1999 yılında Flash TV'nin Taksim'deki stüdyosundayız.
Arif Şentürk'ün programına konuk olacağız.
Program konukları; Şair olarak Ben ve İki kadın şarkıcı Serdem Çoşkun ile İntizar.
Çekimlerin başlamasını beklerken birden odaya kısa boylu, yağlı saçlı, kötü giyimli, pek de güzel olmayan bir kız girdi.
Etrafa şöyle bir bakınıp, hızla dışarı çıktı.
- Bu kız kim diye sorduğum da;
- Adı, İntizar dediler, Şarkıcı...
İntizar'la ilgili ilk izlenimim hoş değildi.
'Soğuk, bakımsız ve çirkin' olarak kaldı aklımda.
Şarkıcı Serdem Çoşkun ve Bizim yanımızdaki 3 kız da İntizar'dan kat kat güzeldi.
Sonraki zamanlarda İntizar yaptığı müziklerle hem daha çok tanındı hem daha çok popüler oldu hem de yaptırdığı operasyonlarla daha güzel bir kadın.
Benimse O'nun hakkındaki düşüncelerim değişmedi.
Ne ses tonun beğendim, ne yaptığı müziği beğendim ne de kadın olarak hoş buldum.
Ve sene; 2018, Aradan 19 yıl geçti.
İntizar şimdi yine gündemde.
Bu sefer Mustafa Ceceli tarafından gündeme getirildi.
İddiaya göre;
İntizar Mustafa Ceceli'nin ayrıldığı eşiyle uygunsuz bir şekilde birlikte oluyormuş ve Mustafa Ceceli de mahkemeye bu görüntüleri kanıt olarak sunmuş.
Yani; İntizar 'Lezbiyen' çıktı.
Bu İntizar'ın seçimi, bizi ilgilendirmez. Konunun gerçekliği de tam olarak bilinmiyor.
Ancak;
Mustafa Ceceli'nin kendi karısına kumpas kurup, özel hayatını çektirmesi ve bunu kamuoyu ile paylaşması ne kadar ahlaki bir durum düşünmek gerek.
Ki; Mustafa Ceceli dindar Akp'ye yakın olan, programlarında şarkılarının yanısıra ilahiler de söyleyen bir tip.
Ama; Çocuğunun annesine kumpas kurup, özel görüntülerini çektirecek kadar da aşağılık birisi...
Adnan Oktar'la bir benzerliği var farkettiniz mi?
Fetö de insanların özel hayatlarını görüntülere çekip şantaj yapıyordu, Adnan Hoca da...Şimdi de Mustafa Ceceli bir anlamda aynı şeyi yapıyor.
Ceceli bunu neden yapıyor, Hesapta çocuğunun velayetini almak için yapıyormuş.
Sanat mı şimdi bu, sanatçı mı şimdi bu?
Dinimizi kullananların bu kadar ahlaksız olması ne derin bir acı.
Son dönemde;
'İmam Hatip öğrencileri arasında Atesit olanların sayısı artıyor' diyorlar ya;
Önce dinimizi kullananlara bir bakın;
Fetö, Adnan Hoca ve Mustafa Ceceli...
Çok şey anlatmıyor mu?
15 Temmuz 2018 Pazar
11 Temmuz 2018 Çarşamba
MASAL DİNLEMEK ZOR
‘Adını dağlara yazdım yârim
Buğulu camlara kazdım
Kışın masal dinlemek zor yârim
Hem ağladım, hem anlattım’…
Bu güzel şarkının belki de en etkili yeri;
‘Kışın masal dinlemek zor’ yazan bölümüdür.
Ve fakat, Sadece ‘Kış’ın masal dinlemek’ mi zor?
Çocukluk dışında ‘Masal dinlemek’ her zaman zor.
Örneğin;
‘Ülkede demokrasi var’ derlerse bu bir masaldır ve dinlemesi zordur.
‘Ülkede İnsan Hakları var’ derlerse bu bir masaldır ve dinlemesi zordur.
‘Ülkede Hayvan Hakları var’ derlerse bu bir masaldır ve dinlemesi zordur.
