Emrah Serbes'e
Emrah Serbes denince akla ünlü dizi 'Behsat Ç' gelir.
Ardından 'Gezi Parkı' ve 'Muhalif' duruşu.
Emrah Serbes denince belki de akla en son olarak yazdığı kitaplar gelir.
Çünkü;
Maalesef insanımız hemen hemen hiç okumaz.
Ve de hatta;
TÜİK verilerine göre insanlarımızın çoğu okuduğunu anlamaz bile…
Ve yine maalesef;
İnsanımız bilgi sahibi olmadığı hemen her konuda da bir fikir sahibidir.
Ve çoğunlukla bu fikri de yanlıştır.
Bilindiği üzere Emrah Serbes bir trafik kazası yaptı.
Lütfen dikkat ediniz bir 'Kaza' yaptı.
Adı üzerinde; 'Kaza'…
Hemen hepimizin başına her an gelme ihtimali olan bir durum yani.
Kaza sonucunda ölümler oldu.
Kazayı önce arabada bulunan arkadaşı üzerine aldı, daha sonra Serbes kazayı kendisinin yaptığını söyleyerek kazadan Altı gün sonra kendi isteği ile teslim oldu ve şu an hapiste Adaletin vereceği kararı bekliyor.
Kimse 'Emrah kendisi teslim oldu, serbest kalsın' demiyor.
Suçu neyse bedelini ödeyecektir, ödüyor, ödemesi gerekir zaten.
Peki;
Emrah Serbes'in üstüne neden bu kadar gidiliyor?
'Hapiste ama yetmez' diyenler daha fazla ne bekliyor olabilirler?
Asılmasını mı, İşkence ile öldürülmesini mi?
Amaç ne?
Amaç; Muhalif duruşu nedeniyle bir muhalifi daha tarihin derinliklerine gömmek.
Bunu da en çok piyasada 'Aktroller' olarak adlandırılan kişiler yapıyor.
Şimdi biz;
- Sinan Çetin'in oğlu tavuk mu öldürdü, o neden dışarda?
- 250 adam öldürüp yurtdışına kaçanları yakaladınız mı?
- Erdoğan'ın oğlu trafik kazasında birini öldürdü mü, sonuç ne oldu?
- Emrah'ı adeta asmak isteyenlerin yüzde kaçı hırsız ya da ensest ilişki yaşıyor, araştırıldı mı, çok mu ahlaklı ya da temizler?
Diye sorsak haksız mı olacağız, ya da muhalif?
Dünyanın en güzel coğrafyası olan bu toprakların başka bir özelliği daha vardır.
Bu topraklar kendi çocuklarını yiyerek beslenir.
Bu nedenle asılmıştır Deniz Gezmiş,
Bu nedenle vurulmuştur Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Musa Anter vd,
Bu nedenle yakılmıştır Muhlis Akarsu vd,
Ve bu nedenle Paris'te yatmaktadır Yılmaz Güney ve Ahmet Kaya…
Emrah Serbes'in linç edilmesine yazılarıyla katkı sağlamaya çalışan başta Nedim Şener olmak üzere sözde aydın, gazeteci ya da yazarların tavırları ise utanç vericidir.
' Erdoğan'ın oğlu trafik kazasında birini öldürdü mü, sonuç ne oldu?' sorusunu yazamadıkları / soramadıkları sürece yazdıkları sadece birer utanç vesikası olarak kalacaktır.
Son söz;
Hayatını kaybedenler için sadece 'Allah rahmet eylesin' diyerek geçemeyiz.
Büyük kayıp, büyük acı ve büyük şanssızlıktır.
Adalet eninde sonunda tecelli edecektir, Hepimiz adalete güveniyoruz.
Öte yandan;
Emrah Serbes'I de rahat bırakın artık.
Yaptığı hatanın bedelini ödesin.
Siz de zahmet olmazsa;
Bir tane Emrah Serbes kitabı alın da okumaya çalışın.
