ise;  Arapça’dır.

Meslek sahibi olmak için illa belli bir okuldan mezun olmak gerekmez. Usta – Çırak ilişkisi veya dışarıdan belli bir program, kurs ve özel eğitim alınarak da insanlar meslek ve iş sahibi olabilirler.

Bu anlamda insanlar  ikiye ayrılır.
Birincisi mesleğini – işini iyi yapan insanlar,
İkincisi mesleğini – işini kötü yapan insanlar.

Kendi konusuyla ilgili belli bir eğitim almış veya iyi bir ustanın yanında, çırak, kalfa sürecinden geçerek işini öğrenmiş ve de mesleğini  iyi yapan kişilere ise halk arasında ‘uzman’ derler.

Vaktiyle Rahmetli Çetin Altan bu konunun önemine dikkat çekerek ;’Türkiye mesleksiz insanlar cennetidir. Oysa gelişmiş ülkelerde herkesin bir mesleği vardır’ demiştir.
Belki de bu yüzden Ülkemizde en çok duyduğumuz söz; ‘Ne iş olursa yaparım abi’ dir.
Oysa gerçekte herkes her işi hem yaratılış olarak, hem yetenek olarak hem de alabileceği eğitim olarak yapamaz.

Örneğin;
Herkes beyin ameliyatı yapamaz.
Ya da herkes elbise de dikemez.

Dedik ya;
İşi – gücü olmayan, bir baltaya sap olamamış, belli bir konuda kendini ispatlayamamış, usta olamamış kişilerin işidir her işi yapmak.
Dahası yaptığını zannetmek.

Berber dükkanı mı açacaksın?
Hemen ‘Usta’ olduğuna dair resmi belge – diploma isterler.
Şoförlük mü yapacaksın?
Hemen ehliyetini sorarlar.
Avukatlık mı yapacaksın?
Hemen diplomanı sorarlar.

Amma velakin;
Belediye Başkanı olmak istersen ne ustalık belgesi, ne ehliyet ne de diploma sorarlar.
Gider başvurunu yapar, gerekli alavere dalevere bağlantılarını kurar, yatar pusuya beklersin.

Bir de belli bir mesleği olup da Belediye Başkanı olmak isteyenler var:
Örneğin kişi Öğretmen, Ama Belediye Başkanı olmak için tırmalıyor,
Örneğin kişi Avukat, Ama Belediye Başkanı olmak için tırmalıyor,
Örneğin kişi Doktor, Ama Belediye Başkanı olmak için tırmalıyor.

Neden?
Çünkü, Aslında iyi bir Öğretmen, iyi bir Avukat ya da iyi bir Doktor değil de o yüzden.
‘Kardeşim senin gül gibi mesleğin var, ne yapacaksın Belediye Başkanlığında?’ diye sor bakalım;
‘Ben halka hizmet edeceğim’ deyip sallayacak!
 Meğer iyi bir mesleğin var, meğer mesleğinde bu kadar başarılısın. Bildiğin işi yaparak insanlara hizmet etsene…

İşin aslı ney biliyor musun?
Bu adamlar aslında yaptıkları işi tam anlamıyla bilmeyen, onun – bunun desteğiyle bir yerlere gelmiş hikayeden tipler.
Dertleri de ne halka ne de Hakka hizmet.

Bütün dertleri kedilerine bir etiket yapmak, yaşadıkları ve özünde dibine kadar hissettikleri aşağılık komplekslerini  bu konumla maskelemek ve tüyü yetmemiş yetimin hakkını yemek.
Yani;
Varolan ‘Malı götürme sistemi’nden  yararlanarak milletin sırtına binip, hırsızlık yapmak.

Bu tür adamların yarattığı İlçelere,  Şehirlere  bir bak.
Nefes alamazsın.
Nefes alabiliyor musun?