‘Ülkede Çocuk Hakları var’ derlerse bu bir masaldır ve dinlemesi zordur.
‘Ülkede Kadın Hakları var’ derlerse bu bir masaldır ve dinlemesi zordur.
‘Ülkede Huzur var’ derlerse bu da bir masaldır ve dinlemesi zordur.
Bakınız;
Son olarak yaşanan ‘Tren Kazası’ndan tutun da eli ayağı kesilen yavru köpek olayına, kaybolan dünyalar güzeli çocuk Leyla’nın başına gelenlere kadar, Neler oluyor, neler?
Her gün bir travma, her gün toplumu geren, şoke eden, kafasını ve psikolojisini allak – bullak eden bir olay yaşanıyor.
Kışın masal dinlemek zor yârim
Hem ağladım, hem anlattım’…
Bu güzel şarkının belki de en etkili yeri;
‘Kışın masal dinlemek zor’ yazan bölümüdür.
Ve fakat, Sadece ‘Kış’ın masal dinlemek’ mi zor?
Çocukluk dışında ‘Masal dinlemek’ her zaman zor.
Örneğin;
‘Ülkede demokrasi var’ derlerse bu bir masaldır ve dinlemesi zordur.
‘Ülkede İnsan Hakları var’ derlerse bu bir masaldır ve dinlemesi zordur.
‘Ülkede Hayvan Hakları var’ derlerse bu bir masaldır ve dinlemesi zordur.
‘Ülkede Çocuk Hakları var’ derlerse bu bir masaldır ve dinlemesi zordur.
‘Ülkede Kadın Hakları var’ derlerse bu bir masaldır ve dinlemesi zordur.
‘Ülkede Huzur var’ derlerse bu da bir masaldır ve dinlemesi zordur.
Bakınız;
Son olarak yaşanan ‘Tren Kazası’ndan tutun da eli ayağı kesilen yavru köpek olayına, kaybolan dünyalar güzeli çocuk Leyla’nın başına gelenlere kadar, Neler oluyor, neler?
Her gün bir travma, her gün toplumu geren, şoke eden, kafasını ve psikolojisini allak – bullak eden bir olay yaşanıyor.
Çarşamba günü kamuoyunda ‘Adnan Hoca’ diye bilinen bir adam
ve tarikatına operasyon düzenlendi.
Suçlamalar korkunç.
İddialara göre; Adnan Hocacılar çocuk ve kadına tecavüzünden, rüşvet, evrakta sahtecilik, askeri ajanlık konusuna kadar pek çok konuda suçlanıyor.
Gerçek buyken, bu adam topluma sözde ‘İslam’ı anlatıyor, ‘Kominizm’ ile mücadele ediyor ve yine sözde ‘Darwin Teorileri’ni yıkıyordu.
Ki, aynı kişi daha önce ‘Harun Yahya’ mahlasıyla kitaplar yazıp bedava dağıtıyor ve ‘Müslümanlık için mücadele ediyor’du.
15 Temmuz Gecesi ülkeyi kana bulayanlar dinci çıktı.
Çoluk çocuğa tecavüz eden, hırsızlık yapan, ajanlık yapanlar dinci çıktı.
Valla kimse kusura bakmasın ama Solcularda bu kadar pislik bulamazsınız.
Bizler elbette; Dinimizin bu soytarılarla bir alakası olmadığını biliyoruz.
Yolumuz; Yüce Yaradan’ın yoludur, Kuran- ı Kerim’in yoludur, Hz. Muhammed Mustafa (SAV)’in yoludur.
Aradaki herkes hikayedir, masaldır, üç kağıttır.
Dileyen dilediği taşı kaldırsın bakalım, altından ne çıkacak?
Bak kaldırdıkları taşların altından neler çıkıyor?
Ve fakat;
Dinimizi kullanan bu takıma toplumumuz neden bu kadar inanıyor bunu anlamak da zor.