Belki bir faydası olur.
Nedim Şener'in yazısı;
http://www.posta.com.tr/emrah-serbes-yalniz-degildir-ne-yazik-ki-nedim-sener-yazisi-1337912
4 Kasım 2017 Cumartesi
26 Ağustos 2017 Cumartesi
Terkedilmek insanın bir tecihi değildir.
Peçorin; Annesi tarafından terk edildiğinde henüz altı yaşındaydı.
O nedenle hayattaki en derin korku ve acısının 'terkedilmek' olduğunu bilmiyordu.
O nedenle hayattaki en derin korku ve acısının 'terkedilmek' olduğunu bilmiyordu.
Bir gün bu korkusunun farkına vardığında;
'İnsan bir kez terkedilmenin acısını tattığı zaman bir daha unutamıyor demek ki' diye söylendi kendi kendine…
'İnsan bir kez terkedilmenin acısını tattığı zaman bir daha unutamıyor demek ki' diye söylendi kendi kendine…
Terkedilmek insanın
bir tecihi değil, ona yapılan en büyük haksızlıktır.
Çünkü;
Terkedilen bir insan ertesi gün büyümüştür.
Çünkü;
Terkedilen bir insan ertesi gün değersizliğin, korkunun, kaybetmişliğin, kimsesizliğin ve yalnızlığın derin kuyularnda yaşamaya başlamıştır artık…
Çünkü;
Terkedilen bir insan ertesi gün ölmüştür.
Çünkü;
Terkedilen bir insan ertesi gün büyümüştür.
Çünkü;
Terkedilen bir insan ertesi gün değersizliğin, korkunun, kaybetmişliğin, kimsesizliğin ve yalnızlığın derin kuyularnda yaşamaya başlamıştır artık…
Çünkü;
Terkedilen bir insan ertesi gün ölmüştür.
Bakmayın mezarlıklarda herkesin tek başına yattığına, Asıl
yalnızlar bu dünyada yaşayan ve terk edilmiş insanlardır.
Sizi en son terk eden kişi, Aslında siz kendi kendinizi terk etmeden önce gördüğünüz en son kişidir.
Terketmek; İnsani bir davranış değildir.
Terkedilmek; İnsani bir davranış değildir.
Sizi en son terk eden kişi, Aslında siz kendi kendinizi terk etmeden önce gördüğünüz en son kişidir.
Terketmek; İnsani bir davranış değildir.
Terkedilmek; İnsani bir davranış değildir.
Daha önce terk edilmiş hiçbir insan sizi mutlu edemez.
11 Ağustos 2017 Cuma
SAĞLIK OCAĞI'NDA SAĞLIK SORUNLARI
Sürekli kızgınmış
gibi ve hatta her an birine bağıracakmış
gibi bakan Altmışlı yaşlardaki adam direk doktorun odasına doğru yürüdü.
Tam kapının önüne gelmişken sıra bekleyen şişko kadınlardan birisi;
- İçerde hasta var dedi.
- Ben de hastayım dedi adam.
- Hepimiz hastayız. O yüzden burada sıra bekliyoruz. Adın yazıyor mu yukarda deyip, doktor odasının üstündeki 15 inçlik monitörü gösterdi.
Monitörde hastaların adları ve sıra numaraları yazıyordu.
Kime sorduğu belli olmadan,
- Benim adım niye yok diye sordu gergin ve sinirliymiş gibi bakan adam.
Soruya kimse cevap vermedi.
Yaklaşık On, Onbeş saniye sessizlikten sonra;
- Yukardan adını yazdırdın mı diye sordu Kürt olduğu belli olan başka bir kadın.
- Hangi yukardan dedi adam.
- Girişteki yukardan dedi Kürt kadın.
- Hastayım dedi adam. Yazdırmadan olmuyor mu?
- Hepimiz hastayız dedi güneş gözlüğünü saçlarına takmış, sürekli öksüren kadın.