21 Kasım 2018 Çarşamba

MUHALEFET İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ'Nİ KAZANMAK İSTEMİYOR

İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener 24 Haziran seçimlerinde Muharrem İnce'nin 'Cumhurbaşkanı olursam Akşener ve Demirtaş'ı yardımcım yapacağım' sözünü bugün 21 Kasım 2018 günü eleştirdi.

Yani aşağı - yukarı 6 ay sonra, yeni mi aklınıza geldi Sayın Akşener?

Peki bu söz ne anlama geliyor?
Bu söz açıkça; 'Muharrem İnce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olmasın' demek.

Peki Muharrem İnce dışında kim aday olursa İstanbul'u kazanabilir?
Hiç kimse.

Kim kazanır o zaman?
Akp !

Sürekli diyoruz ya;
Akp'nin bir şey yapmasına gerek yok; Böyle muhalefet varken zaten sürekli kazanmaya devam edecektir.

Haaa;
31 Mart Yerel Seçimlerinden sonra Ekonomik Kriz zirve yapar Bahçeli ve Erdoğan'ın arası iyice açılır ve Erdoğan kendine ortak olarak İyi Parti'yi alırsa ve de Bahçeli yine bir 'Erken Seçim' isterse şaşırır mıyız?

Hayır, olabilir.

Amma velakin;
Muhalefet İstanbul'u Muharrem İnce dışında hiç kimseyle kazanamaz...Bu da böyle biline...
Ekmelledin'i aday gösterip Erdoğan'ı Cumhurbaşkanı seçtiren Sayın Kılıçdaroğlu sanırım bugün Sayın Akşener'in açıklamasına en çok sevinen kişi olmuştur.




Haber Kaynak; https://www.yeniakit.com.tr/haber/meral-aksener-muharrem-inceye-kizdi-548067.html



15 Kasım 2018 Perşembe

DSP İstanbul İl Başkanı Çiğdem Mercan; KENDİ ADAYLARIMIZLA SEÇİMLERE GİRECEĞİZ…

DSP İstanbul İl Başkanı Çiğdem Mercan;
‘Bizim için önemli olan Rahmetli Genel Başkanımız Sayın Bülent Ecevit’in ideolojisinin iktidar olmasıdır.

KENDİ ADAYLARIMIZLA SEÇİMLERE GİRECEĞİZ…

DSP İstanbul İl Başkanı Çiğdem Mercan Demokratik Sol Parti’nin İstanbul Büyük şehir Belediye Başkanlığı ve İlçe Belediye Başkanlıkları seçimlerine kendi adayları le gireceklerini belirterek;

‘Partimiz her geçen gün daha da güçlenerek önümüzdeki yerel seçimlere hazırlanıyor. Başta İstanbul Büyükşehir Belediye  Başkanlığı olmak üzere İstanbul’un tüm İlçelerinde kendi adaylarımızla seçimlere gireceğiz.
 
Amacımız yerel yönetimlerde Rahmetli Genel Başkanımız Sayın Bülent Ecevit’in ideolojisini iktidara taşımaktır. Bizim için aslolan adayın kimliğinden ziyade Ecevit İdeoloji’sinin hayata geçirilmesidir’ dedi.

Partilerine, Belediye Başkan Aday adaylığı ve Meclis Üyeliği Aday Adaylığı başvurularının devam ettiğini belirten Mercan;  ‘Yetkili kurullarımız halkımızın tercih edeceği, toplum tarafından sevilen, sayılan, yetkin, Ecevit İdeolojisi’ni belirlemiş adaylarımız ile önümüzdeki yerel seçimlerde belli bir başarıyı yakalayacağız’ dedi.

BEN ADAY OLMAYACAĞIM…

23 yıldır Demokratik Sol Parti içerisinde yer alan Çiğdem Mercan; İngilizce, Almanca  ve İtalyanca biliyor.
10 yıl K.Çekmece İlçe Başkanlığı yapan Çiğdem Mercan,  2.5 yıldır da İstanbul İl Başkanlığı görevini yürütüyor.