Başta da işaret ettik ya;
‘Kışın masal dinlemek de zor’
‘Bu dincilere inanmak da zor’…
Bıktık artık bu kirli gündemden, biz yine şarkıya dönelim;
…Özledim, gitme deseydin
Bırakma, etme deseydin
Şimdi ardıma bakmazdım yârim
Elini tutabilseydim’…
Şu günlerde sanata sarıl…
Şarkıya, türküye, şiire, romana, öyküye, sinemaya, tiyatroya, fotoğrafa filan…
Sıkma canını, rahat ol, yazın tadını çıkar.
‘Enseyi karartma’,
Biz kazanacağız.
Aşk kazanacak.
Suçlamalar korkunç.
İddialara göre; Adnan Hocacılar çocuk ve kadına tecavüzünden, rüşvet, evrakta sahtecilik, askeri ajanlık konusuna kadar pek çok konuda suçlanıyor.
Gerçek buyken, bu adam topluma sözde ‘İslam’ı anlatıyor, ‘Kominizm’ ile mücadele ediyor ve yine sözde ‘Darwin Teorileri’ni yıkıyordu.
Ki, aynı kişi daha önce ‘Harun Yahya’ mahlasıyla kitaplar yazıp bedava dağıtıyor ve ‘Müslümanlık için mücadele ediyor’du.
15 Temmuz Gecesi ülkeyi kana bulayanlar dinci çıktı.
Çoluk çocuğa tecavüz eden, hırsızlık yapan, ajanlık yapanlar dinci çıktı.
Valla kimse kusura bakmasın ama Solcularda bu kadar pislik bulamazsınız.
Bizler elbette; Dinimizin bu soytarılarla bir alakası olmadığını biliyoruz.
Yolumuz; Yüce Yaradan’ın yoludur, Kuran- ı Kerim’in yoludur, Hz. Muhammed Mustafa (SAV)’in yoludur.
Aradaki herkes hikayedir, masaldır, üç kağıttır.
Dileyen dilediği taşı kaldırsın bakalım, altından ne çıkacak?
Bak kaldırdıkları taşların altından neler çıkıyor?
Ve fakat;
Dinimizi kullanan bu takıma toplumumuz neden bu kadar inanıyor bunu anlamak da zor.
Başta da işaret ettik ya;
‘Kışın masal dinlemek de zor’
‘Bu dincilere inanmak da zor’…
Bıktık artık bu kirli gündemden, biz yine şarkıya dönelim;
…Özledim, gitme deseydin
Bırakma, etme deseydin
Şimdi ardıma bakmazdım yârim
Elini tutabilseydim’…
Şu günlerde sanata sarıl…
Şarkıya, türküye, şiire, romana, öyküye, sinemaya, tiyatroya, fotoğrafa filan…
Sıkma canını, rahat ol, yazın tadını çıkar.
‘Enseyi karartma’,
Biz kazanacağız.
Aşk kazanacak.
5 Temmuz 2018 Perşembe
KILIÇDAROĞLU MU, İNCE Mİ?
Kemal Kılıçdaroğlu:
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 17 Aralık 1948 yılında Tunceli'de doğdu.
Ankara İktisadi ve İdari Bilimler Bölümü'nden mezun oldu.
1999 Senesinde SSK Genel Müdürlüğü'nden emekli oldu.
10 Mayıs 2010 yılında Eski Genel Başkan Deniz Baykal'a kaset kumpası kuruldu, Baykal istifa etti ve Kemal Kılıçdaroğlu yapılan Olağan Kurultay'da 1249 delegenin 1200'nün oyunu alarak Genel Başkan oldu.
Kemal Kılıçdaroğlu girdiği hiç bir seçimi kazanamadı.
Muharrem İnce:
Muharrem İnce 4 Mayıs 1968 yılında Yalova'da doğdu.
Bursa Uludağ Üniversitesi Fizik - Kimya Öğretmenliği Bölümü mezunudur.
2002 yılında Yalova Milletvekili olarak TBMM'ye girdi. Mecliste çeşitli görevler yaptı.