Tam kapının önüne gelmişken sıra bekleyen şişko kadınlardan birisi;
- İçerde hasta var dedi.
- Ben de hastayım dedi adam.
- Hepimiz hastayız. O yüzden burada sıra bekliyoruz. Adın yazıyor mu yukarda deyip, doktor odasının üstündeki 15 inçlik monitörü gösterdi.
Monitörde hastaların adları ve sıra numaraları yazıyordu.
Kime sorduğu belli olmadan,
- Benim adım niye yok diye sordu gergin ve sinirliymiş gibi bakan adam.
Soruya kimse cevap vermedi.
Yaklaşık On, Onbeş saniye sessizlikten sonra;
- Yukardan adını yazdırdın mı diye sordu Kürt olduğu belli olan başka bir kadın.
- Hangi yukardan dedi adam.
- Girişteki yukardan dedi Kürt kadın.
- Hastayım dedi adam. Yazdırmadan olmuyor mu?
- Hepimiz hastayız dedi güneş gözlüğünü saçlarına takmış, sürekli öksüren kadın.
Adam üst kata çıkmak için basamaklara doğru giderken Sağlık Ocağı'nın 'Çocuk Doğum ve Aile Planlaması
Bölümü'nden 3 çocuklu başka bir kadın çıktı yanında hemşireyle.
Hemşire üç çocuklu kadını başka bir odaya alıp çocukların hem
kilosunu hem de boylarını ölçerken;
- Bu çocuklar çok zayıf. Düzenli ve iyi beslenmeleri gerekiyor , hepsi zayıf bunların dedi.
- Allah büyüktür, Allah bakar onlara dedi Üç çocuklu kadın.
- Biz de biliyoruz Allah'ın büyük olduğunu ama bu çocukların sağlık ve beslenme sorunu var dedi hemşire biraz dik bir sesle…
Sürekli öksüren kadın yine öksürdü.
Yan tarafta sıra bekleyen yaşlı teyze daha da şiddetli öksürdü.
Öksürüklerden sonra yine bir sessizlik oldu.
- Bu çocuklar çok zayıf. Düzenli ve iyi beslenmeleri gerekiyor , hepsi zayıf bunların dedi.
- Allah büyüktür, Allah bakar onlara dedi Üç çocuklu kadın.
- Biz de biliyoruz Allah'ın büyük olduğunu ama bu çocukların sağlık ve beslenme sorunu var dedi hemşire biraz dik bir sesle…
Sürekli öksüren kadın yine öksürdü.
Yan tarafta sıra bekleyen yaşlı teyze daha da şiddetli öksürdü.
Öksürüklerden sonra yine bir sessizlik oldu.
Kime soru sorduğu belli olmayan öksüren kadınlardan biri;
- Burada çok mu doktor değişiyor diye bir sordu ortalığa,
Sanki kendine sorulmuş gibi cevapladı kadınlardan biri;
- Çok değişmiyor dedi.
Kadınlardan bir başkası;
- Çok değişiyor dedi.
Başka bir kadın;
- İyi doktorlar gitti hep kötü doktorlar kaldı dedi.
- Orhan Bey iyi doktordu ama gitti dedi Kürt kadın
- Çok ilaç yazıyordu, Orhan Bey iyi doktordu dedi yaşlı kadın.
- Burada çok mu doktor değişiyor diye bir sordu ortalığa,
Sanki kendine sorulmuş gibi cevapladı kadınlardan biri;
- Çok değişmiyor dedi.
Kadınlardan bir başkası;
- Çok değişiyor dedi.
Başka bir kadın;
- İyi doktorlar gitti hep kötü doktorlar kaldı dedi.
- Orhan Bey iyi doktordu ama gitti dedi Kürt kadın
- Çok ilaç yazıyordu, Orhan Bey iyi doktordu dedi yaşlı kadın.