Çiğdem Mercan bu görevlerinin yanısıra;  DSP İstanbul İl Genel Meclis Üyeliği, Avrupa Konseyi Yerel Bölgesel Yönetimler Türk Delegasyon Üyeliği,  Avrupa Konseyi Sosyalist Grup Üyeliği ile ‘En Genç Komite Başkanlığı’ sıfatı ile Avrupa Konseyini Dünyanın çeşitli  Platformlarında  temsil etmiştir.

Öğretmen olmasının yanısıra, Bilgisayar Programcısı ve Yeminli Tercüman olan Çiğdem Mercan kendisinin şu an İstanbul İl Başkanlığı görevini sürdürdüğünü belirterek yerel seçimlerde aday olmayacağını da sözlerine ekledi.

Mercan; 2017 yılında Kadınları Yaşatma Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği tarafından (KDH) tarafından ‘Yılın Kadın Siyasetçisi’ seçilmişti.




12 Kasım 2018 Pazartesi

'MÜSLÜM BABA'YA SOSYO - POLİTİK BİR BAKIŞ


Neymiş efendim?
'Müslüm Güses'in hayatı çok zormuş, çok acılarla geçmiş...Senin hayatın çok mu kolay geçiyor?

Şimdi Moda Müslüm Gürses'in hayatının anlatıldığı 'Müslüm' filmi ve  Müslüm Gürses hayranlığı.
Peki 'Müslüm Baba'ya hiç bu açıdan baktınız mı?
Yakında...




TANITIM 2
YAKINDA 2...
Neymiş Efendim?
Müslüm Gürses sürekli garibanların, ezilenlerin şarkılarını söylemiş...
İyi de kardeşim, Müslüm Gürses ne zaman garibanlara bu sömürü düzeninden nasıl kurtulacakları hakkında tek laf etmiş?
Yoksa bu düzen devam etsin diye tüm acıları, sabretmeye, kadere, kısmete mi bağlamış?
Peki ya kendisi? Nasıl olmuş da çukurun dibinden en üste gelerek malı bulmuş ve krallar gibi yaşamış?...
Yakında...


GÜNCELLEME
16.11.2018
ÖNCE BURADA OKURSUN...
Müslüm Gürses'le ilgili yazdığım yazılara tepki gösterip, olayı anlamayanlar...
Bakın Soner Yalçın da ancak bugün yakalamış olayı.
Beğen ya da beğenme...İşine gelsin ya da gelmesin;
Gündemi önce burada okursun.


7 Kasım 2018 Çarşamba

KALİTE NEDİR?

Türk toplumu göçebedir.
Anadolu’ya yerleşene kadar pek çok coğrayada dolaşıp durmuştur.
Bugün de hala dolaşmayı severiz.
Baktın gidecek bir yer bulamadık mı, çat kapı karşı komşuya gideriz.

Göçer, yardımsever, neşeli, hareketli, sıcak kanlı insanların coğrayasıdır bizim topraklar.
Akıllı, zeki ve de çalışkandır bizim insanımız aynı zamanda.

Her ne kadar darbeler, siyasi- ekonomik  krizler yaşasa da zenginleşmeyi de başarabilmiştir.
Örneğin; Bugün şehirlerde yaşayan hemen herkesin evinde en az İki adet  Telefon, İnternet, Bir araba, TV, Buzdolabı, Bilgisayar, Doğalgaz vs. bulmak mümkündür.
Hatta çok kişi kısa zamanda ev sahibi olmayı dahi başarabilmiştir.

Fakat toplumumuzun kaçırdığı önemli bir nokta vardır, O da ‘Kalite’ meselesidir.
Maalesef toplumumuz kaliteyi, Kullandığı telefonda, bindiği arabada, giydiği elbisede aramakta ve orada bulacağını zannetmektedir.
Oysa kalite dediğin şey bir bütündür.