Son olarak CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı olarak seçime girdi, Seçimi kazanamadı ancak partisinden çok daha fazla oy aldı.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra gündeme şu soru geldi;
Kılıçdaroğlu mu, İnce mi Genel Başkan olsun?
Kılıçdaroğlu mu, İnce mi?
- Kılıçdaroğlu genel başkanlık yaptığı sürece hiç bir seçimi kazanamadı.
- Bahçeli'nin aklına uyup, Erdoğan'a karşı hiç kimsenin tanımadığı Ekmelledin'i aday göstererek seçimi kaybetti ve büyük tepki aldı.
- Bizim için ÖNEMLİ OLMASA DA Alevidir ve kendisi hakkında bu özelliği ciddi anlamda anti-propaganda nedenidir.
- Bürokrat olduğu için 'Halk ağzı' kullanmakta zorlanmakta ve halkın ilgisini çekmekte zorlanmaktadır.
- Son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Abdullah Gül'ün aday olmasını istemiş ve yine tepki çekmiştir.
- Kişi olarak son derece saygın olmasına rağmen 'Politik' olarak yıpranmıştır.
Muharrem İnce yaptığı seçim mitinglerinde halkın nabzını çok iyi yakalamış, sempatik tavırları, zekası, espri anlayışı ve olumlu politik davranışları ile ön plana çıkmayı başarmıştır.
Öte yandan kullandığı dil 'Halk dili'dir ve seçmenler tarafından beğenilmektedir.
Ve Muharrem İnce Bizim için ÖNEMLİ OLMASA DA Sünni'dir ve bazı çevrelerin anti-propaganda yapmasının engelleyecektir.
Sonuçta;
CHP yoluna Muharrem İnce ile devam etmek zorundadır.
Bu tercih CHP'yi iktidar yapar mı, yapmaz mı bilinmez ama partiyi daha yukarılara taşıyacağı muhakkaktır.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 17 Aralık 1948 yılında Tunceli'de doğdu.
Ankara İktisadi ve İdari Bilimler Bölümü'nden mezun oldu.
1999 Senesinde SSK Genel Müdürlüğü'nden emekli oldu.
10 Mayıs 2010 yılında Eski Genel Başkan Deniz Baykal'a kaset kumpası kuruldu, Baykal istifa etti ve Kemal Kılıçdaroğlu yapılan Olağan Kurultay'da 1249 delegenin 1200'nün oyunu alarak Genel Başkan oldu.
Kemal Kılıçdaroğlu girdiği hiç bir seçimi kazanamadı.
Muharrem İnce:
Muharrem İnce 4 Mayıs 1968 yılında Yalova'da doğdu.
Bursa Uludağ Üniversitesi Fizik - Kimya Öğretmenliği Bölümü mezunudur.
2002 yılında Yalova Milletvekili olarak TBMM'ye girdi. Mecliste çeşitli görevler yaptı.
Son olarak CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı olarak seçime girdi, Seçimi kazanamadı ancak partisinden çok daha fazla oy aldı.
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra gündeme şu soru geldi;
Kılıçdaroğlu mu, İnce mi Genel Başkan olsun?
Kılıçdaroğlu mu, İnce mi?
- Kılıçdaroğlu genel başkanlık yaptığı sürece hiç bir seçimi kazanamadı.
- Bahçeli'nin aklına uyup, Erdoğan'a karşı hiç kimsenin tanımadığı Ekmelledin'i aday göstererek seçimi kaybetti ve büyük tepki aldı.
- Bizim için ÖNEMLİ OLMASA DA Alevidir ve kendisi hakkında bu özelliği ciddi anlamda anti-propaganda nedenidir.
- Bürokrat olduğu için 'Halk ağzı' kullanmakta zorlanmakta ve halkın ilgisini çekmekte zorlanmaktadır.
- Son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Abdullah Gül'ün aday olmasını istemiş ve yine tepki çekmiştir.
- Kişi olarak son derece saygın olmasına rağmen 'Politik' olarak yıpranmıştır.
Muharrem İnce yaptığı seçim mitinglerinde halkın nabzını çok iyi yakalamış, sempatik tavırları, zekası, espri anlayışı ve olumlu politik davranışları ile ön plana çıkmayı başarmıştır.