Köşede sıra bekleyen numaralı gözlükleri olan kadın çok ilaç
yazan doktora iyi doktor dedikleri için aşağılayarak baktı diğer kadınlara…
Sürekli gergin ve sinirliymiş gibi bakan adam tekrar aşağı gelip doktorun odasına girmeye çalışırken;
- Sıranı bekle amca, bak yukarda adın yazınca gireceksin içeri. Biz de sıra bekliyoruz dedi kadınlardan biri…
- Ben hastayım dedi adam.
- Hepimiz hastayız dedi öksüren kadın. Lafını bitirir bitirmez adeta hasta olduğunu göstermek için birkaç kez üst üste öksürdü.
Sürekli gergin ve sinirliymiş gibi bakan adam tekrar aşağı gelip doktorun odasına girmeye çalışırken;
- Sıranı bekle amca, bak yukarda adın yazınca gireceksin içeri. Biz de sıra bekliyoruz dedi kadınlardan biri…
- Ben hastayım dedi adam.
- Hepimiz hastayız dedi öksüren kadın. Lafını bitirir bitirmez adeta hasta olduğunu göstermek için birkaç kez üst üste öksürdü.
Genç adam 'Labaortuvar'
yazan odadan başını uzatıp içerdeki görevliye sordu;
- Burası laboratuar mı?
-Evet
- Tahlil mi yapıyorsunuz burada?
- Yok, kan alıyoruz. Başka yere yolluyoruz.
- Burada tahlil yapmıyorsanız, Neden 'Labartuvar' yazdınız ki?
- Ne bilim ben…Biz burada kan alıp, başka yere yolluyoz dedi içerdeki görevli kadın.
- Türkçe'yi yanlış kullanıyorsunuz dedi genç adam.
- Burası laboratuar mı?
-Evet
- Tahlil mi yapıyorsunuz burada?
- Yok, kan alıyoruz. Başka yere yolluyoruz.
- Burada tahlil yapmıyorsanız, Neden 'Labartuvar' yazdınız ki?
- Ne bilim ben…Biz burada kan alıp, başka yere yolluyoz dedi içerdeki görevli kadın.
- Türkçe'yi yanlış kullanıyorsunuz dedi genç adam.
Cevap vermeden kendine kahve almaya gitti görevli kadın.
Sürekli öksüren kadın;
- Mustafa Bey siz misiniz?
-Evet.
- Sizden sonra sıra benim. Orada adım yazıyor deyip monitörü gösterdi.
- Aynen dedi Mustafa, Ne mutlu size…
Sürekli öksüren kadın;
- Mustafa Bey siz misiniz?
-Evet.
- Sizden sonra sıra benim. Orada adım yazıyor deyip monitörü gösterdi.
- Aynen dedi Mustafa, Ne mutlu size…
31 Temmuz 2017 Pazartesi
BİR CENAZE İŞİ VARDI...
- Yoktun uzun zamandır, nerelerdeydin?
- Bir cenaze vardı, o işlerle uğraştım.
- Başınız sağolsun, çok mu yakınınızdı?
- Hayır değildi...
- Uzaktan tanıdık mıydı?
- Hayır değil...
- Anlamadım?
- Kendimi gömdüm.
- Bir cenaze vardı, o işlerle uğraştım.
- Başınız sağolsun, çok mu yakınınızdı?
- Hayır değildi...
- Uzaktan tanıdık mıydı?
- Hayır değil...
- Anlamadım?
- Kendimi gömdüm.
24 Temmuz 2017 Pazartesi
DİK DURAN ANTENLERDEN RAHATSIZ OLAN ÇOCUK
- Neden bu çocuğun tek başına karşıdan karşıya geçmesine izin veriyorsunuz, belli ki salağın teki bu...geçemez tek başına...Arabalara kaza yaptıracak...
- Bağırma be ...Ne bağırıyon el kadar çocuğa?
- El kadar ama tüm arabaların radyo antenlerini düzeltiyor dik duruyorlar diye...Kaç tane antenı kırdı...