Örneğin çok lüks bir araba alıp, kalitesini yükselttiğini zanneden bir kişi dişlerini fırçalamaz.
Ya da yazın tatile Güney’e gider fakat say desen Üç tane yazar adı söyleyemez.
Trafikte yol vermez, İki lafının birinde küfür eder, başkalarının karısı – kızını ‘yollu’ zanneder ama kendi bacısına bakılınca adam kesmeye kalkar…

Kendi ev tuvaletini temiz tutar ve fakat girdiği hastane, otel, genel tuvaletleri temizlemeden bırakıp gider…
Kısaca; Maddi olarak kaliteli ama kişisel içerik olarak kalitesizdir.
Bu yüzden akşama kadar abuk-sabuk tv programlarını izler, Sabaha kadar her kanalda sürekli yalan söyleyen adamları dinler ve o yalanlara inanır.
Kişisel çıkarları için tepki koyar ama kamusal fayda için tepki göstermez.
Çoğunlukla haklının değil, güçlünün yanındadır.
Ağzında dini kelimeler dolaşsa da aslında para ve güce tapar.

Dedik ya;
Maddi olarak kaliteli ama kişisel içerik olarak kalitesizdir.
Peki neden böyledir?
Sanırım ve de galiba toplumumuzun asıl sorunu eğitimdir.
Çünkü Osmanlı Devletinden bizlere kalan en önemli yük eğitimsiz insanlardı.
Çünkü; Osmanlı İmparatorluğunda Padişahlar olağanüstü eğitim almış olmalarına rağmen maalesef halk büyük bir cahillik içerisinde bırakılmışlardır.
Bu yüzden; Osmanlı İmparatorluğunda neredeyse toplumun sadece yüzde 3’ü veya 5’i okuma yazma biliyordu.
Maalesef ardından gelen Cumhuriyet de bu sorunu çözebilmiş değildir.

İşte bu yüzden Uluslararası alanda yeteri sayıda sanatçı, bilim insanı, icat, imalatımız yoktur.

Bizler başkasının icat ettiği alet ve teknolojileri alarak kaliteyi arttırdığımızı zannediyoruz.
Oysa bu yanlış.
Aslolan; Toplam insan kalitesinin ne olduğudur.
Şayet; Toplam insan kalitesi’ni arttırabilirsek gerçek anlamda kaliteyi yakalamış olacağız.
Başka türlüsü ‘Havanda su dövmektir’.
Yeter artık bu kadar havanda su dövmekten usanmadınız mı?






3 Kasım 2018 Cumartesi

ÇATIKKAŞ BOMBA GİBİ GELDİ

Deprem felaketi sonrasında Belediyenin büyük eksikliği olarak görülen ve meclis gündemine getirilen Avcılar Belediyesi'nin basın eksikliği Mustafa Çatıkkaş'la giderildi.

Yaklaşık olarak 2 gündür Belediyenin basın danışmanlığı görevini sürdürüen Çatıkkaş bu süre içerisinde yerel basına verdiği destekle takdir topladı.

İlk önce 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ilanında basına bir bütçe çıkarmayı başaran Çatıkkaş, Basına verdiği haberlerle de Belediyenin büyük bir açığını kapattı.

Dileriz Sayın Çatıkkaş yerel basına bu şekilde desteğini sürdürür.
Belediyenin gelişmesini ve Avcılar'ın örnek bir İlçe olduğunu büyük bir güç olan yerel basınla duyurur.

Hürbakış Gazetesi
Emin Beyaz / Beyaz Gölge
4 Kasım 1999 / Perşembe


28 Ekim 2018 Pazar

YAZ DOSTUM, SARI ÇİZMELİ MEHMET AĞA BİRGÜN ÖDER HESABI

Barış Manço, 2 Ocak 1943 yılında İstanbul’da doğdu.
İsmail Hakkı Bey ile Rikkat Uyanık Hanım’ın İkinci evladıdır.
Barış Manço’nun ağabeyinin adı; Savaş’tır.
2. Dünya Savaşı yıllarında doğan Barış Manço’nun ailesi; ‘Yeter artık dünyaya barış gelsin’ diyerek bu ismi kendisine uygun görmüşlerdir.
Barış Manço’nun iddiasına göre kendisi Türkiye’de ‘Barış’ adını alan ilk kişidir.