Öte yandan kullandığı dil 'Halk dili'dir ve seçmenler tarafından beğenilmektedir.
Ve Muharrem İnce Bizim için ÖNEMLİ OLMASA DA Sünni'dir ve bazı çevrelerin anti-propaganda yapmasının engelleyecektir.
Sonuçta;
CHP yoluna Muharrem İnce ile devam etmek zorundadır.
Bu tercih CHP'yi iktidar yapar mı, yapmaz mı bilinmez ama partiyi daha yukarılara taşıyacağı muhakkaktır.
29 Haziran 2018 Cuma
İLK DARBE
Liseyi
bitirdiğinde henüz 18 yaşındaydı. Üstelik arkadaşlarının zorlamasıyla sigaraya
da başlamıştı.
Ve utanıyordu her gün annesinden sigara parası istemekten:
Ve utanıyordu her gün annesinden sigara parası istemekten:
'Bu
yaz çalışıp para biriktireyim. Seneye kursa gider üniversite sınavlarına
hazırlanırım. Hem aileme de yük olmam' diye düşünerek arkadaşının tavsiye
ettiği işyerine başvurdu.
-
Tamam, yarın gel başla dediler.
O gece mutluluktan uyuyamadı. Her şey nasıl da kolayca oluvermişti.
Artık kendi parasını kazanabilecek, dilediği kadar sigara alabilecek, kendi çay parasını ödeyebilecek ve kursa da yazılabilecekti.
Artık kendi parasını kazanabilecek, dilediği kadar sigara alabilecek, kendi çay parasını ödeyebilecek ve kursa da yazılabilecekti.
İlk
iş günü güzel geçti.
Akşam erkenden uyuyup, ertesi gün sevinçle iş yerine gitti.
Ama iş yeri kapalıydı.
Akşam erkenden uyuyup, ertesi gün sevinçle iş yerine gitti.
Ama iş yeri kapalıydı.
- Çok erken geldim galiba. Birazdan açılır nasıl olsa diye beklemeye başladı.
Ama
saatler geçmesine rağmen kimse gelmedi.
Son sigarasını bitirdiğinde artık ne dayanacak gücü, ne de sabrı kalmıştı.
Son sigarasını bitirdiğinde artık ne dayanacak gücü, ne de sabrı kalmıştı.
Gidip
bir esnafa;
- Yan taraf ne zaman açılır, bilginiz var mı? diye sordu.
Esnaf;
- Batakçıdır onlar. Dün akşam üç - beş parça eşya toplayıp kaçtılar. Piyasaya da bayağı borç takmışlar. Bir daha gelmezler dedi.
- Yan taraf ne zaman açılır, bilginiz var mı? diye sordu.
Esnaf;
- Batakçıdır onlar. Dün akşam üç - beş parça eşya toplayıp kaçtılar. Piyasaya da bayağı borç takmışlar. Bir daha gelmezler dedi.
Yıkıldı
genç adam. Ne yakacak bir sigarası ne de eve dönmek için yol parası vardı
cebinde.
Yürüdü
gitti umutsuzluğa doğru.
Bu
ülkenin çocuklarının önce umutlarını, sonra geleceklerini, aşklarını ve yaşama
sevincini çaldınız.
Ahh ne acı çocuğu
olanlara...
27 Haziran 2018 Çarşamba
DOLU'YU BEKLERKEN
Meteorolj
uyardı; ‘İstanbul’da şiddetli yağış, şimşek olacak. Ayrıca çok büyük dolu
yağacak, akıllı olun, dikkat edin’ dedi.
Bu uyarının üstüne belediyeler boş durur mu, yapamadıkları alt yapı sorunları ortaya çıkmasın diye bastılar propagandayı; ‘Fena yağış olacak. Portakal büyüklüğünde dolu yağacak. Sel olabilir, ev ve dükkanlarınız su altında kalabilir, Dikkatli olun’.