- Olsun ...rahatsız oluyor o dik duran antenlerden..
- Salak bu çocuk salak...tedavi ettir onu...
- Götürdük herhalde doktora...'O'nun kendisi öyle düzelmez' dedi doktor...Babasına çekmiş...
- Hay babasının da, anasının da...
20 Temmuz 2017 Perşembe
MİLLİ İRADE VE BERBER CEMİL...
Seninki;
- Dolarlarınızı bozdurun ekonomi düzelsin dedi.
Bazı kekolar gibi Berber Cemil de ne varsa bozdurdu ve dükkanın camına 'Dolarını bozdurana traş bedava' yazdı.
10 Dolar'a kadar bozduran sıraya girdi.
İşler arttı, gelir düştü.
O ay Berber Cemil kirayı ödeyemedi, dükkan sahibine;
- Yaşasın Milli irade önümüzdeki ay ikisini birlikte öderim dedi.
Önümüzdeki ay yine ödeyemedi kiraları.
Dükkan sahibi tekrar geldi;
- Kirayı versen iyiydi be Cemil'cim dedi.
Berber Cemil;
- Yaşasın milli irade, önümüzdeki ay üçünü beraber öderim dedi.
- Lan yedirme milli iradeni, parayı ver ibne dedi dükkan sahibi.
Aralarında hır çıktı ve dükkanı boşaltmak zorunda kaldı Berber Cemil.
Şu an işsiz.
Sonuç; Ne dolar düştü, ne ekonomi düzeldi..
Ancak; Berber Cemil'in bozdurduğu dolarlar evin dekorasyonuna gitti.
Yengem Berber Cemil'e kızdı.
- Git kendine bi iş bul, ne yiyecek bu çocuklar? dedi.
'Milli irade' demeye çalışırken Berber Cemil.
'Sakın ha' dedi yengem, Sıçarım ağzına'...
- Dolarlarınızı bozdurun ekonomi düzelsin dedi.
Bazı kekolar gibi Berber Cemil de ne varsa bozdurdu ve dükkanın camına 'Dolarını bozdurana traş bedava' yazdı.
10 Dolar'a kadar bozduran sıraya girdi.
İşler arttı, gelir düştü.
O ay Berber Cemil kirayı ödeyemedi, dükkan sahibine;
- Yaşasın Milli irade önümüzdeki ay ikisini birlikte öderim dedi.
Önümüzdeki ay yine ödeyemedi kiraları.
Dükkan sahibi tekrar geldi;
- Kirayı versen iyiydi be Cemil'cim dedi.
Berber Cemil;
- Yaşasın milli irade, önümüzdeki ay üçünü beraber öderim dedi.
- Lan yedirme milli iradeni, parayı ver ibne dedi dükkan sahibi.
Aralarında hır çıktı ve dükkanı boşaltmak zorunda kaldı Berber Cemil.
Şu an işsiz.
Sonuç; Ne dolar düştü, ne ekonomi düzeldi..
Ancak; Berber Cemil'in bozdurduğu dolarlar evin dekorasyonuna gitti.
Yengem Berber Cemil'e kızdı.
- Git kendine bi iş bul, ne yiyecek bu çocuklar? dedi.
'Milli irade' demeye çalışırken Berber Cemil.
'Sakın ha' dedi yengem, Sıçarım ağzına'...
25 Mayıs 2017 Perşembe
HALK OTOBÜSÜNDE İKİ TRAVMA
Bakırköy, Yakuplu Halk
Otobüsü'ndeyiz.
Beklenen ve olması gerekenin aksine yanlışlıkla otobüs sakin, ayakta kimse yok.
Kıyıda, köşede iki kişilik bir koltuk var ve genç bir kız tek başına oturuyor.
Üstelik koltuğun birine de çantasını koymuş.
O kadar rahat yani...