Barış Manço  uzun saçları ve Anadolu Rock tarzında söylediği şarkılar ile dikkatleri üzerine  çeker ve yavaş yavaş tanınmaya başlar.
Ve henüz Galatasaray Lisesi’nde öğrenci iken arkadaşlarıyla birlikte ‘Kafadarlar’ isimli müzik grubunu kurar.

Pek çok değerli şarkıya imza atan Barış Manço yaklaşık olarak 150 ülke gezmiş ve Türkiye’nin bazı ülkeler ile arasındaki kültürel ilişkilerin güçlenmesini sağlamıştır.

Çok sevilen şarkısı ‘Gülpembe’yi  1957 yılında kaybettiği Babaannesine yazan Barış Manço şarkılarında gündelik bir dil kullanmıştır.
Özellikle çocukların çok sevdiği ‘Arkadaşım Eşek’  gibi şarkılarla adeta minik hayranlarının sevgilisi olmuştur.
Arkasında pek çok değerli eser bırakan Barış Manço 1 Şubat 1999 yılında vefat etmiştir.
Barış Manço’nun bir başka değerli eseri de ‘Sarı Çizmeli Mehmet Ağa’ adlı şarkısıdır.
‘Yaz dostum yoksul görsen besle kaymak bal ile
Yaz dostum garipleri giydir ipek şal ile
Yaz dostum öksüz görsen sar kanadın kolunu
Yaz dostum kimse göçmez bu dünyadan mal ile

Yaz tahtaya bir daha tut defteri kitabı
Sarı çizmeli Mehmet ağa bir gün öder hesabı…’

Şarkıda öne çıkan bölüm;
‘Sarı çizmeli Mehmet ağa bir gün öder hesabı…’ bölümüdür.

Şarkı bugün dahi geçerliliğini korumaktadır.
Hükümet yok saysa da Ülke’de ciddi bir ekonomik kriz vardır.
Bu yüzden;
Dolar fırlamış, Elektirk, Su, Doğalgaz, Benzin, Elma, Armut, Atlet, Don fiyatları artmıştır.
Büyük firmalar ‘Konkordato’ ilan etmiş, Küçük esnaf kepenk kapatmıştır.

Sade vatandaş ise ya bakkala yazdırmaya başlamış ya da kredi kartına yüklenmeye başlamıştır.
Köylüsünden, İşadamlarına ve hatta ev kadınına, ve dahi öğrencilere kadar yavaş yavaş ekonomik krizin pençesi altına girmeye başlamıştır.

Söylenen sözlere inanma; Ekonomik krizin asıl nedeni ne Rahip’in tutuklanması ne de Trump’ın attığı twittlerdir.
Asıl sorun siyasidir.

Bu nedenle krizlerin sonu gelmiyor.
Bugün ‘Rahip sorunu ‘ ise yarın ‘Andımız’ oluyor.
Sonraki gün kimbilir ne olacak?

Hadi hükümet her soruna bir bahane bularak günü kurtarıyor ama ya bizler ne yapacağız?
Hangi faturayı hangi parayla ödeyeceğiz?

Ya Bakkal; ‘Artık yazacak gücüm kalmadı. Para peşin. Ne kadar ekmek o kadar köfte derse ne olacak?
Ya da bankalar verdikleri kredi kartlarını iptal ederse ne olacak?
Bu karda kışta sokakta mı yatacağız, elektriksiz mi, susuz mu kalacağız?

Dedik ya; Sorun siyasi.
Çözün artık şu sorunları , Bardak doluyor…






NEDEN ADAY OLUYORLAR

  2024 yerel seçimleri 31 Mart 2024 Pazar günü yapılacak, Seçimlerde; 61 Milyon 400 Bin kişi oy kullanacak. Ve bu seçimlerde 1393 belediye...