Bu uyarının üstüne belediyeler boş durur mu, yapamadıkları alt yapı sorunları ortaya çıkmasın diye bastılar propagandayı; ‘Fena yağış olacak. Portakal büyüklüğünde dolu yağacak. Sel olabilir, ev ve dükkanlarınız su altında kalabilir, Dikkatli olun’.
Bu ateşten daha önce nasibini alan sigorta şirketleri yine zarar etmemek için yüklendiler telefon mesajlarına; ‘Aman dikkat edin. İstanbul’da hava fena olacak. Arabalarınızı adam gibi koruyun. Arabanızın üstüne ağaç devrilir, kaçak çatı düşer, komşunun balkon çiçek saksıları inerse zararı karşılamayız. Tek kek biz değiliz. Herkes bedelini öder’
TV’ler de sanki vatandaşı düşünüyormuş gibi yapıp aslında reyting kaygısıyla gelen ‘dolu felaketi’ haberlerini gazladı.
Bunun üzerine kapalı otoparkların önünde kuyruklar oluştu, İki saatte tüm kapalı otoparklar doldu.
Neden?
Çünkü hemen hemen hiçbir ev yönetmeliklere göre yapılmamış ve özel otoparkı yoktu.
Belediyeler ve müteahhitler malı götürsün diye değil otopark yapmak bodrum katlarına bile garibanları yerleştirip, kira alıyorlardı.
Yapılan sözde ‘Kentsel dönüşüm’ aslında ‘Malı götürme dönüşümü’ olduğu için sokaklar, caddeler, arabalar ve vatandaşlar iyice çaresiz kaldı.
Kendini çok akıllı sanan bir gerizekalı bir hamle yapıp bu doğal felakete karşı ilk tedbiri aldı.
Ve arabasının üstünü bir battaniye ile kapattı.
Hatta bazıları hangi battaniye ile kapatacaklarını tam olarak bilemediği için hanımıyla bile tartıştı.
Ve hatta bazı yengeler kocalarıyla kavga edip;
‘O Battaniyeyi arabanın üstüne koyamazsın İsmail. Ben onu gelirken çeyizimde getirdim. Git kendi battaniyeni koy. Onu babam almıştı bana’ diyerek cıngar çıkarttı.
Tabii bu arada arabasını ‘Araç kredisi’ ile alıp, borcunu ödemediği halde zengin havasında gezenlerin aslında zengin olmadıkları da anlaşıldı. Çünkü arabalarının üstüne koydukları battaniyeler çok eskiydi.
Yani bir tane yeni battaniyesi bile yoktu!
Bazıları da hemen bir Battaniyeci'ye gidip sıfır bir battaniye alarak arabasının üstüne koydu ve kamuoyuna ‘Bakmayın arabamın eski olduğuna, Aslında ben de zenginim. Para ile imanın kimde olduğu bilinmez’ mesajı vermeye kalktı.
Bazıları da ipin ucunu iyice kaçırıp arabanın üstüne yorgan, yatak, şilte, bez, havlu, yastık, meyve kasası, çatı izolasyon malzemesi, tahta, odun…ne bulduysa koydu.
Çok az bir grup ise; ‘Dünya malı dünyada kalır. Nasıl olsa ben de para var. Yenisini alırım’ ayağında arabasının üstüne hiçbir şey koymadı.
Yetkililerin açıklamasına göre; Saat 17:00’de dolu başlayacaktı.
İstanbul tüm hazırlığını yapmış doluyu bekliyordu.
Ama o saatte hava yavaşça düzelmeye başladı.
Saat: 20:00 gibi İstanbul’da hava iyice düzeldi.
Taa ki ertesi gün, Saat: 09:30 gibi hafif bir yağmur geçişi oldu, o kadar.
Oysa Çanakkale’de sel baskınları oldu,
Oysa Bursa’da sel baskınları oldu.
Peki felaket ve yağış neden İstanbul’u es geçti?
Bunda
ahmakça her yeri betonlaştırma, ormanları yandaşlara peşkeş çekme, doğanın
dengesini bozma gibi etkenler yatıyor olabilir mi?
Doluyu beklerken neler mi öğrendik?