Beklenen ve olması gerekenin aksine yanlışlıkla otobüs sakin, ayakta kimse yok.
Kıyıda, köşede iki kişilik bir koltuk var ve genç bir kız tek başına oturuyor.
Üstelik koltuğun birine de çantasını koymuş.
O kadar rahat yani...
Ben de;
Akbil bastığım için, T.C Vatandaşı olduğum için ve her sıradan insan gibi şayet boş yer varsa, ayakta duran yaşlı, hasta, ölmek üzere olan birileri yoksa 'oturma hakkımı' kullanmak için o koltuğa doğru gidip;
Akbil bastığım için, T.C Vatandaşı olduğum için ve her sıradan insan gibi şayet boş yer varsa, ayakta duran yaşlı, hasta, ölmek üzere olan birileri yoksa 'oturma hakkımı' kullanmak için o koltuğa doğru gidip;
- Müsaade eder misiniz? dedim.
Kızcağız sanki koltuk tek kişilikmiş
de ben de O'nun kucağına oturmak istiyormuşum gibi bir bakışla ve istemeyerek
çantasını kucağına aldı.
Sakince oturdum.
Çantamdaki gazeteyi çıkarıp, okumaya başladım.
Kızacağız ise bir sağa bir sola dönerek ne kadar rahatsız olduğunu anlatmaya çalıştı ama gıcıklığına kalkmadım.
Çantamdaki gazeteyi çıkarıp, okumaya başladım.
Kızacağız ise bir sağa bir sola dönerek ne kadar rahatsız olduğunu anlatmaya çalıştı ama gıcıklığına kalkmadım.
Ve fakat bir sonraki durakta bir, iki
yolcu inince, hemen şoförün arkasındaki, en kral koltuk boşa çıktı.
Ben de 'Şuraya geçeyim de Kızcağız da bundan sonra yatarak yoluna devam etsin' diye kalkmaya çalışırken
Ben de 'Şuraya geçeyim de Kızcağız da bundan sonra yatarak yoluna devam etsin' diye kalkmaya çalışırken
O da aynı koltuğa oturmak için hamle
yaptı.
Ama koltuk bana daha yakın olduğu için en güzel koltuğu ben kaptım.
Ama koltuk bana daha yakın olduğu için en güzel koltuğu ben kaptım.
'Öfff' diye bir sesle tekrar yerine
oturdu garibim.
Bir sonraki durakta sanki yirmi kişi
bu hattı bekliyormuş gibi aynı anda otobüse saldırdı ve bir anda her yer doldu.
Ve binenler arasındaki en Hanzo'su da o kızın yanına gidip;
Sert bir şekilde;
- Çekil kenara dedi.
Ve binenler arasındaki en Hanzo'su da o kızın yanına gidip;
Sert bir şekilde;
- Çekil kenara dedi.
Ve daha kızcağız toparlanmaya vakit
bulamadan oturdu koltuğa.
Hanzo nasıl taciz edip, nasıl
rahatsız ettiyse kızcağızı inecekmiş gibi kalktı koltuktan
O kalkar kalkmaz da bir başkası oturdu onun yerine.
O kalkar kalkmaz da bir başkası oturdu onun yerine.
Daha sonraki durakta otobüs daha da
kalabalıklaştı.
İnmedi de kızcağız.
İnmedi de kızcağız.
Otobüs hattı gereği çok sayıda erkek
birazcık da (!) kaba erkek dolunca iyice erkeklerin ortasında kaldı ve ciddi
anlamda rahatsız olmaya başladı.
Olaylar hemen yanıbaşımda olduğu için
neler yaşadığını iyice anlayabiliyordum.
- Siz gelin oturun dedim, Ben ineceğim.
Hem de Bağlar'a en az 5,6 durak varken...
- Siz gelin oturun dedim, Ben ineceğim.
Hem de Bağlar'a en az 5,6 durak varken...
Bir şey demeden oturdu koltuğa.