Demek ki; Birkaç yetkili birkaç uyarı yaparsa;
Ve medya bu açıklamayı ateşlerse;
Ve biraz da korku oluşursa;
Tüm İstanbul tarihte görülmemiş bir şekilde arabalarını sarıp sarmalayabiliyormuş.
İşte ‘Toplum mühendisliği’ dedikleri de tamda bu.
Gelişmemiş toplumların algı sistemini tetikleyerek istediğin gibi yönetebilirsin.
Şimdi anladın mı son seçimin sonuçları neden böyle çıktı diye?
Doluyu beklerken neler mi öğrendik?
Demek ki; Birkaç yetkili birkaç uyarı yaparsa;
Ve medya bu açıklamayı ateşlerse;
Ve biraz da korku oluşursa;
Tüm İstanbul tarihte görülmemiş bir şekilde arabalarını sarıp sarmalayabiliyormuş.
İşte ‘Toplum mühendisliği’ dedikleri de tamda bu.
Gelişmemiş toplumların algı sistemini tetikleyerek istediğin gibi yönetebilirsin.
Şimdi anladın mı son seçimin sonuçları neden böyle çıktı diye?
Sahi; Arabaları sağlama aldınız da sokakta yaşayan canları hiç düşündünüz mü, ya birinin başına bir dolu düşüp ölse ya da sakat kalsa ruhunuz duyacak mıydı?
26 Haziran 2018 Salı
14 Haziran 2018 Perşembe
ADI YOK
Dört gündür sokakta bir başına ağlayıp duruyordu bu
yavrucak, Annesi terketmiş.
Çok ağladı, çok aradı annesini.
Annesizlik zor be gülüm.
Çok ağladı, çok aradı annesini.
Annesizlik zor be gülüm.
Garibim;
Belli ki; Yeterince anne sütü de alamamış.
Aç, bitkin ve çok yorgundu, sesi bile çıkmıyordu artık.
Belli ki; Yeterince anne sütü de alamamış.
Aç, bitkin ve çok yorgundu, sesi bile çıkmıyordu artık.
Sonunda;
İki gün önce eve aldık.
Baştan bizim kız tepki gösterse de biraz alıştı gibi...
Genç kızların yeni aşkı Bob Marley Zed ise; Sorunsuz kabul etti.
İki gün önce eve aldık.
Baştan bizim kız tepki gösterse de biraz alıştı gibi...
Genç kızların yeni aşkı Bob Marley Zed ise; Sorunsuz kabul etti.
Minik yavru yıkandı, temizlendi, beslendi.
Neredeyse 24 saat uyudu.
Neredeyse 24 saat uyudu.
Belli ki; Arada bir annesi aklına geliyor, biraz sızlanıyor.
Çocuklarını terkeden anneleri Allah'ın bile affedeceğini sanmıyorum.
Çocuklarını terkeden anneleri Allah'ın bile affedeceğini sanmıyorum.
Dedik ya;
Annesizlik zor be gülüm.
Bunu sadece terkedilenler, üvey evlatlar ve annesini kaybedenler bilir...
Annesizlik zor be gülüm.
Bunu sadece terkedilenler, üvey evlatlar ve annesini kaybedenler bilir...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
NEDEN ADAY OLUYORLAR
2024 yerel seçimleri 31 Mart 2024 Pazar günü yapılacak, Seçimlerde; 61 Milyon 400 Bin kişi oy kullanacak. Ve bu seçimlerde 1393 belediye...
-
Mahallenin ‘en yakışıklı’ abilerinden biriydi. Hadi ‘en yakışıklı’sı olmasa da ‘en karizmatik’ abilerinden biri olduğu kesindi. Ö...
-
K.Çekmece daha önce Bakırköy Belediyesi'ne bağlıydı. Daha sonra Belediye olarak seçimlere gitti. Ve Ertuğrul Tığlay solcu ilk Belediye...
-
1999 yılında Flash TV'nin Taksim'deki stüdyosundayız. Arif Şentürk'ün programına konuk olacağız. Program konukları; Şair olara...