Ben de yanıbaşında, ayakta yolculuğa devam ettim.
Ben de yanıbaşında, ayakta yolculuğa devam ettim.
Bir sonraki durakta şoför tüm
kapıları açtı, Orta ve arka kapıdan inenler, indi.
Fakat ön kapı açık olmasına rağmen kimse binmedi.
O esnada aniden adamın biri kafasını uzatıp;
- Nereye gidiyorsun? diye sordu Şoföre,
- Yakuplu dedi şoför.
- Borusan'a gider mi?
- Yok gitmez.
- Hangisi gider?
- 70 B gider...
Fakat ön kapı açık olmasına rağmen kimse binmedi.
O esnada aniden adamın biri kafasını uzatıp;
- Nereye gidiyorsun? diye sordu Şoföre,
- Yakuplu dedi şoför.
- Borusan'a gider mi?
- Yok gitmez.
- Hangisi gider?
- 70 B gider...
- Geç gelir mi?
- Yarım saati bulur.
- Yarım saat geç olur.
- Trafik var.
- Nerde?
- Şirinevler tarafında.
- N'olmuş ki?
- Minibüslere özel durak yapıyorlar ya, yol kapalı...
- Yarım saati bulur.
- Yarım saat geç olur.
- Trafik var.
- Nerde?
- Şirinevler tarafında.
- N'olmuş ki?
- Minibüslere özel durak yapıyorlar ya, yol kapalı...
Biraz sessizlik...
- Sen o taraftan geçmiyor musun?
- Yok. Ben Yakuplu'ya gidiyorum.
- Yakuplu ne tarafta?
- Yakuplu tarafında.
- Borusan o tarafta değil mi?
- Yok değil. Borusan Halkalı'ya giderken...
- Sen Halkalı tarafına gitmiyor musun?
- Yok biz Yakuplu'ya gidiyoruz.
- O tarafa hangisi gider?
- 70 B gidiyor...
- Ne zaman gelir?
- Yarım saate gelir...
- Ben Borusan tarafına gidecektim acil olarak...
- Yok. Ben Yakuplu'ya gidiyorum.
- Yakuplu ne tarafta?
- Yakuplu tarafında.
- Borusan o tarafta değil mi?
- Yok değil. Borusan Halkalı'ya giderken...
- Sen Halkalı tarafına gitmiyor musun?
- Yok biz Yakuplu'ya gidiyoruz.
- O tarafa hangisi gider?
- 70 B gidiyor...
- Ne zaman gelir?
- Yarım saate gelir...
- Ben Borusan tarafına gidecektim acil olarak...
- Yok biz Yakuplu'ya gidiyoruz.
- Yakuplu Borusan'a uzak mı?
- Yok.. Borusan Yakuplu'ya uzak...Ters kalıyor.
- Yakuplu mu ters kalıyor?
- Yok Borusan ters kalıyor.
- Yakuplu Borusan'a uzak mı?
- Yok.. Borusan Yakuplu'ya uzak...Ters kalıyor.
- Yakuplu mu ters kalıyor?
- Yok Borusan ters kalıyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
NEDEN ADAY OLUYORLAR
2024 yerel seçimleri 31 Mart 2024 Pazar günü yapılacak, Seçimlerde; 61 Milyon 400 Bin kişi oy kullanacak. Ve bu seçimlerde 1393 belediye...
-
Mahallenin ‘en yakışıklı’ abilerinden biriydi. Hadi ‘en yakışıklı’sı olmasa da ‘en karizmatik’ abilerinden biri olduğu kesindi. Ö...
-
K.Çekmece daha önce Bakırköy Belediyesi'ne bağlıydı. Daha sonra Belediye olarak seçimlere gitti. Ve Ertuğrul Tığlay solcu ilk Belediye...
-
1999 yılında Flash TV'nin Taksim'deki stüdyosundayız. Arif Şentürk'ün programına konuk olacağız. Program konukları; Şair olara...